Farabi Kimdir ?
Ebu Nasır Muhammed İbn el-Farah el-Farabi, (İS. 870)’de Türkistan’da Farab yakınında küçük bir köy olan Vasic’te doğmuştur. 8. ve 13. yüzyıllar arasındaki İslam'ın Altın Çağı'nda yaşamış ünlü filozof ve bilim adamıdır. Avrupa’da ‘Alpharabius’ olarak bilinen Farabi, bir generalin oğlu idi. İlk öğrenimini Farab ve Buhara’da tamamladı, fakat daha sonra, yüksek öğrenim için uzun bir süre yani 901- 942 arasında okuduğu ve çalıştığı Bağdat’a gitti. Bu süre boyunca, ilim ve teknolojinin bir çok dalında olduğu gibi bir kaç dil üzerinde de ustalık kazandı. 950'de 80 yaşındayken Şam’da öldü.
İslam felsefe geleneğinde, ‘ilk öğretmen’ olarak bilinen Aristoteles’ten sonra ‘İkinci Öğretmen’ (el-muallimü’s-sani) olarak anılır. Farabi, fen bilimine, felsefeye, mantığa, sosyolojiye, tıbba, matematiğe ve müziğe epeyce katkıda bulunmuştur. Felsefe, matematik, mantık, siyaset bilimi ve musiki alanında eserler yazmıştır. Ayrıca bir Ansiklopedici olarak da göze çarpmaktadır. O, titreşimlerin dalga uzunluğuna göre azalıp çoğaldığını, deneyler yaparak tespit etmiş,bu keşfiyle musiki aletlerinin yapımında gerekli olan kaideleri de bulmuştur.
ESERLERİ
Fârâbî hayatı boyunca büyük küçük 100’den fazla eser kaleme almıştır. Ancak eserlerinin tam sayısı ve isimleri hakkındaki kesin bilgiler yoktur. Eserlerinin tamamı günümüze ulaşmamış olması eserlerin güvenilir bir listesinin oluşmasına engel olmaktadır. Fârâbî’nin günümüze kadar gelen eserlerinden bazıları şunlardır:
( El-Medînetü’l-Fâzıla )
( Es-Siyâsetü’l-Medeniyye )
( Kitâbü’l-Mille )
( İhsâ’ü’l-‘Ulûm )
( Tahsîlu’s-Sa’âde )
( Et-Tenbîh ‘alâ Sebîli’s-Sa’âde )
( Fusûlü’l-Medenî )
( El-Cem’ Beyne Re’yeyi’l-Hakîmeyn )
( El-İbâne ‘an Garazi Aristotâlîs fî Kitâbi Mâ Ba’de’t-Tabî’a )
( Me’âni’l-‘Akl )
( Risâle fîmâ Yenbagi en Yükaddem Kalbe te’allümi’l-Felsefe )
( ‘Uyûnü’l-Mesâ’il )
( Fusûsü’l-Hikem )
( Et-Ta’lîkat )
( Kitâbü’l-Hurûf )
( Kitâbü’l-Burhân )
FELSEFESİ
Fârâbî felsefesinin en önemli kısımlarından birisini siyaset felsefesi oluşturur. Onun felsefesinde önemli bir yer olan mutluluğun kazanılması ancak toplum hayatında yaşamakla mümkündür. Bu mutluluğun kazanılabileceği erdemli bir toplumun oluşturulması da o toplumun Allah’ın âleme yerleştirdiği düzen ve işleyişe mümkün olduğunca benzemesine bağlıdır. Bunun için Fârâbî, erdemli bir toplumun, o toplumun yöneticilerinin nasıl olması gerektiğini eserlerinde ayrıntılı olarak işler. Erdemli bir toplumun oluşmasını gerektiren şartları taşıyıp taşımamasına göre de toplumları erdemli toplum, câhil toplum ve fâsık toplum gibi gruplara ayırır.
Kapanışı da ünlü filozofumuzun çok sevdiğim bir sözü ile yapalım; "Uzun konuşanı kısa dinlemek gerekir."
Yazan;
Hediye YILMAZ
idrak34.com Köşe Yazarı