Gündem

Yenidoğan çetesi davasında 'kayıtsız hemşire' itirafı

İstanbul'da, bebek acil hastalarını özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk ederek ölümlerine neden oldukları iddiasıyla 47 sanığın yargılandığı davada, tutuksuz sanıklardan Mehmet Gürül, 500 bin TL borç alarak ev aldığını ve ilaç satışıyla ilgisinin olmadığını

Yenidoğan çetesi davasında 'kayıtsız hemşire' itirafı
02-12-2024 21:17
İstanbul'da, ÖZETİ| bebek acil hastalarını özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk ederek ölümlerine neden oldukları iddiasıyla 47 sanığın yargılandığı davada, tutuksuz sanıklardan Mehmet Gürül, 500 bin TL borç alarak ev aldığını ve ilaç satışıyla ilgisinin olmadığını savundu. Gürül, hastane nöbetçilerini denetimcilerden sakladığını kabul ederken, organize suç örgütü iddialarını reddetti. Diğer sanıklar ise hukuksuz bir iş yapmadıklarını ve suçlamaların haksız olduğunu öne sürdü.Abone ol

İstanbul'da, bebek acil hastalarını önceden anlaştıkları özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk edip ölümlerine neden oldukları ve haksız kazanç sağladıkları öne sürülen 47 sanığın yargılandığı davanın duruşması 11. gününde devam ediyor.

Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesince adliyenin konferans salonunda görülen duruşmada savunma yapan TRG Hospitalist Hastanesinin doktorlarından tutuksuz sanık Mehmet Gürül, sabit maaşla çalıştığını ve herhangi bir örgüte üye olmadığını söyledi.

Toplam 125 bin lira maaşının tamamının hastane tarafından verildiğini belirten Gürül, "Fırat Sarı'yla ortak ev aldık. Benim 500 bin liram vardı. 500 bin borç aldım. Öyle aldık. İlaç satıldığından haberim yoktu. İlk ilaç satıldığını duyduğumda şoke oldum. Hasan Basri ve Hakan Doğukan'ın yaptığını öğrendim. Sonrasında Hasan benim olduğum hastaneye geldiğinde onu da sıkıştırdım. Hatta tapelerde de var." dedi.

Gürül, bu ilaçların Sosyal Güvenlik Kurumundan (SGK) satın alınmadığını, üretici firmadan tedarik edildiğini anlatarak, "İlaç buzdolabında duruyor. İhtiyaç olduğu takdirde hekimin önerisiyle gerekli olduğu kadar alınıyor. İlaç kullanıldıktan sonra ilaç kutusu hastanın dosyasına konuluyor. İlaç düşümü denilen şey ise budur." diye konuştu.

Bu davadaki tek suçunun dış nöbetçileri denetimcilerden saklamak olduğunu iddia eden Gürül, hastanede dosya eksikliklerinin olduğunu, dış nöbetçilerin hastalara iyi baktığını ve denetimciler geldiğinde hastane zarar görmesin diye dışarı çıkardıklarını anlattı.

Sanık kimseyle yalnız görüşmediğini söyledi

TRG Hospitalist Hastanesi Genel Müdürü olan tutuksuz sanık Murat Mantuş, kimseye danışmadan karar almadığını ve kimseyle yalnız görüşmediğini ifade etti.

Organize suç örgütü elebaşı olduğu iddia edilen Fırat Sarı'nın danışmanlık için kendisiyle konuştuğunu anlatan Mantuş, Fırat Sarı'nın kendisine "Bu konuda yasal olmayan hiçbir şey yok. İnsanların tedavi olacağı hastaneyi seçme hakları var. Hukuk departmanına sorup deneyelim dedik." dediğini aktardı.

Mantuş, cironun yüzde 15'i şartıyla sanık Fırat Sarı'yla anlaştıklarını, yüzdelik içinde hekimlerin maaşının olduğunu, kalanları Sarı'nın ödeyeceğini anlatarak, şöyle devam etti:

"Fırat Sarı bir gün beni arayıp faturaları önden keserek, kendisine gönderip gönderemeyeceğimi sordu. Ben ömrüm boyunca kanun ve kuralları hiç esnetmedim ve hukuksuz bir işin içinde olmadım, olmayacağım. Bunu yapamayacağımı söyledim. 'Çok sıkıştım' dedi. Ben de 'O zaman cebimden vereyim.' dedim, 30 bin lira gönderdim. Sonra da bana iade etti. Aramızdaki para alışverişi budur. Aldatılmış ve kandırılmışım. Tapeleri okuduktan sonra bunun nasıl olduğunu daha net anladım. Karan bebeğin ölümünden sorumlu tutuldum. Bu bebek rahmetli olurken hastanede doktor müdahale etti. Bizim bir ihmalimiz yoktur. Tıbben bir sorumluluğumuz olmasa da benim vicdanen bir sorumluluğum var."

Sanık Hasan Basri Gök'ün kendisinin adını kullanarak hastaneden ilaç aldığını, sanık Sarı'yı arayarak bu işin hukuksuz olacağını, bu ilaçlar geri gelemezse kendisi hakkında şikayetçi olacağını söylediğini belirterek, sonra ilaçların geldiğini ve bunları yerine koyduklarını söyledi.

Kayıtsız hemşire itirafı

Mantuş, Cansu Akyıldırım isimli hemşirenin Sarı’nın sahibi olduğu Medisense isimli şirketten yönlendirildiğini söyledi.

Akyıldırım’ın sigortasının başka bir şirkette olduğunu fark ettiğinde durumu Başhekim Volkan Karataş’a bildirdiğini anlatan sanık, “Bir sakınca yok denildi. Çok da başarılı bulduk.” ifadesini kullandı.

Duruşmada bu itiraf üzerine bir üye hakim, “Yoğun bakımda kayıtsız bir hemşire nasıl çalıştırılabilir?” diye sordu.

Sanık bu soruya “Başhekim Volkan Bey onay verdi.” yanıtını verdi.

Mantuş, parayla bebek sevk edildiği iddiasını ise reddetti.


Editor : Şerif SENCER
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
TÜRKİYE GÜNDEMİ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER