Gündem

Yalnız bir arkadaşa mı lazım?

Yetişkin erkek nüfusun yaklaşık yüzde 76’sını etkileyen erektil disfonksiyon yani iktidarsızlık sorunu antik Mısır’dan Ortaçağ Avrupası’na kadar pek çok medeniyetin gündeminde olmuş hatta savaşlar çıkarmıştı.

Yalnız bir arkadaşa mı lazım?
23-10-2022 15:58

Habsburglar’dan, ÖZETİ| İspanya kralı olarak taç giyen II. Carlos, Babası IV. Felipe’nin tek varisi olarak 1665’te göreve gelmişti ve hanedanın egemenliği için bir erkek çocuk sahibi olmalıydı. 18 yaşında Marie Louise ile evlendi. Bir süre sonra Marie çevresine çocuk sahibi olamadıklarını söyledi. Carlos'un iç çamaşırları alınarak doktorlara bunları sperm buluntuları için incelemeleri emredildi. Tıbbi bulgularda ortak görüşe varılamayınca şeytan çıkarma ayinleri yapıldı. Ancak sonuç değişmedi. Depresyona giren Marie Louise 26 yaşında öldü. Carlos yeniden evlendi, ancak ikinci karısı Maria Ana da bir varis doğuramadı. Bu süreç Batı Avrupa’da önemli bir dönüm noktası olan İspanyol Veraset Savaşı'na yol açtı.

Carlos’un çocuk sahibi olamamasının nedenleri üzerine pek çok makale yazıldı. Latince “impotans”, yani gücün kaybolması anlamındaki kavram pek çok dilde “iktidarsızlık” olarak kullanılmıştır. İktidarsızlık terimi 90’lı yıllardan sonra yerini erektil disfonksiyon (ED) kavramına bıraktı. ED, erkekte cinsel performansı sağlamak için yeterli bir ereksiyona ulaşma ve sürdürmede kalıcı yetersizlik olarak tanımlanır ve 40-70 yaşındaki erkek nüfusun yarıdan fazlasını etkilediği gösterilmiştir.

Her ne kadar bunun çağın getirdiği bir durum olduğu düşünülse de eski çağlardan belgelerde ED’nin izlerini sürebiliyoruz. Hindistan’da MÖ 8. yüzyıldan metinlerde konudan söz edilmekte ve bazı bitkisel çözüm önerilerine rastlanmaktadır. Hindular iktidarsızlığın, istenmeyen bir kadınla cinsel ilişkiden kaynaklanan bilişsel kökenli bir durum olduğuna inanıyordu. Geleneksel Çin tıbbı, Yin ve Yang felsefesini buraya da uyarlamıştı. Birbirini tamamlayan ama karşıt kutupları tanımlayan kavrama göre, Yin 60 yıl sonra azalmaya başlıyor ve bu da iktidarsızlığa yol açıyordu. Antik Mısır’da MÖ 1600’e tarihlenen Eber Papirüsleri’nde pek çok hastalığa olduğu gibi bu soruna da çözüm önerilmişti: Yavru timsah kalbinin, odun yağı ile karıştırıldıktan sonra kadın tarafından eşin penisine sürülmesi ile erkek gücünü tekrar kazanabilirdi.

İKTİDARSIZLIK BÜYÜSÜ

Ortaçağ’da ED’ye çözüm bulmak dönemin inanışlarına göre olmuştu. Buna klasik bir örnek sihirli düğümdür. Büyücü tarafından bir yüzük ya da anahtara atılan sihirli düğüm sonrasında yeni evlenen damadın, düğüm çözülene dek iktidarsız olacağına inanılıyordu. Damadın bu büyüye karşı koymak için yapması gereken ise düğünden bir gece önce alyansının ortasından geçirecek şekilde işemekti! Dönemin önemli kitaplarından Malleus Maleficarum (Cadıların Çekici), cadıların erkekleri nasıl iktidarsız hale getirebildiklerini yazarak uyarılarda bulunuyordu. Bilinen en eski Türkçe bahname (İslam tıp literatüründe cinsel sağlık konularını ele alan yapıtlara verilen ad) örneğinde ise erkek cinsel organını zayıflatan nedenler arasında idrarını cinsi ilişki sonrasına ertelemek, sürekli koşturmak ve çok fazla yürümek, hamamda çok terlemek, geceleri uyanık olmak, fazla ata binmek, sol taraf üzerine yatarak ve ayakta ilişkiye girmek gösterilmiştir.

Fransız nörolog Charles Edouard Brown-Séquard (1817-1894) ilginç bir deneyle, bu işlerde vücutta dolaşan kimyasal bazı maddelerin etkili olabileceğini gösterdi. Brown-Séquard 72 yaşındayken kendisine köpeklerin ve kobayların testislerinden elde ettiği bir bileşimi enjekte etti. Böylece fiziksel ve zihinsel yeteneklerinde artış olduğunu yayımlamasının ardından bileşimin doğasını araştıran binlerce bilimadamı onu takip etti ve hormonların keşfi başladı. Ancak penisteki ereksiyon sorununu kendi üzerinde araştıran tek o değildi. Yaklaşık 100 yıl sonra, 1983’te bulduğu kimyasal maddenin ereksiyonu sağladığını iddia eden Giles Brindley, bunu değişik bir yolla gösterdi. Las Vegas'taki bir tıp konferansında çalışmalarını anlatırken sahnenin önüne geldi ve dinleyicilere enjeksiyonun sonucunu yani kendi erekte penisini herkese gösterdi. Dinleyiciler şaşkındı ama artık ED de bir kabus olmaktan çıkıyordu.

DEVRİMLE ÇÖZÜM

Çözüm için bir dönem revaçta olan penil protezler kolay ulaşılabilir değildi. İmdada kalp damar hastalığını iyileştirmek için geliştirilen bir formül yetişti. Bu molekül hakkında çalışmalar 1994 yılında devam ederken ilacın penise kan akışını artırarak ereksiyonu sağladığı kazara bulundu. İlacın 1998’de ABD’de ED için kullanılma onayı almasının ardından erkeklerin yaşam şekli tam anlamıyla değişti. Çünkü bir araştırmaya göre yaşamları boyunca erkelerin yüzde 76’sını etkileyen bir sorun uygun kişilerde, uygun kullanımla çözüme kavuşuyordu. Şu an piyasada bulunan ürünler göz önüne alındığında tüm dünyada yıllık milyar dolarlarla ölçülen bir pazar boyutuna ulaşıldı.

Yıllarca çözümü doğa üstü güçlerde aranan ED, bilimin cesur girişimleriyle büyük ölçüde “çaresiz dert” sıfatından kurtuldu. Ancak bu kez kullanıcıları başka bir sınav bekliyordu. Dertlerini doktora bile anlatmaya çekinirken “malum” ilacı eczaneden isteme cesareti nasıl bulunacaktı? Çözüm biraz da içgüdüsel olarak ortak akılla yayıldı. Herkes ilacı “bir arkadaşı” için istiyordu. Böylece kendisinin böyle bir derdi olmadığını cümle aleme duyururken yardımseverlikte sınır tanımadığının daha iyi bir anlatısı mı mi olurdu? Ancak yaş ve beraberindeki diyabet, prostat, hipertansiyon gibi hastalıklarda düşünüldüğünde ilacı kullanımının aslında yalnız yatak performansı değil, tedavi amaçlı olduğunu da gözden kaçırmamak gerekir. Bu nedenle “arkadaşa istemek” yerine sorunu ilgili bir üroloji uzmanına danışarak gerekliyse kendisine de istemek en doğru davranış olacaktır.


Editor : Şerif SENCER
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
TÜRKİYE GÜNDEMİ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER