Kemik ÖZETİ| erimesinin ne kadar kötü olduğunu bilirsiniz. Yaşlandıkça veya hareket etmedikçe kemiklerimiz erir ve pek çok sorun ortaya çıkar.
Bazı hastalıklar da buna sebep olabilir. Bu içeriği okuduktan sonra kemiklerinize daha iyi bakma kararı alacağınıza eminiz.
Vücudumuzu bir ev gibi düşünürsek; iskeletimiz, evin geri kalanının üzerine inşa edildiği bir temel görevi görür.
Temeli ve kolonları sağlam tutmak içinse D vitamini, kalsiyum gibi mineraller alırız. Bunun dışında da iskeletimizin önemli görevleri vardır; kan hücreleri üretir, yağ ve mineralleri depolar, hayati organlarımızı kalkan gibi korur.
Peki bir anda kemiklerimiz yok olsaydı nasıl görünürdük? Hiç abartısız, aşağıdaki görseldekinden pek farkımız olmazdı.
İster bir jöle birikintisine ister boş çuvala benzetin, oldukça ürkütücü ve de komik bir görüntü. Peki böyle bir haldeyken hayatta kalabilir miydik?
Vücut ve beyin arasındaki sinirsel iletişimi kolaylaştıran kalsiyumdan yoksun olurduk. Bizi hayatta tutacak başka bir tıbbi müdahale olmadığı takdirde vücudumuz işlevsiz kalır ve ölürdük.
Ama diyelim ki tıbbi müdahale ile yaşatmaya çalıştılar.
Kemik olmadan hiçbir şey yapamazdık; çünkü sinirlerimiz, kan akışımız, akciğerlerimiz, organlarımız tıkanır ve sıkışırdı. Nefes alamazdık mesela. Çünkü göğüs kafesimiz olmadan ciğerlerimizin genişlemesi mümkün dğildir.
7/24 solunum cihazına bağlı olduğumuzu varsayalım. Bu da daha fazla enfeksiyona maruz kalacağımız anlamına gelir, çünkü solunum yollarımız her zaman açık olacaktır. Her türlü zararlı mikrobun içimize girmesine neden olur. Örneğin, basit bir soğuk algınlığı bile hızla zatürreye dönüşebilir.
Ancak sağlıklı yemekler yediğimiz sürece sorun yaşamazdık. Yemek derken öyle hamburger falan değil, hortumlarla sıvı enjekte ederlerdi. Ne de olsa çene kemiklerimiz olmadan gıdaları çiğneyemeyiz. Çiğnesek bile içimizden geçip midemize ulaşabilmesi mümkün olmazdı.
Öldüğümüzde ise bizden geriye kalan hiçbir şey olmazdı. İskeletimiz bile!
Peki bir anda kemiksiz kalmak yerine en başta kemiksiz bir şekilde evrimleşseydik nolurdu?
Damla balığı .via-text { background-color: rgb(0,0,0); /* Fallback color */ background-color: rgba(0,0,0, 0.4); /* Black w/opacity/see-through */ color: white; font-weight: 300; font-size: 0.75em; position: absolute; bottom: 0%; right: 0; z-index: 2; padding: 5px !important; text-align: left; }
Bi' kere okyanustan asla çıkamazdık, denizanaları gibi yaşardık. Karaya çıkabildiğimiz bir senaryoda ise dış iskelete sahip olabilirdik belki, o zaman da deri değiştirmemiz gerekirdi.
Şaka bir yana, aslında kemiklerin kaybolmasına neden olan bir hastalık var.
Hipofosfatazi, her 100.000 bebekten birini etkileyen genetik bir bozukluktur. Bu bozukluğa sahip hastalarda alkalin fosfataz adı verilen bir enzim eksiktir. Bu bireyler, kırıklara daha yatkındır ve diş kaybı yaşayabilirler.
Neyse ki bugün itibarıyla doktorlar özel enzim tedavileri üzerinde çalışmaktadır. Bunlar kemiklerin yavaşça yeniden büyümesini sağlıyor, böylece hastalar yeniden hareket edebiliyor.
Yani özetle iskeletimiz oldukça önemli, ona muhtacız.
Kaynaklar: What If, Health Digest
Editor : Şerif SENCER