Günlerdir ÖZETİ| deprem bölgesinden gelen haberlerin yanında hem TV programlarında ve yayınlarda hem de sosyal medyada iki depreme sebep olan fay hareketlerine, depremin neden bu kadar yıkıcı olduğuna, iki büyük depremin arka arkaya olmasının olasılıklarına ve daha pek çok konuya dair sayısız şey duyduk.
Felaket öylesine büyük ki, yerli basın gibi yabancı basın da günlerdir ülkemizde yaşanan depremleri konuşuyor. Sismologlar, jeologlar, inşaat ve çevre mühendisleri de bu az rastlanır felaketi değerlendiriyor.
Washington Üniversitesinden Harold Tobin, yaşanan felaketin nadir görülen bir durum olduğuna dikkat çekti;
Sismolog Harold Tobin, bölgede yaşanan depremle ilgili açıklamalarında yaşanan her iki depremin de bölgenin deprem tarihinde görülmemiş büyüklükte depremler olduğunu; küresel ölçekte ise arka arkaya iki büyük depremin görülmemiş olsa da oldukça nadir yaşanan durumlar olduğunu ifade etti.
Geçtiğimiz yüzyıl boyunca dünyanın herhangi bir yerinde karada görülen doğrultu atımlı fay depremlerin sayısının çok az olduğunu belirten Tobin, bölgede devam eden artçıların halen risk teşkil ettiğini de vurguladı. Bölgede büyük deprem olma ihtimalinin ise bulunduğunu ifade etti.
Yine Washington Üniversitesinden Dawn Lehman ise binaların dayanıklıklığı ve süreçlerin yönetimine yönelik konuştu;
İnşaat ve çevre mühendisi Dawn Lehman, sismik izolasyon sistemleri olmayan betonarme binaların depremlere karşı savunmasız olduğunu vurguluyor.
Her ikisi de aynı dayanıma sahip olan iki binadan yalnızca sismik izolasyonu sağlanmış binanın çökmelere karşı dayanabileceğini ifade eden Lehman, bu konuda ülkeler tarafından pek çok teknoloji geliştirildiğini de ifade ediyor.
Ancak Lehman, sismik izolasyon teknolojilerinin geliştirilmesi kadar bu teknolojilerin uygulama ve yapım yöntemlerinin de kritik olduğunu ekliyor; yönetmeliklerde yapılan iyileştirmeler ile yıllar içerisinde pek çok sorunun çözülebildiğini gördüklerine dikkat çekiyor…
Northeastern Üniversitesinden Jerome Hajjar, binaların durumuna dair acı gerçeklerden bahsetti;
İnşaat ve çevre mühendisliği bölüm başkanı ve Dirençli ve Sürdürülebilir Sistemlerin Yapısal Testi Laboratuvarı yöneticisi Jerome Hajjar, ülkemizde çok sayıda donanımlı mühendis olduğunu söylüyor. Fakat aynı zamanda acı bir gerçeği de bir kez daha gözler önüne seriyor;
Hajjar, 1999 depreminin ardından inşaat mühendislerinin, inşaat uygulamalarının ileri mühendislik çizimlerine uymadığını keşfettiklerini söylüyor… Yani mühendisler tarafından hazırlanan projeler, yalnızca kağıt üstünde kalıyor...
Yapıların kademeli olarak çökmesi ve deprem mühendisliği konusunda uzman olan Mehrdad Sasani'den de çarpıcı açıklamalar var;
Northeastern Üniversitesinden bir diğer inşaat ve çevre mühendisi olan Sasani, yapılarda tasarım ve inşaat standartlarına uyulduğunda, hasarlar olsa da yıkımın büyük oranda ortadan kalktığını söylüyor.
Sasani, "Mevcut yasalara ve standartlara göre tasarlamış ve daha da önemlisi inşa etmiş olsalardı, bu seviyede bir deprem için çok küçük bir oranda çöken bina olurdu" diyerek bu acı gerçeği vurgulayan uzmanlar arasına katılıyor…
Deprem yapı mühendisi Dr. H. Kit Miyamoto: 10 binadan sadece biri standartları karşılıyor.
Dünya çapında bilinen bir deprem yapı mühendisi olan Miyamoto, Türkiye'de binaları depreme dayanıklı hale getirmek için çeşitli standartların olduğunu ancak ne yazık ki 10 binadan yalnızca birinin bu standartları karşıladığını düşündüğünü ifade ediyor.
Türkiye'de bir bina yapma maliyeti ile sekiz binanın güçlendirilebileceğini söyleyen Miyamoto, "ancak sismik güçlendirme piyasa değeri katmıyor." diye de ekliyor...
Bir diğer uzman olan Prof. Toda Shinjin'in görüşlerini de aşağıdaki içeriğimizde paylaşmıştık;
Editor : Şerif SENCER