Psikiyatrist ÖZETİ| Arzu Erkan, 14 Mayıs'ta gerçekleştirilen cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimlerinin seçmenin üzerinde yarattığı etkilere ve yeni seçim sürecine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Erkan, bütünleştirici söylemin gerekliliğine vurgu yaparken, ötekileştirme ve düşmanlaştırma politikalarının günü gelip uygulayıcısını vurabileceğini söyledi.
"GÜVENSİZLİK HİSSİ BİREY KİMLİKLERİN YİTİRİLMESİNE NEDEN OLACAKTIR"
Güvensizlik ve tehlike algısının insanların çaresiz hissetmelerine neden olabileceğini belirten Erkan şunları söyledi:
"Dayanışma birliğini keşfedenler, her şey değilse de hiç olmamak için mücadele etmenin önemini kavradılar. Ama mücadelede kutuplaşmayı, ötekileştirici söylem ve tutumları değil bütünleştirici bir bakışı hedeflemedikçe bu dayanışmanın çözülmesi an meselesi.
Belirsizlikler, istikrarsızlıklar, güvensizlik ve tehlike algısı insanların, çaresiz hissetmelerine, donakalmalarına, kendileri için iyi sonuçlanmayacak bile olsa mevcut düzeni sürdürme eğiliminde olmalarına neden olabilir. Bir otoriteye, dediğim dedik geleneksel bir baba figürüne ihtiyaç duyabilirler. Öte yandan bu daha fazla edilgin ve çaresiz hissetmelerine, birey kimliklerini yitirmelerine neden olacaktır."
"ANTİDEMOKRATİK YAKLAŞIMLAR UYGULAYICISINI DA VURABİLİR"
Seçim sürecinde toplumun mevcut durumu üzerinden de değerlendirmelerde bulunan Erkan, ötekileştme ve düşmanlaştırma politikalarına ilişkin de uyarılarda bulundu. Erkan şunları aktardı:
"Ötekileştirme, düşmanlaştırma, nefret duyma ve yaygınlaştırma, panik tepkileri, olası mağdur kişi ya da grupları günah keçisi ilan etme, öfkenin yer değiştirmesi, tepki oyları, kimilerinin işine yarıyor görünse de uzun vadede ne toplum ruh sağlığına ne de siyasilerin hayrına olacaktır. Bireylerin de kitlelerin de önünde sonunda görüşlerinin değişebildiğini, ak derken kara demeye başladıklarını görüyoruz. Yani bu antidemokratik yaklaşımlar, bir bumerang gibi, günü gelip uygulayıcısını da vurabilir.
İhtiyacımız olan fanatizm ve vandallık değil, farklılıklara saygı duyabilmek ve eşitlikçi, kapsayıcı bir yaklaşımı, demokratik yöntemleri kullanarak uygulayabilmek. Hakikati söylerken, insanların yanlışlığına değil, koşullar ve bağlama göre, deneyimlere göre, kararların değişebilirliğine işaret etmek. Bizim görebildiğimiz ama ötekini göremediğini iddia ettiğimiz her ne varsa, ötekini kör olmakla suçlamak yerine gösterebilmek, onun gözünden de görebilmek… Bireysel bazda bizlere en iyi gelen bu olacaktır."
Editor : Şerif SENCER