Ülkemizin ÖZETİ| belki de son yüzyılındaki en uzun ve en soğuk gecesini geride bıraktık. Önümüzde daha çok uzun geceler var. Bu depremin enkazı bir süre daha sürecek. Hem ülkemizden hem de dünyanın dört bir köşesinden gelen arama kurtarma ekipleriyle yerel halk birlik olup enkaz altında kalan insanları kurtarmayı çalışıyor. Ancak bunun ilk olmadığını biliyoruz. Diğer depremlerde de olduğu gibi bu deprem de ülkemiz için bir sürpriz değildi. Deprem kuşağındayız ve yapılarımızı bunun bilincinde yapmamız gerekiyor.
Ülkemizde betona yatırım yapmak çok popüler olsa da betonun kalitelisini çok da fazla önemsemiyor müteahhitlerimiz. Bunu yapınca da karşımıza belki de daha önce hiç göremeyeceğimiz kadar büyük ölçekli felaketler çıkıyor. Depremin değil dayanıksız yapıların öldüreceğini bir kez daha hatırlatalım. Asıl suçlunun deprem olmadığını bildiğimize göre şimdi de ülkemizde neden bu kadar çok deprem olduğuna bakalım.
Türkiye'nin deprem bölgesi olmasının temel sebebi, Anadolu levhasının sürekli olarak Arap ve Afrika levhaları tarafından itiliyor olması.
Anadolu levhası, sürekli sıkışarak deprem oluşturan bir bölge. Helen-Kıbrıs yayı boyunca Anadolu levhasının altına dalan Afrika levhası, Doğu Anadolu, NAF(Kuzey Anadolu fay hattı), EAF (Doğu Anadolu fay hattı) ve Batı Anadolu (Ege) bölgelerinde deprem oluşumuna sebep oluyor. Anadolu levhasını iten bir diğer büyük levha ise Arap levhası. Arap levhası, Anadolu levhasını sürekli olarak batıya doğru ittiriyor.
Doğu Anadolu fay hattı üzerinden Anadolu levhasını iten Arap levhası, ülkemizin deprem kuşağında olmasının başlıca nedeni. Afrika-Arap levhasının, bir diğer büyük levha olan Avrasya ile çarpıştığı alanlar Avrupa'nın Alp Dağları'ndan Himalaya'ya kadar çok geniş bir alanda deprem kuşağı oluşturuyor. Bu iki büyük tektonik levha arasında kalan Anadolu levhasında ise şiddetli depremler yaşanıyor.
Yer Bilimci Prof. Dr. Celal Şengör, 10 ilimizde yıkıcı etkiye neden olan bu depremlerin hangi sebeple olduğunu şu şekilde açıkladı:
Editör notu: Madem her şeyi biliyoruz, neden önlem almıyoruz?
Türkiye'nin bir deprem kuşağında yer aldığı bilgisi yeni edindiğimiz bir bilgi değil. Biz bu coğrafyalara geldiğimizden çok öncesinde de burada depremler oluşuyordu. Yerleşeceğimiz yerlerin jeopolitik konumunu çok iyi biliyor olsak da iş paraya geldiğinde insan hayatını ikinci sıraya atan müteahhitler ve yeterli kontrolü sağlayamayan yönetimler şu an yaşadığımız depremde bu kadar çok can kaybının yaşanmasının ardındaki başlıca sorumlular olarak görülüyor.
Diğer her şeyde olduğu gibi bu dönemi de el birliğiyle geride bırakacağımıza inanıyoruz. Peki bu kadar insanın hayatına mal olan/olacak kişiler cezalarını çekecekler mi? Sanırım bunu zaman gösterecek. Bugün Kahramanmaraş, yarın Kütahya, diğer gün de İstanbul… Depremle yaşamayı artık öğrenmemiz gerekiyor. Temennimiz şu anda enkaz altında olan herkesin sağlıklı bir şekilde çıkarılmasından yana. Bu süreci yalnızca birlik olarak atlatabileceğimizi unutmayalım.
Kaynaklar: Prof. Dr. Naci Görür, Wikiwand, Douwe van Hinsbergen
Editor : Şerif SENCER