Korkunç ÖZETİ| bir soğukluk hissi vücuduna yayıldı. Hareketi hissettiği yöne doğru baktığında, kokpitindeki kaçak yolcuyu fark etti. Sapsarı Cape Kobra yılanı biniş kartı olmadan küçük yolcu uçağına sızmıştı. Yılan, dilini birkaç kere çıkararak donakalan pilotu selamladı. Hızlanan kalp atışlarına odaklanan pilot, ölümcül olabilecek karşılaşmanın uçuş güvenliğini riske soktuğunun farkındaydı. Düşünceleri zihninde hızla döndü, nasıl olur da bir yılan kokpite girebilirdi? Afrika’nın en zehirli yılanlarından biri olan Cape Kobra nörotoksikti ve ısırığı tedavi edilmezse, solunum yetmezliği, felç ve hatta ölüme neden olabilirdi. Beechcraft Baron tipi uçağındaki 4 yolcunun paniğe kapılmaması için sessiz kalmaya karar verdi. Gözlerini yılandan ayırmamasına rağmen davetsiz misafir bir anda gözden kayboldu. Pilot Erasmus Afrikaans dilinde “Kule, acil bir durumumuz var. Kokpitimize bir yılan sızdı ve uçuş güvenliği risk altında. Ne yapmalıyız” diye sordu. Yolcular uçakta neler olup bittiğinin farkına varmadı, pilot hava trafik kontrolünden pist iznini alarak, iniş prosedürlerini takip etmeye başladı. İniş hazırlıkları sırasında kalbinin hızlı atışını hissediyordu. Yolcunun yılanı fark edip paniklemesi an meselesiydi. Yolcular teknik bir konudan dolayı en yakındaki havalimanına doğru alçalmaya başladıkları şeklinde bilgilendirilmişlerdi.
En sonunda, uçak havaalanına güvenli bir şekilde indi ve yolcular uçaktan çıkmaya başladı. Yılanın uçağa hangi yolla sızdığını ve uçak yere değer değmez kendini nasıl dışarı attığını uğraşsalar da bulamadılar. Zaten yılan yakalanabilseydi bile uyarı cezası verilip doğaya salıverilecekti.
YILANIN BAKIŞ AÇISIYLA
Güneşin yakıcı ışınları, pullu tenini yaktığında gölge bir yer araması gerektiğine inandı yılan. İlk bulduğu gölgelik metal yuvanın içine doğru süzülüverdi. Kısa bir süre sonra uykuya daldı. Uyandığında içinde bulunduğu kutunun titreşimle havada yükseldiğini farketti. Metal yuvanın bir uçak olduğunu anladığı anda talihsiz bir hata yaptığını fark etti.
Burada ne işi vardı? İlk başta korku dolu olsa da yılan zamanla şaşkınlıkla karışık bir heyecan hissetmeye başladı. Bu, kendisi için tamamen farklı bir deneyimdi. Daha önce hiç uçmamıştı ve dünyayı bu açıdan görmek ona büyülü bir his veriyordu. Manzaranın güzelliği başını döndürmüş olacaktı ki pilotun üzerine odaklanan korku dolu bakışları bir süre sonra fark edebildi. Manzarayı daha güzel seyredebilmek adına farkına varmadan pilotun kucağına çıkıvermişti. Pilotun hızlanan kalbinin yaydığı korku titreşimleri rahatını kaçırdı.
Pilot onu tehdit olarak algılamıştı, hissediyordu. Keyfi kaçmıştı. Kendisini gizleyebileceği bir köşeye çekilerek sessizce beklemeye ve uçağın güvenli bir şekilde iniş yapması için dua etmeye başladı.
Uçak toprak piste indiğinde pilot kendisini haberlere konu edecek, ömür boyu anlatacağı bir olayı kazasız belasız atlattığı için mutluydu. Kokpit pilotun güvenli alanıydı. Ölümcül bir tehdide 3 bin metre yükselikte kaçacak yeri olmadığı bir anda yakalanmıştı. Hayatını yeryüzüne yapışık olarak geçiren yılan ise ilk defa dünyayı yüksekten algılayabildiği için mutlu, pilota verdiği rahatsızlıktan dolayı üzgündü.
HAYAT SÜRPRİZLERLE DOLU
Hayat, bir yolculuk...Belirsizlikler ve değişimler, hayat yolculuğumuzun dönüm noktalarıdır ve bizim bu dönüm noktalarında esnek, açık fikirli ve cesur olmamız gerekir. Hayatın bize sunacağı tüm sürprizleri sevme ve kucaklama cesaret gerektirir. Yine de bazıları statükoyu koruma eğilimde olurken bazıları değişimden korkmayacak. Şairin de dediği gibi “Anlayan anlayacak, anlamayan anlamayacak; dünyanın hepsine yetişemezsin ki!”
[email protected]
Editor : Şerif SENCER