Gündem

TÜSİAD Başkanı Turan: Beyin göçü önlenmeden ekonomi düzelmez

Türk Sanayici ve İş İnsanları Derneği olağan Genel Kurul toplantısını düzenledi. Toplantının açılış konuşmasını yapan TÜSİAD Başkanı Orhan Turan, ekonomide yanan ateşin sönmesi için rasyonel politikalara bağlı kalmaya devam edilmesi gerektiğini vurguladı. Turan, Türki

TÜSİAD Başkanı Turan: Beyin göçü önlenmeden ekonomi düzelmez
09-02-2024 09:17
Türk ÖZETİ| Sanayici ve İş İnsanları Derneği olağan Genel Kurul toplantısını düzenledi. Toplantının açılış konuşmasını yapan TÜSİAD Başkanı Orhan Turan, ekonomide yanan ateşin sönmesi için rasyonel politikalara bağlı kalmaya devam edilmesi gerektiğini vurguladı. Turan, Türkiye ekonomisinde yaşanan sorunların sadece para ve maliye politikaları ile aşılabilir nitelikte olmadığının altını çizerek beyin göçünün önüne geçmeden sorunların aşılamayacağını söyledi.Abone ol

Türk Sanayici ve İşinsanları Derneği (TÜSİAD) olağan Genel Kurul toplantısını düzenledi. Toplantıda açılış konuşmasını yapan TÜSİAD Başkanı Orhan Turan ekonomik iyileşme için rasyonel politika çerçevelerine bağlı kalmaya devam edilmesi gerektiğini, enflasyonla mücadelede para politikasının, sosyal politikalar ve maliye politikası ile de desteklemesini önemsediklerini ifade etti.

Bu sürecin sadece enflasyonun düşürülmesi açısından değil aynı zamanda özellikle sabit gelirliler üzerindeki olumsuz etkileri açısından da son derece önemli olduğunu kaydeden Turan, Türkiye ekonomisinde yaşanan sorunların sadece para ve maliye politikaları ile aşılabilir nitelikte olmadığını vurguladı. Sorunların etrafından dolaşmak, pansuman önlemlerle çözümü geleceğe ötelemenin ülkenin çıkarına olmadığını söyleyen TÜSİAD Başkanı Turan beyin göçünün ekonomiye etkisine dikkat çekerek ‘’Beyin göçünün önüne geçmeden, nitelikli eğitim ve nitelikli insan kaynağı sorununu çözmeden ekonomimizin rekabetçiliğini koruyamayız. Enflasyonda kalıcı bir iyileşme elde edemeyiz. Geçim sıkıntısını çözemeyiz. Orta gelir tuzağından kurtulup yüksek gelirli ülkeler arasına katılamayız’’ ifadelerini kullandı.

Orhan Turan, ekonominin rekabetçiliğini artırmak için kayıt dışı ile mücadelenin daha da güçlendirilmesi gerektiğini belirterek, “Vergisini kuruşuna kadar doğru ödeyen, her türlü mevzuata harfiyen uyan işletmeler kayıt dışı çalışan işletmelerin karşısında rekabette zorlanıyor. Kayıt dışı ekonomi kayıtlı kesimin vergi yükünün ağırlaşmasına yol açıyor. Üstelik kayıt dışı ekonomi, çevre kirliliği, halk sağlığı, çalışanların sosyal güvenlik hakları, iş sağlığı ve güvenliği, hatta suç ekonomisi gibi, bir dizi negatif unsur ile de iç içe geçer. Bu nedenle kayıtlı ekonomiye geçişin özendirilmesini çok önemsiyoruz” dedi.

Belirsizlik ve dönüşümlerin giderek daha yoğunlaştığı bir dönemde, vakit kaybetmeden adım atılması gerektiğinin altını çizen TÜSİAD Başkanı Orhan Turan, ‘’Bugün Türkiye’de girişimcilerin de, çalışanların da, emeklilerin de, gençlerin de, kadınların da, esnafın da, çiftçinin de, işsizin de yüzünün gülmesini istiyorsak, izlememiz gereken yol açık ve net. TÜSİAD’ın ellinci yılı vesilesiyle 2021’de yayınlanan Geleceği İnşa raporumuzda bunun üç sütun üzerinde, yani “insan, bilim ve kurumlar” üzerinde inşa edilmesi gerektiğini söylemiştik’’ dedi.

Gençlerin geleceklerini Türkiye’de değil de, yurt dışında aramaya başlamış olmalarını uzun vadeli etkisi bakımından ülkenin önündeki tehditlerin en ciddisi olduğunu söyleyen Orhan Turan ‘’Üniversite çağına kadar bin bir emek ile yetiştirdiğimiz gençlerimizi, parlak beyinler olarak başka ülkelere kaptırıyoruz. Artık neredeyse tüm kentlerimizde üniversite var. Fakat görüyoruz ki üniversite mezunları arasında işgücüne katılma oranı düşüyor; işsizlik oranı ise artıyor. Eğitim masrafları artıyor, eğitimin getirisi ise geriliyor. Oysa yapay zeka ve robotikteki gelişmeler nitelikli eğitimi her zamankinden önemli kılıyor. Otomasyona tabi olabilecek işler risk altında’’ dedi.

Firmaların, yeni teknolojilerin gerektirdiği becerilere sahip çalışanları istihdam etmek konusunda yurtdışı rakipleri karşısında zorlandığını ifade eden TÜSİAD Başkanı, ‘’Beceri uyumsuzluğu nedeniyle bir yandan işsizlik artarken bir yandan da işletmelerimiz insan kaynağı sıkıntısı yaşıyor. - Eğitimin niteliğini yükseltemezsek, - Nitelikli eğitimde fırsat eşitliği sağlayamazsak, - Gençlerimizi yeni çağın becerileriyle donatamazsak, - İşimiz zor. - Ne rekabet gücümüzün asli unsuru olan işgücünü yetiştirebiliriz ne de gençlerimizi mutlu edip beyin göçünü önleyebiliriz’’ ifadelerini kullandı.

Türkiye’nin son bir yılı birçok acıyla geçirdiğine dikkati çeken Turanşöyle devam etti:

“Şehitlerimizin acısı hala yüreğimizde. Kahramanmaraş depremlerinde 50 binden fazla vatandaşımız hayatını kaybetti. Filistin’de ölen çocukların sayısı 11 bini aştı. 2024’te acılarımızı dindirebilmeyi temenni ediyorum. Ülkemizin karşı karşıya olduğu tüm güçlükleri aşabileceğimiz konusunda kafamda hiçbir şüphe yok. Yetişmiş insan potansiyelimiz, bilim insanlarımız, her alandan uzmanlarımız, yetkin sivil toplumumuz, yüreği ülkesi için çarpan 85 milyon vatandaşımız var. Her türlü ekonomik ve siyasi sorunu nasıl olsa bir şekilde çözebiliriz. Ama yiten giden canları yerine getiremeyiz. Katledilen doğayı, bozulan ekolojik sistemi geri döndüremeyiz. Fırsat eşitliği sağlayamadığımız gençlerimize iyi bir gelecek sunamayız. Vakit geçirmeden ülkemizin geleceği için yaşamsal olan konulara odaklanalım, kayıkçı kavgasını bir kenara bırakalım. Kısa vadeli kısır çekişmelere rağbet etmeyelim. Şahsi ikbal peşinde koşmak yerine ülkenin geleceği için rekabet edelim.”

2016 yılında yaşanan darbe girişimine ve son 9 yılda 8 kere sandık kurulduğuna dikkat çeken Özilhan, “2 Cumhurbaşkanlığı, 4 Meclis, bir halk oylaması, birisi gelecek ay olmak üzere iki yerel seçim, gündemimizi doldurdu. Parlamenter sistemden, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçtik. İktidar yapısı değişmedi ama siyasi gerilim de hiç düşmedi. Hatta sürekli olarak da tırmandı. 2024 yılında Türkiye hala siyasi istikrar arayışına devam ediyor. Terör de yakamızı hiç bırakmadı. 2024 yılında Türkiye hala terörle mücadeleye devam ediyor” diye konuştu. Özilhan, yaşanan deprem felaketine de değinerek, “Göreve geldiğimde 1999 Gölcük depreminin üzerinden 6 yıl geçmişti. Geçen sene yaşadığımız korkunç depremin yaralarını hala tam olarak saramadık. 2024 yılında Türkiye hala Marmara depremine nasıl hazır olunacağını tartışmaya devam ediyor” dedi.


Editor : Şerif SENCER
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
TÜRKİYE GÜNDEMİ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER