Haber7 – ÖZETİ| ÖZEL
Dış mihraklar tarafından aileye ve genç nesillere yapılan operasyonlar, Türkiye'ye yönelik gerçekleştirilen toplum mühendisliği sonuç vermeye başladı. Doğum sayısı ve doğurganlık hızı endişe verici boyutlara yükseldi.
Kendi ülkelerinde nüfusu artırmak için kampanyalar düzenleyen Batılı ülkeler; nüfus planması, feminist derneklerle gerçekleştirdiği aile düşmanlığı, LGBT’yi yaygınlaştırma gibi faaliyetleri fonlayarak Türkiye’nin nüfus artışını önüne geçecek desteklerde bulunuyor. Gazeteci Serdar Arseven, nüfusun yaşlanması ve Türkiye'yi bekleyen tehlikelerle ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Tehditler için uyarılarda bulunan Arseven "Topyekün saldırı altındayız" dedi.
NÜFUS ALARM VERİYOR!
Genç ve dinamik nüfusuyla bölgenin en dinamik ülkelerinden biri olan Türkiye’de anne olma yaşının yükselmesinin yanında doğurganlık hızı, kaba doğum hızı ve doğum sayısı kırmızı alarm veriyor.
DOĞUM SAYISI ENDİŞE VERİCİ BOYUTLARDA
2001 yılında Türkiye nüfusu 65 milyonken doğum sayısı 1 milyon 323 bin 341 olarak gerçekleşti. 2022 yılında ise 85 milyonluk Türkiye'de doğum sayısının 1 milyon 35 bin 795 rakamına düşmesi vahameti gözler önüne serdi.
DOĞURGANLIK HIZINDA SERT DÜŞÜŞ
Türkiye İstatistik Kurumu’nca (TÜİK) açıklanan verilere göre, toplam doğurganlık hızı, 2001 yılında 2,38 çocuk iken 2022 yılında 1,62 çocuk olarak gerçekleşti. Bir kadının doğum yapabilme dönemi boyunca doğurabileceği ortalama çocuk sayısını belirten doğurganlık hızı, nüfusun yenilenme düzeyi olan 2,10'un altında kaldı.
İsveç, sinsice Türkiye’nin altını oyuyor! Terörden daha beter
KABA DOĞUM HIZI BİNDE 12,2 OLDU
Bin nüfus başına düşen canlı doğum sayısını ifade eden kaba doğum hızında da 20 yılda sert düşüş yaşandığı gözlemlendi. Kaba doğum hızı, 2001 yılında bin nüfus başına 20,3 doğum olurken 2022 yılında bin nüfus başına 12,2 doğuma düştü.
ANNE YAŞI YÜKSELDİ
Doğumlarını gerçekleştiren annelerin ortalama yaşı, 2001 yılında 26,7 olduğu görülürken 2022 yılında 29,2’ye yükseldi.
İsveç’ten Türkiye’ye sinsi operasyon! Arkamızdan hançerliyor
AVRUPA’DA YÜKSELİŞTEYKEN EN BÜYÜK DÜŞÜŞ TÜRKİYE’DE!
2001-2021 yılları arasındaki verilere göre; doğurganlık hızında Avrupa Birliği (AB) ülkelerinde artış olurken en büyük düşüşü ise Türkiye yaşıyor.
AB’de yüzde 7 artış meydana gelirken Türkiye’de aynı dönemde yüzde 29 düşüş yaşandı.
2022 yılı verilerine göre ise bu oran daha da düşerek yüzde 31,9 oldu.
Öte yandan kendi nüfusunu artırmaya gayret eden Avrupa ülkeleri, Türkiye’nin aile yapısına darbe vuran faaliyetlere ise milyarlarca dolar aktararak destekliyor. Son açıklanan veriler, Batı’nın bu hamlelerinin sonuç verdiğini ortaya koyuyor. |
---|
Putin, eşcinsel ilişkilere savaş açtı: Aile yapısını tehdit ediyor
SERDAR ARSEVEN'DEN ÖNEMLİ UYARILAR!
Konuyu Haber7’ye değerlendiren Milat Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Gazeteci Serdar Arseven, önemli uyarılarda bulundu.
Eski Aile Bakanı Derya Yanık’ın “Sayın Cumhurbaşkanımızın 'en az üç çocuk' tavsiyesinin arkasında çok esaslı bir araştırma var. Biz şu an özellikle kara Avrupası'nın 100-120 yılda yaşadığı yaşlanma hızını 20-25 yılda tamamlayacağız. Yaklaşık 4-5 kat hızlı yaşlanıyoruz. Dolayısıyla önümüzdeki süreçte huzurevlerine, yaşlı bakım ve rehabilitasyon merkezlerine daha çok ihtiyacımız olacak.” sözlerini hatırlatan Arseven, Türkiye’nin bu kadar hızlı yaşlanmasının altındaki sebepleri ve çözümleri açıkladı.
28 ŞUBATÇI DARBECİLER NÜFUSA DA DARBE VURMUŞ!
“Türkiye’nin en büyük güçlerinden biri genç ve dinamik nüfusu” diyen Arseven, “28 Şubat sürecinde darbeciler bizim nüfusumuzun azalması için ellerinden gelen her şeyi yaptılar. Hatta Yunanistan ile işbirliği halinde ‘nüfus planlama’ kampanyaları adı altında nüfusu frenlemek ve nüfusu yaşlandırmak için çalıştılar. 28 Şubat’ın hedeflerinden biri de bu en büyük gücümüzü elimizden almaktı. 28 Şubat darbecilerinin bir amacı da buydu. Biz de o yıllarda buna karşı çok büyük mücadeleler verdik. Dedik ki, ‘Türkiye’nin nüfusunun fazla olduğu yönündeki iddialar yalandır. Aslında Batı hızla yaşlanıyor ve Türkiye’nin nüfusunun genç olmasından endişe duyuyorlar. Önemli olan bu genç nüfusun sağlıklı bir eğitim sistemiyle yetiştirilebilmesi ve yarınlara hazırlanabilmesidir.’ Biz hep bunları savunduk ama 28 Şubatçı zihniyet sürekli olarak ‘nüfus planlama’ adı altına dış desteklerle, fonlarla nüfusumuzu yaşlandırmak için ellerinden geleni yaptılar.” dedi.
EVLENME İSTEĞİ VE ÇOCUK SAHİBİ OLMA İSTEĞİ AZALDI, BOŞANMALAR ARTTI
“İnsanlar artık tıpkı Batı’daki gibi tek ya da iki çocuk sahibi olmaya veya hiç çocuk sahibi olmamaya yöneldiler” diyen Arseven, “İnsafa ve İslam’a aykırı olan süresiz nafaka ve hayat koşullarının evlenme isteğinde etkisi var. Bir yandan boşanmalar artınca, insanların evlenme isteği ve çocuk sahibi olma arzusu azalınca, çocuk yük olarak görülmeye başlayınca, maalesef bizim nüfusumuz da hızlı bir şekilde yaşlanıyor.” diye konuştu.
O psikolog ve psikiyatristlerin yalanını böyle ortaya çıkardı! LGBT'den daha büyük tehlike
NÜFUSUN YAŞLANMASI TÜRKİYE İÇİN BÜYÜK TEHDİT!
Nüfusun yaşlanmasının daha farklı büyük sorunlara yol açacağını dile getiren Arseven, “Nüfusun yaşlanması, Türkiye ve Türkiye’deki her şey için büyük bir tehdit. Sosyal güvenlik sistemi, sağlık sistemi, üretim, ülke savunması ve dolayısıyla her şey nüfus yaşlandıkça zora girer.” uyarısında bulundu.
AİLELER VE DEVLETE TEDBİR ÇAĞRISI!
“Devletin tedbir alması gerekiyor. Gençlerin evlenmesi için verilen 150 bin liralık kredi güzel ama yetersiz. Sivil toplum örgütlerinin bu yönde faaliyetler ve organizasyonlara girmesi gerekiyor.” çağrısında Arseven, “Ailenin ne kadar büyük bir değer ve ne büyük zenginlik olduğunu hem biz aileler güzel örnekler sunarak çocuklarımıza anlatacağız hem de milli eğitimimiz öğrencilere anlatacak. Anne baba, dede ve ninenin ne kadar önemli olduğunu, ailenin önemini, yuva sıcaklığını çocuklarımıza anlatacaklar.” dedi.
FEMİNİZM VE EŞCİNSELLİK PROPAGANDASIYLA MÜCADELE EDİLMELİ
Medya ve eğitim sisteminde feminizm ve eşcinsellikle mücadele edilmesi gerektiğine vurgu yapan Arseven, çözüm için şu ifadeleri kullandı:
“Feminizm ve eşcinsellik propagandasıyla hem eğitim hem güvenlik boyutuyla etkili mücadele edilmeli. Bunların televizyonlarda propagandaları engellenmeli. Dizilerde aile ilişkileri son derece berbat bir şekilde resmediliyor. Bu tür rezil diziler, rezil programlar gördük. Sadakatsizlik, israf diz boyu. Televizyonlardaki kadın programlarında ve dizilerde yuva yıkıcılık özendiriliyor. Bir insana 40 kere deli derseniz, o insan deli olur. Sürekli olarak topluma boşanmadan ve DNA testlerinden bahsetmenin, yüz defa bunları göstermenin amacı ve hedefi nedir?
Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu, bir toplantısında bazı televizyon kanallarının aile yapımıza ve kültürel değerlerimize zararlar verdiği ve bunun organize bir faaliyet olduğunu ifade etmişti. Ama bunlara karşı bir tedbir alınmadığını görüyoruz. RTÜK vasıtasıyla tedbir alınabilir. Son derece sinsi, iyilik meleği görüntüsü altında aile yapısını parçalayıcı yayınlara son verilmesi lazım. Devletin bu konudaki görevini yerine getirmesi lazım.”
“NEREDEYSE HER PROGRAMA BİR TANE EŞCİNSEL TİP YERLEŞTİRİYORLAR””
Sapkın akımların, kadın hakları adı altında cinsiyetçilik ve bölücülük yapan sivil toplum örgütlerinin fonlandığına dikkat çeken Serdar Arseven, şunları söyledi:
“Neredeyse her programda ve diziye bir eşcinsel tip yerleştiriliyor. Sapkın akımlar, cinsiyetçilik ve bölücülük yapan sözde sivil toplum örgütlerinin bazı ülkeler tarafından fonlandığını görüyoruz. Bakıyorsunuz sokaklarda çocukları parçalayan başıboş köpeklerin arkasından bile aynı ülkeler çıkabiliyorlar.”
“TOPYEKÜN SALDIRI ALTINDAYIZ”
28 Şubatçıların aile yapısına verdiği tahribat yönüyle başarılı olmuş gibi göründüğünü belirten Arseven, sözlerine şu ifadeleri ekledi:
“Türkiye ve Türk ailesi hedef alınıyor. Aile yapısı parçalandığı zaman zaten ülkemizin parçalanması kaçınılmaz. Her alanda ‘toplumsal cinsiyet eşitliği’ adı altında faaliyet gösteriyorlar. Maneviyatımız hedef alınıyor. Topyekûn saldırı altındayız. Cumhurbaşkanımızın ve Külliye’nin bu konuyu takip etmesi gerekiyor. Topyekûn bir mücadele gerekiyor. 28 Şubatçılar, maalesef ailemizi ve nüfusumuzu tahrip etmek yönüyle tırnak içerisinde ‘başarılı’ olmuş gibi görünüyor. Biz bu yolda çok mücadele vermiş insanlarız. Dolayısıyla bu durum bizi üzüyor. Çocukları 2 yaşında kreşe at, yaşlıları 70 yaşında huzurevine at. Sonra? Sonrası bitiş.”
________________
DOĞURGANLIK HIZI NEDEN ÖNEMLİ?
Toplam doğurganlık hızı, bir kadının doğurgan olduğu dönem olan 15-49 yaş grubunda doğurabileceği ortalama çocuk sayısını ifade etmektedir.DOĞURGANLIK YENİLENME DÜZEYİ NEDİR?
Doğurganlık yenilenme düzeyi, bir nüfusun sayıca aynı kalmak üzere yenisi ile değiştirilmesini belirten endekstir. Anne ve babanın yerini alacak çocuk sayısının en az 2 olması gerekmektedir. Ölüm ve cinsiyet oranı da dikkate alındığında bu değer 2’nin üzerinde olmalı. 2 çocuk ebeveynin yerine geçmekte kalan kısmı ise doğumdaki cinsiyet oranı farkını ve doğurganlık yaşının sonuna kadar olan ölümleri telafi etmesi nedeniyle gelişmiş ülkelerde toplam doğurganlık hızının 2.1 olması doğurganlık yenilenme düzeyi olarak kabul edilmektedir. 2.1’in altında olması durumunda nüfusun azalacağı ve 2.1 olması durumunda nüfusun durağan kalacağı kabul edilmektedir. Doğurganlığın yenilenme düzeyinin altına düşen nüfus, yaşlanmaya ve yapısal bazı değişikliklere neden olduğu belirtilmektedir.Editor : Şerif SENCER