Hortense ÖZETİ| de Beauharnais’in oğlu Prens Louis-Napoleon seçim tarihi olan 1848’den beri Fransa Cumhuriyet Sarayı, ondan sonra şimdiki adıyla yani Palais de L’ Elysee olarak anılıyor. Aynı cadde üzerinde çeşitli lüks mağazalar ve kafeler bulunuyor. Sarayın önüne gidip istediğiniz gibi özgürce “selfie” çekebilirsiniz. Fotoğraf çekerken herhangi bir engelle karşılaşmazsınız. Paris’in oldukça içinde kalan sarayın karşısında bulunan herhangi bir dairede oturuyorsanız sarayın giriş avlusunu rahatlıkla görür, saraya gelen dünya liderlerini kuş bakışı izleme şansı bulursunuz.
BOZULMADAN
Paris’te gazetecilik yaşamım boyunca haftada en az bir gün gelip basın toplantılarını izlediğim Elysee Sarayı’nda bu sefer saray fotoğrafçılarının çekmiş olduğu fotoğraf yarışmasının kokteyli için buluştuk. Elysee’de o alıştığımız devlet kuralları bugün pek yok, resmi içecek olan şampanya ve çeşitli şarap sunumları altında sıcak sohbetlere başlıyoruz. Sohbetlerimiz genellikle çeşitli ülkelerin yeme içme kültürü üzerinde yoğunlaşıyor, her hafta burada politika haberleri içerisinde koşturduğumuz için de kahve içmeye bile zaman bulamıyoruz. Bugün ise siyasetten uzak durup Elysee’nin tadını çıkarmaya çalışıyoruz. Basın olarak geldiğimizde toplantı başlayana kadar genellikle sarayın tavanında bulunan devasa yağlı boya resimlerine bakarak toplantı saatini bekliyoruz. Elysee’nin çalkantılı ve gizemli tarihini keşfetmek için elimden geldiği kadar içerisini dolaşıyorum. Duvarlara asılı olan tablolar sarayın tarihini anlatır gibi. Henri de la Tour d’Auverne tarafından yaptırılan bu eğlence konutu, iki yıl süren çalışmanın ardından 14 Aralık 1720’de büyük bir resepsiyon verilerek açılır. Champs-Elysees Caddesi’ne kadar uzanan büyük bir bahçeye sahip. Konağı daha sonraları 15. Louis’in metresi olan Madame Pompadour alır. Pompadour tarafından kızı Alexandrine tarafından yaptırılan kristal avizeler hâlâ odaları aydınlatıyor. Sonraları 1787’de 16. Louis’nin kuzeni Prenses Bathilde yaşamaya başlamasıyla birlikte konağın adı “Hotel de Bourbon” olarak değişir. Fransız devrimi sırasında prenses eşofmanlarıyla binadan kaçar. Devrimden sonra saray bir depo ve matbaa olarak kullanılır. 19. yüzyılın başlarında saray, 1. Napolyon’un mülkü olur. 1809’da mülklerini imparatorluğa devretmesiyle birlikte saray Elysee - Napolyon adını alarak ilk kez bir devlet konutu oldu. Kapısından içeri girdiğimde oldukça sade bir Parizyen dekora sahip olan bir salon karşıma çıkıyor. Salon d’Argent adındaki bu yer Napolyon’nun 1813’te Rus seferi için hazırladığı ve ardından 22 Haziran 1815’te feragat kararını imzaladığı oda. Üçüncü Cumhuriyet ile birlikte yenilenen sarayın odaları bugün hâlâ aynı şekilde duruyor.
‘RUHSUZ VE ÖLÜ’
Eski cumhurbaşkanları, tarihinde dört ölüm, iki evlilik ve çeşitli aşk kaçamaklarının da yaşandığı Elysee Sarayı için “ruhsuz ve ölü” bir saray olduğunu ifade ediyor.
Cumhurbaşkanı General de Gaulle yerleşmek istemediği Elysee sarayı için “ruhun nefes almadığı çok burjuva bir konut, hoş olmayan hayaletlerle dolu bir yer” olduğunu söyler. Beşinci Cumhuriyetin cumhurbaşkanlarından Valery Giscard d’Esting de Paris’teki dairesinde kalmayı tercih etti. Elysee Sarayı’nda ilk olarak Cumhurbaşkanı Pompidou ikamet etti. Cumhurbaşkanlarından Raymond Poincare, bir söyleşide Elysee için bir “ölü evinde yaşadığını” söylüyordu. Poincare’ninki çok doğru bir yaklaşım, Elysee’de ikamet ederek ülkeyi yöneten dört devlet başkanı yaşamını yitirdi. Bunlardan Sadi Carnot, 1894’te suikast sonucu öldürüldü. 1899’da Felix Faure sarayın bir odasında küçük metresinin kollarında kalp krizinden hayatını kaybetti. Paul Doumer 1932’de bir saldırı sonucu öldürüldü. Georges Pompidou ise 1974’te kanserden öldü.
Elysee’de bazen sevinç de yaşandı. Gaston Doumergue, 1931’de görev süresinin bitimine iki gün kala emekli bir profesör olan Jeanne Gaussal ile evlenirken Nikola Sarkosy, 2008’de şarkıcı Carla Brunei ile hayatını birleştirerek Elysee’de evlenen ikinci cumhurbaşkanı oldu. Elysee Sarayı aynı zamanda 15. Louis’den günümüze uzanan başkanların aşk kaçamaklarıyla da gündemden pek düşmez. Sarayda yaşanan aşk kaçamaklarının en hızlısı üç kadını aynı anda idare ettiği ortaya çıkan dört çocuk babası François Hollande, eşi Segolene Royal ile evliliğini sürdürdüğü sırada bir taraftan gazeteci Valerie Trierweiler ile aşk kaçamakları yaşıyordu.
Ancak içinde “yaşanan” ve “yaşanmayan” her şeye karşın Elysee daha nicelerini “yaşamaya” devam edecek.
[email protected]
www.idrak34.comEditor : Şerif SENCER