Anıt ÖZETİ| ağaçların ayak izinde bir yolculuktu; Ayvalık’ta bir mezarlığın yanındaki çöplerin arasından geçip ulaştık ona. Neye saygı gösteriyoruz ki 1103 yıllık KocaDelice’nin yaşına başına saygı gösterelim, etrafındaki saçılmış çöpleri temizleyelim? Neyse ki onun etrafında küçük beyaz bir çit: anıt ağaç olduğunun işareti. O bir zeytin ağacı. Zeytin ağaçları bu coğrafyanın ulu ağaçları, onların izini bulup dilini çözmek, insanlığın, uygarlığın da izini çözüyor ve ağaçların tarihlendirmesi bize bir dil kazandırıyor. İşte 12 bin yıllık dünya mirasını bir tek Anadolu’da bulabiliyoruz diyor, bilim insanları. Düşünün, Koca Delice yaşamaya başladığında Amerika kıtası keşfedilmemişti?
ZEYTİN AĞACINA SAYGI
KocaDelice, bir grup insan olarak, önünde saygı duruşunda bulunduğumuz, 1103 yaşındaki zeytin ağacının adı. Farklı disiplinlerden 40 kişilik bilim insanının Komili sponsorluğunda yürüttüğü araştırmada saptanan en yaşlı ağaçlardan biri. Prof. Dr. Abdullah Soykan ve Dr. Turhan Doğan’ın verdikleri bilgiye göre 310 ağaç da tescil aşamasında. 2 yıl içinde projenin bitmesi amaçlanıyor. Hatay, Antep ve Manisa’da 81 anıt ağaç tescil edilmiş. Bunun için Türkiye çapında yürütülen araştırmada zeytin ağaçları tek tek inceleniyor ve 400 yaşın üzerindekiler “anıt ağaç” olarak tescil ediliyor.
Anadolu’nun, 3700 değişik tür canlı ile aynı zamanda en çok endemik türün bulunduğu coğrafya olduğu söyleniyor: Bunların 92’si zeytin ve 37 çeşidi koruma altında. Tabii madencilerden korunabilirse?
Zeytin ağacı, dünyamızın en eski ağaçlarından, atalarımız, 4 bin yıldır zeytinle haşır neşir yaşıyor. Ne büyük bir uygarlık; 4 bin yıl önce bir tür iğde ağacı gibi olan deliceyi yemiş, acı bulmuş, onu aşılamış ve turşusunu kurmuş, bugünkü zeytini sağlamış ve yemeye başlamış. Anadolu, zeytinin, daha doğrusu Delice’nin ilk yaşadığı, hayata tutunduğu topraklar. Önce Kuzeyde, Girit, Santorini adaları ve Hatay civarında görülmüş, oradan güneye gelmiş, Akdeniz havzasına ve Ege’ye yerleşmiş. Zeytin, 7 bin yıldır Anadolu’da üretiliyor, 4 bin yıldır da mutfağa girmiş, gastronomi kültüründe yerini almış.
Taş baskı
Bilim insanlarının ayak üstü anlattıklarını hazmetmeye çalışırken, arada gidip koca gövdesini okşuyorum. Sert kabuklarını seviyorum. Teşekkür ediyorum, bize verdiği nimete, zeytine! Zeytinin yaprağı barış sembolü, taç yapıp takmışlar başlarına, meyvesi besin, yağı sağlık! Yağını yıllarca kandillerinde yakıt olarak kullanmışlar, sabun yapmışlar, sonra akıl edip yemişler. Toprağımızdan ağacını, soframızdan zeytini eksik etmediğimiz için şükrediyorum. İlk başlarda genç kadınların topuklarıyla ezip çıkardığı, (topuk yağı) sonra iki taş değirmen arasında sıkıp elde ettiği, (taş baskı) bugün el değmeden makinelerle üretilen ve şarabın aksine, tazesi makbul olan zeytin yağına, üretenine, çalışanına selam olsun! Korumayıp kesenine, korumaya çalışan köylüsüne saldıranına da cezasını versin.
Editor : Şerif SENCER