Sağlık

Sağlığı koruma hizmeti, tedavi hizmetinden önce geliyor

Üsküdar Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Haydar Sur, "Kaybedilen sağlığın geri kazanılmaya çalışılması, fiziksel ve ruhsal sıkıntılar, mali külfet getirmektedir ve bazen de sağlık geri kazanılamamaktadır.

Sağlığı koruma hizmeti, tedavi hizmetinden önce geliyor
02-09-2022 13:59

Üsküdar ÖZETİ| Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Haydar Sur, "Kaybedilen sağlığın geri kazanılmaya çalışılması, fiziksel ve ruhsal sıkıntılar, mali külfet getirmektedir ve bazen de sağlık geri kazanılamamaktadır. Bu açıdan iyice anlaşılmıştır ki sağlığı koruma hizmetleri tedavi hizmetlerinden önce gelir." dedi.

Üniversiteden yapılan açıklamada görüşlerine yer verilen Sur, Halk Sağlığı Haftası dolayısıyla yaptığı açıklamada halk sağlığı ve önemine ilişkin değerlendirmede bulundu.

Halk sağlığı çalışmalarının tarih boyunca hep yapılagelse de bunun sistemli bir şekilde yapılandırılma çalışmalarının bulaşıcı hastalıklar üzerinden olduğunu kaydeden Sur, "Örneğin karantina kelimesi İtalyanca'da limana yanaşacak gemilerin 40 gün boyunca içindekilerin şehre inmesinin yasaklanıp gemide izole edilmesiyle ortaya çıkmıştır. Böylelikle şehrin bulaşıcı hastalıklardan uzak tutulması sağlanıyordu." ifadelerini kullandı.

Sur, dünyadaki halk sağlığına ilişkin çalışmalardan örnekler vererek, "1850'li yıllarda Londra'da Avrupa'nın sürekli veba, kolera, çiçek gibi salgınlarla tehdit altında kaldığı dönemlerde 3-4 yılda önüne geçilmesi mümkün olmayan kolera salgınını Dr. John Snow'un koleranın su ile bulaştığını kanıtlayıp hastalık saçan pompayı mühürlemesiyle ilk epidemiyoloji uygulaması tarihe geçmiş oldu." açıklamasında bulundu.

"1950'lerde halk sağlığının önemi anlaşıldı"

1950'lere gelindiğinde savaş sonrası Avrupa'da ve Amerika Birleşik Devletleri'nde bireylerin tek tek hastalıklarının tedavi edilmesinin sonuçta bir fayda sağlamadığının anlaşıldığını kaydeden Sur, "Çünkü bu insanlar tekrar hastalanıyorlardı. Böylelikle hastalığı yapan sebeplerin ortaya çıkarılması ve bu sebeplerin yok edilmesinin esas çözüm olduğu anlaşıldı. Bu anlayış halk sağlığı anabiliminin doğması anlamına gelir." değerlendirmesinde bulundu.

"Halk sağlığı çalışmaları insan ömrünü uzattı"

Sur, halk sağlığı çalışmalarının katkıları sayesinde insan ömrünün uzadığını kaydederek, "20. yüzyılın ikinci yarısında dünyaya ortalama ömür olarak toplam 30 yıl armağan edilmiş, bunun sadece 4 yılı tedavi hizmetlerindeki başarılarla elde edilmiş geri kalan 26 yıllık ortalama ömür uzaması halk sağlığının başarısı olarak tarihe geçmiştir." bilgisini verdi.

20. yüzyılda özellikle bulaşıcı hastalıklarla mücadelede başarı sağlandığını ifade eden Sur, aşılama çalışmaları, antibiyotiklerin kullanımı, su ve gıdalarla bulaşın önüne geçilmesi ve çevre sanitasyonundaki ilerlemelerin bu başarıya katkı sağladığını vurguladı.

"Pandeminin etkisi hala sürmektedir"

21. yüzyıla gelindiğinde bilindik hastalıklara karşı sürdürülen mücadelelerde belirli bir aşamaya gelinmiş olsa bile ortaya çıkan yeni yeni hastalıkların bütün dünyada endişe yaratmaya devam ettiğini ifade eden Sur, salgının etkilerinin hala devam ettiğini belirterek şunları aktardı:

"MERS, SARS, Ebola, Covid-19 buna örnek gösterilebilir. Özellikle yaklaşık 3 yıl önce ortaya çıkan Kovid-19 virüsünün yol açtığı pandemi hem süre olarak hem de hastalandırma-öldürme boyutu olarak tahminlerin çok üzerine çıkmıştır. Bütün dünyada toplumların sıkı önlemler aldığı durumda bile pandemi henüz atlatılamamıştır. Bütün toplumları alt üst edecek şekilde etkisi altına alan Kovid-19 pandemisinde virüsün yol açtığı hastalığa kesin bir tıbbi tedavi bulunamamış. Hastalığın yol açtığı olumsuzlukların azaltıldığı ilaç uygulamaları ve bakım yöntemleriyle yetinilmek zorunda kalınmıştır. Yine en etkili yöntem olarak halk sağlığının teknikleri öne çıkmış, izolasyon, maske ve mesafe ile korunma, el ve bulunulan ortam hijyeni sağlanması ve aşılama tek kurtuluş reçetesi olmuştur. Halk sağlığı ekiplerinin sahada filyasyon çalışmaları daha fazla kişinin daha fazla kişinin hastalığı edinmesini ve sağlık sistemine daha fazla yüklenilmesinin kısmen önüne geçilmiştir."

"Sağlığı koruma hizmetleri tedaviden önce gelir"

Sağlığın kaybedildiğinde başka bir varlıkla telafisi olmayan bir cevher olduğunun altını çizen Sur, "Sağlığın kaybedilmeden sürdürülmesi en etkili, ucuz ve sıkıntısız yöntemdir. Kaybedilen sağlığın geri kazanılmaya çalışılması, fiziksel ve ruhsal sıkıntılar, mali külfet getirmektedir ve bazen de sağlık geri kazanılamamaktadır. Bu açıdan iyice anlaşılmıştır ki sağlığı koruma hizmetleri tedavi hizmetlerinden önce gelir. Bilinen ikinci gerçek ise şudur: Hiçbir profesyonel bir bireyin sağlığını kendisi kadar koruyamaz. O halde tek çare kişilerin kendi sağlığına sahip çıkmasıdır." uyarısında bulundu.

"Sağlık okuryazarlığı yükseltilmeli"

Sur, kişilerin kendi sağlığına sahip çıkabilmesi için sağlık okuryazarlığı düzeyinin ülke çapında yükseltilmesine çalışılması gerektiğini vurgulayarak, "Bireylere düşen sorumluluk bu konuda bilinçlenmeye çalışmak, sağlıklarını korumanın önemini kavramak, kişisel yaşam tarzlarını sağlığa zarar veren madde ve davranışlardan uzak tutarak sağlıklı bir yaşam sürmeye çalışmaktadır. Bu şekilde hem sağlık harcamalarının azaltılmasına katkı verecek hem de sağlık sitemini gereksiz yere meşgul etmeyecektir." değerlendirmesinde bulundu.

Sur, bireylerin mutlaka özen göstermesi gereken sağlıklı yaşam tarzı denince ilk akla gelenleri sağlıklı ve dengeli beslenme, günlük yaşamda hareketli olabilme ve spor yapma, stresten uzak durma, yeterli ve düzenli uyku alışkanlığı edinme ve sigara alkol ve diğer tiryakilik veren maddelerden kaçınma olarak sıraladı. Prof. Dr. Haydar Sur, "Bireylerin sağlık bilincini artırmak ve sağlığa uygun yaşamak sorumluluğu yalnızca kendilerine karşı değil, topluma karşı bir yükümlülüktür." ifadelerini kullandı.

"Halk sağlığı bilinci edinen toplumlar önemli avantajlar sağlıyor"

Halk sağlığı bilincini tam olarak edinmiş toplumlarda diğer toplumlara göre gözle görülür kazanımlar elde edildiğini belirten Sur, şunları aktardı:

"Sağlık sistemleri rahat çalışır ve gereksiz maliyetlere katlanmak durumunda kalmaz. Toplumun ortalama ömrü uzar. Örneğin Japonya'da ortalama ömür 85 iken Mali'de 51'dir. İnsanların beden ve ruh sağlığı olarak iyilik hali artar ve hayatın tadını çıkarırlar. Yaşadıkları çevre temiz ve tertipli olur. Sağlığa tehdit oluşturan faktörler ortamdan uzaklaştırılmıştır. Gelecek nesillere genetik ve davranışsal açıdan daha sağlıklı olma zemini aktarılar. Yaşlılarına, engellilerine, muhtaçlarına yardım eli uzatma şansları artar. Deprem, sel, yangın gibi felaketlerden mümkün olduğunca uzak dururlar, böyle bir felakete maruz kalsalar bile fazla can ve mal kaybı olmaz."

www.idrak34.com


Editor : Şerif SENCER
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER