Gündem

Pop dahisinden yeni albüm

Arlo Parks, “My Soft Machine” ile “ben perspektifine geçiş yapan cesur bir ad��m attı.

Pop dahisinden yeni albüm
04-06-2023 13:14

En ÖZETİ| İyi Alternatif Müzik Albümü ve Enİyi Yeni Sanatçı dallarında Grammy’e aday gösterilen, Mercuryve BRIT ödüllü yetenekli şarkıcı-söz yazarı Arlo Parks,ikinci albümü “My Soft Machine”i Transgressive etiketi veTürkiye’de GRGDN Müzik temsilciliğinde 26 Mayıs’ta yayımladı.

ArloParks, çok başarılı bir ilk albümün yarattığı yüksekbeklentinin ardından bir an önce atılması gerekli adımı arayıçok soğutmadan atmış. Kökleri 2020 yılının kış aylarınayani çıkış albümü “Collapsed in Sunbeams”ten de önceyedayanan, bir nevi o dönemki terapi alanı olan odasında başlayaniçsel bir yolculuğun ürünü olan “My Soft Machine”in özüaynı samimiyeti taşısa da hem daha iddialı bir ses prodüksiyonunasahip olması hem de genç sanatçının anlattığı öykülerde“ben” perspektifine geçmesi açısından çok daha cesur biralbüm.

Arlo,bu albümü onun için anlamlı kılan şeyleri “My Soft Machine,her anlamda içinde olduğum, şu ana kadar üzerinde en çokçalıştığım proje. Prodüksiyona yoğun biçimde dahil olmak,ufacık detaylara takılmak, şarkıların düzenlemelerini defalarcaelden geçirmek, her şey mükemmel olsun diye uğraşmış olmak bualbümü benim için çok değerli kılıyor. Bir parçam gibihissediyorum. Bir yandan da birlikte çalıştığım insanlar veulaşacağını umduğum dinleyiciyi düşününce beni çok aşıyorgibi geliyor” sözleriyle açıklıyor.

Birlikte çalıştığıinsanlardan laf açılmışken, albümün tamamınınyayımlanmasından birkaç gün önce dinlediğimiz Phoebe Bridgersdüeti “Pegasus”a mutlaka değinmek gerek. İkilinin, Arlo’nunBridgers’a daha 17 yaşındayken başlayan hayranlığından bugünebeş yıllık dolu dolu bir geçmişi var. Daha önce birlikte şarkısöylemiş olsalar da “Pegasus” ilk stüdyo kayıtları. Hüzünlü,dokunaklı bu parçada ikilinin sesleri sakin bir uyum içinde.

Martayında single olarak yayınlanan “Impurities” ve albüm çokyeni olduğu için bence henüz parlamaya fırsat bulamamış gizliyıldız şarkılardan “Devotion”, Arlo Parks’ın duygularınınasıl zahmetsizce anlatabildiğinin çok güzel birer örneği. Herşeyin doğal ve kolay biçimde dinleyiciye geçmesi, sanatçınınkendi yaratıcı sürecini içgüdüsel, kendiliğinden gelişen birifade etme biçimi olarak tanımlamasıyla tamamen örtüşüyor.Yakın çevresinde olan bitenden aldığı esini önce iç dünyasınasonra bestelerine yansıtması ve öykü anlatmaya ilişkin becerisialbümün karakterine sinmiş.

“MySoft Machine” albümün adının anlamını ve görsel dünyasınıda kapsayan bir karanlık - aydınlık ikiliği üzerine kurulu. ArloParks, ışığın ve gölgenin dengesini ararken bazen hassas bazenmelankolik sularda gezmiş, sonunda bize umut vermeyi de unutmadanacı tatlı bir üslup oturtmuş.

MODADENEYİMİ

Nijerya,Brezilya, Çad ve Fransa’ya dayanan kökleriyle çokkültürlü birgeçmişe sahip olan müzisyen, yakın geçmişte doğup büyüdüğüLondra’dan Los Angeles’a taşınmıştı. Burada tanıştığıinsanlardan ve yeni yaşam alanının başka yaratıcılıkpencereleri bulmak için kendini zorlamasını sağlamasından dolayıçok mutlu hissettiğini belirtiyor. Son dönem bazı modamarkalarıyla işbirlikleri yaparken, Milan, Paris ve Londra modahaftalarına katılıp bu alanda deneyim edinmeye başladığınıöğrendik. Moda da tıpkı müzik gibi tarihini öğrenmekten zevkduyduğu, içine daha da girmek istediği bir konuymuş artık.

Çokyönlü sanatçının birlikte anıldığı bir diğer alan ise siviltoplum çalışmaları. UNICEF ile çocuklar için projeler yapıyorve akıl sağlığı farkındalığını yaymak, terapi ile ilgiliutancı ortadan kaldırmak ve daha fazla insanı destek aramayateşvik etmek amacıyla Calm isimli dernek ile çalışıyor.

Kariyerinin çok başında layık görüldüğü prestijli ödüllerleilgili ise “Ödüllerden dolayı saygı ve kabul görmek güzelfakat bunları işimi nasıl yaptığımı etkilemeyecek kadarönemsiyorum” diyor. Özellikle ilk albümünün ardından bol bolaldığı “pop dahisi”, “çağının en parlak müzisyeni”gibi övgülerin ötesinde, ortaya koyduğu kişiliğiyle kuşağınınönemli bir temsilcisi, özel bir karakter Arlo Parks.Sanatçıyoğun bir tur programı da duyurdu.

Turnede olmakla alakalı “Konserlerin en sevdiğim yanı insanlar. Kalabalığı izlemeyi,şarkıların paylaşıldıkça yeni anlamlar kazanmasını,insanların gülümsediğini, ağladığını görmeyi, çıkıştayanıma gelip konuşanların bir şarkı hakkında daha öncedüşünmediğim farklı bir bakış açısı katmalarınıseviyorum. Konserlerde herkesin kendini serbest bıraktığıkapsayıcı bir duygu var. Orada herkes hoş karşılanır ve kendisigibi olabilir. En sevdiğim yanı bu, bir aile gibi hissettirmesi”şeklinde yorum yapan sanatçı için 2021 yılında pandemikısıtlamaları nedeniyle iptal olan İstanbul konseri ardındantekrar bir Türkiye planı duymamış olsak da yolu yakındaTürkiye’ye düşer ve bu özel yeteneği canlı izleme şansıyakalarız diye umuyorum.


Editor : Şerif SENCER
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
TÜRKİYE GÜNDEMİ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER