“Böyle ÖZETİ| bir sebepten dolayı kahve mi yasaklanırmış!” diyeceğinizi biliyoruz, o yüzden sebebine şimdiden kendinizi alıştırın.
Osmanlı padişahı IV. Murat, aslında sebepsiz yere kahveyi yasaklamadı. Şu an mantıksız geliyor olabilir ancak o dönem oldukça mantıklı ve geçerli bir sebepti…
Osmanlı’da kahve macerası, kahvenin ana vatanına hakimiyetleriyle başladı.
Avrupa’ya bile henüz yayılmamış kahve, Osmanlı topraklarına geldiğinde neredeyse tüm dünyaya da yayılacaktı. Hatta bu konuya bir örnek bile var: 1669’da Paris’e giden elçi Süleyman Ağa’nın yanında çuvallarla kahve götürdüğü, Fransa’ya kahve kültürünü yaydığı bilinir.
Kahvenin kullanılması 14. yüzyıla dayanıyor. Bu dönemde Yemen, Osmanlı idaresindeydi. Hatta Yemen Valisi Özdemir Paşa, kahveyi İstanbul’a getiren kişiydi. Peki gelişmeler sadece bununla mı sınırlıydı? Elbette hayır.
Kahvenin ünü her yere yayılmıştı.
Saray çevrelerinde yayılmaya başlayan kahve, herkesi mest ediyordu. 1554 yılında Osmanlı’da ilk kahvehane açılmıştı. Açılmıştı açılmasına ama sorunları da beraberinde getirdi. Çünkü yasaklanma sebebi de tam olarak bu kahvehanelerdi.
İnsanlar, kahvehanelerde o kadar çok vakit geçirir olmuşlar ki bir ‘sosyalleşme’ aracı olarak kahveyi kullanmaya başlamışlar. E tabii ki ulemanın da bu durum pek hoşuna gitmedi.
Aslında kahve, tam dört kez yasaklandı.
IV. Murat .via-text { background-color: rgb(0,0,0); /* Fallback color */ background-color: rgba(0,0,0, 0.4); /* Black w/opacity/see-through */ color: white; font-weight: 300; font-size: 0.75em; position: absolute; bottom: 0%; right: 0; z-index: 2; padding: 5px !important; text-align: left; }
İlk olarak Kanuni Sultan Süleyman döneminde, kahvehanelerin birer dedikodu ortamına dönüşmesinden dolayı ilk yasak gelmişti. Ardından III. Murat, ki bu yasakta da kahve tüketimi garip bir şekilde daha da yoğunlaşmıştı, I. Ahmet ve herkesin bildiği IV. Murat.
Sultan Murat’ın yasağı sadece kahveye değildi, keyif veren her maddeyeydi. Gerekçe olarak ise o dönemler arkası kesilmeyen İstanbul yangınları gösterilmişti.
Zihinsel olarak rahatlamayı sağlayan kahve “Müslüman şarabı” olarak bile adlandırıldı!
İşin içine bir de din girmişti. Din adamları “kahve haram mı, değil mi?” diye fetvalar vermeye başlamışlardı. Halk ise şaşkındı, böylesi güzel bir içeceğin sadece dini boyutundan dolayı yasaklandığını kabullenmiyorlar; politik nedenleri de gündeme getiriyorlardı. Nitekim doğruydu da.
Çünkü devletin sallantıda olduğu dönemler bu yasağın gelmesi, bir tesadüf müydü? Yoksa bir korku mu?
Kahvehaneler, insanların rahatça örgütlenebildiği, devlet meselelerine bile karışıp rahatça sohbet ettikleri bir yerdi.
İşte yasaklamanın tek sebebi de buydu! Özellikle ayaklanmaların planlandığı, örgütlenmelerin gerçekleştiği mekânlar olarak addedilmişti buralar. Bundandır ki padişahlar da gereken önlemi anlamak, yani kahveyi yasaklamakta çözümü buldular.
Ancak insanlar, her türlü yasağa ve hatta “idam” riskine rağmen bu kahveyi evlerinde gizli gizli tüketmeye devam ettiler. Baktılar ki bunun önünü alamayacaklar, IV. Mehmet kahve yasağını ortadan kaldırarak büyük bir hayır işlemiş oldu.
Devletin neden duraklama devrine girdiğini pek sorgulamamamız gerek, zira koca imparatorlukta herkes kahve yasak diye uykulu gözlerle geziyormuş!
Kaynaklar: Akademik Tarih, AcademiaOsmanlı ile ilgili ilginizi çekebilecek diğer içeriklerimiz:
Editor : Şerif SENCER