ANADOLU’NUN ÖZETİ| DİP TÜRKLERİ; LUVİLER VE HİTİTLER!- Kitabınızda, Luvilerden başlayıp “47 Hadisesi”ne uzayan geniş bir anlatım evreni ile karşı karşıyayız. Neden Luvilerden başlıyorsunuz söze?Luviler hakkında ülkemizde, yurt dışında yazarlar tarafından pek çok araştırma kitapları yayımlandı. Okuduğum kitaplara göre Luviler, Hititlerden çok daha büyük ulus olarak gösteriliyor.Heredot’a göre eski Mısırlılar, Frigyalılara çok eski bir halk gözüyle bakmakta, Luvilerin tarih sahnesine Mısırlılardan çok önce çıktıklarını yazmaktadırlar. Hitit belgelerine göre sonraları Lidya adını alacak Seha Nehri Ülkesi, genç bronz çağının en önemli Luvi devletlerinden biriydi. Hatti Krallığı kültürünün Luviler tarafından devralındığı gerçeğini tarihçiler belirtiyorlar. Ve bu gerçek 1920’den beri bütün dünyada bilinmektedir. M. Ö. 2000 yılından beri Anadolu’nun büyük bir bölümünde anadilleri Luvice olan büyük bir halk yaşamıştır ve Luvilerin, Yunanistan ile Anadolu’nun en iyi tanınan halkları olan Minoslar, Mikenler ve Hititlerden 600 yıl önce Bronz Çağı’nda Luvice adı verilen bir alfabeleri vardı.Luvice konuşan bu halkın Mikenlerle, Hititlerinkinden beş altı kat daha büyük bir nüfusları vardı. O dönemde dünyanın en güçlü hükümdarı olan Firavun III. Amenhotep’in Luvi prensesi Nefertiti ile evlendiği biliniyor. Amenhotep’in yaptırdığı anıtmezarında Luviler 500 yıl önce enine boyuna tasvir edilmişlerdir. Dil bilimciler, Hitit Krallığı’nın başkenti Hattuşa’da ele geçirilen 33 bin belge sayesinde Luvi kültürü konusunda geniş kapsamlı bilgiler elde etmişler. Ve değişik adlar altında değişik kitaplar yayımlamışlardır. Yeri gelmişken söyleyeyim; Luviler ile Hititler Anadolu’nun en eski dip Türkleridirler. Arslanköy’de de Luvilerden kalma pek çok gelenek ve göreneğin olduğunu belirttim kitapta. Efrenkli Kuvayı MilliyecilerKUVAYI MİLLİYE’NİN GÜNEY CEPHESİ- Arslanköy’ün Kuvayi Milliye tarihindeki önemini çok açık bir şekilde anlatıyorsunuz. Pek bilinmeyen yönleriyle hatta. Milli Mücadele’nin Güney Cephesi yeterince anlatıldı mı yazınımızda?Milli Mücadele’nin Güney Cephesi yazınımızda fazlasıyla anlatılmıştır. Urfa’nın, Antep’in, Maraş’ın, Adana’nın, Mersin’in düşman işgalinden kurtuluş günleri yediden yetmişe her yıl kutlanmaktadır. Yaşlı başlı, çift madalyalı Kuvayı Milliyeciler, kurtuluş günü silahlarını kuşanarak, kalpaklarını giyerek büyük bir gururla katılırlar törenlere. Ancak olan bitenler hakkıyla yazıya, kitaba geçirildi mi pek bilmiyorum. En sonunda yazınımızda kendisine çok yer bulamasa da sözlü kültürde sıkça dillendirilmekte. TAHİR ŞAHİN’İN MİRASI!- “47 Hadisesi”nin yaşandığı yıllarda babanız Tahir Şahin muhtardı. Doğrudan hedef alınanlardan birisiydi. Neden?Tahir Şahin, 1938 seçimlerinde muhtar seçildi. Bir yıl sonra II. Dünya Savaşı çıktı. Pek çok kişi askere alındı. Hitler’in orduları Balkanları işgal etti. Trakya sınırımıza dayandılar, orası boşaltıldı. Kepirtepe Köy Enstitüsü öğrencileri Ankara’ya, Hasanoğlan Köy Enstitüsü’ne aktarıldılar. Ülkemizde yarı seferberlik hali vardı. Ekmek karneye bağlanmıştı. Yedekler askere alınmıştı. Deneyimli devlet insanımız İsmet İnönü, ülkemizi savaşa sokmamıştı.Tahir Şahin muhtarlık yaşamında köye iki ilkokul, dört öğretmenevi, beş çeşme, beş çamaşırhane, karakol binası, cami, fırın yaptırmıştı. Köyün yolları genişletilmiş her eve tuvaletler yaptırılmıştı. Kış gelince Halkevi tiyatrosunda temsiller başlardı. 1940’larda köyün nüfusu bin 500 kadardı. Bu nüfusun yüzde 80’i okuma yazma bilmezdi. İsmet İnönü’nün kararıyla ülkemiz çok partili sisteme geçmiş, Celâl Bayar önderliğinde Demokrat Parti kurulmuştu. Bütün il merkezlerinde DP temsilcilikleri açılmıştı. DP’li, deri ceketli kodomanlar atlarla, cipleriyle Arslanköy’e geldiler. DP’nin Arslanköy temsilciliği kuruldu. DP’NİN İNÖNÜ KORKUSU VE SÖZÜMONA DEMOKRASİSİ (!)Muhtarlık yasasıyla kimseyi çalıştıramazdın. Herkes sözümona eşitti. Okuma yazma bilmeyen yüzlerce kadının, erkeğin aklına; “Muhtarlık yasası yalan, uydurma”, “Kimse kimseyi zorlayamaz” gibi safsataları sokmuşlardı. Demokrasi vardı bir kere, kimse ‘Sağır Paşa İnönü’nün muhtarını, jandarmasını dinlemek zorunda değildi. Delikanlılar istemezlerse askere gitmek sorunda değillerdi. Arslanköy’ün Namık Kemal’i sayılan; 12 yıl muhtarlık yapmış, bir elini el bombası uçurmuş, gazi olmuş Çolak Ali’nin ayağına köylünün biri takunyalı ayağıyla herkesin gözü önünde basmaz mı? Ayağı acıyan Çolak Ali, oğlu yaşındaki cahil delikanlıya “Ayağıma neden basıyorsun, kör müsün?” sorusuna, cahil delikanlının verdiği yanıt ibretliktir: “Demokrasi var”. Arslanköy Olayları’nın altında işte bu cehalet yatmaktadır.- Öykülerinizi özledik. Ufukta yeni bir öykü ya da roman görünüyor mu?İki roman ile dört öykü kitabım hazır, yayımlanmayı bekliyorlar. Elli bir yıllık öykücüyüm, yeni kitaplarımın da ilgiyle okunacağına inanıyorum.
Editor : Şerif SENCER
Editor : Şerif SENCER