MODERN ÖZETİ| TÜRK ŞİİRİNDE FRANSIZ ŞİİRİNİN ETKİSİ!Tanzimat’la birlikte etkisi hissedilen Fransız edebiyatı zengin bir şiir geleneğine sahip Türk edebiyatı için birincil kaynaklardan birine dönüşür. Ne var ki Fransız şiirinden yapılan çeviriler müstakil girişimler olmanın yanında ağırlıklı olarak şairlerin ilgi duydukları birkaç isimle sınırlı kalır.Fransız şiirini kapsayan antolojiler de kısmî bir dönem ve az sayıdaki örneklerle sınırlandırılır. Orhan Veli Kanık, Tahsin Saraç ve Ahmet Necdet’in doğrudan Fransız şiirini merkeze alan çalışmaları bu tarz önemli antolojilerdendir.İkinci Yeni’yle birlikte Türk şiiri kaynak değişikliğine gider, İngiliz ve Amerikan yazını şairleri etkilemeye başlar, bu dönemden itibaren yapılan çeviriler söz konusu kaynak değişikliğini doğrular niteliktedir.Modern Türk şiirinin doğuşunda etkisi yadsınamaz büyüklükte olan Fransız şiiri üzerine yapılacak çalışmalar Türk şiirinin kaynaklar meselesini aydınlatmaya katkı sunacaktır.Charles Baudelaire’le başlayan modern şiir serüveni Türk edebiyatında etkisini yoğun biçimde simgeci anlayışın temsilcileri olan şairlerde (Ahmet Hâşim, Yahya Kemal Beyatlı, Necip Fazıl Kısakürek, Ahmet Muhip Dıranas, Ahmet Hamdi Tanpınar, Cahit Sıtkı Tarancı vd.) gösterir.Garip Akımı’nın doğuşunda da rol oynayan birincil kaynak Fransız şiiri, edebiyat ve kültür ortamıdır. Türkçeye çevrilen Fransız şairleri daha çok modern dönemlerden seçilirken edebiyatımızı derinden etkilemiş Fransız şiirini bütünlüklü olarak izler çevreye sunan çalışmalara bu yüzden pek rastlanmamıştır.Böyle olmakla birlikte İkaros Yayınları’ndan çıkan Orta Çağdan Günümüze Resimli-Açıklamalı Fransız Şiiri Antolojisi, adından da anlaşılacağı üzere kendi alanında hazırlanan en kapsamlı antolojidir.90 ŞAİR VE 400 ŞİİR!Antolojiyi benzerlerinden ayıran salt kapsadığı geniş dönemler de değildir. 90 şair ve 400 şiiri kapsayan bu muazzam antoloji, orta çağdan günümüze Fransız şiirinin uğradığı durakları somut bir zemine taşırken her şairin hayatı ve edebî kişiliğine dönük önemli değerlendirmeler de içerir. Dipnotlarda şiirlerle ilgili önemli ayrıntılara da yer veren çevirmen Yakup Yaşa, çalışmayı estetik ve akademik bir zemine taşır. Orta Çağdan günümüze Fransız şiirindeki değişmeyi imge, imgelem, imaj, izlek, biçim, söz varlığı, ritim, görüntü gibi yönlerden de karşılaştırmaya imkân veren antoloji, bir yandan Fransız şiirindeki değişmeyi göz önüne sererken öbür yandan bu değişmenin Türk şiirindeki izlerini araştıracak araştırmacılara da kolaylık sağlar.Yakup Yaşa, söz konusu çalışmayı “yüzyıllar boyu onlarca şiir akımına yön vermiş, yüzlerce şaire ilham kaynağı olmuş engin Fransız şiirinin hafif bir esintisinden ibaret”¹ saysa da “hafif esintinin” ağırlığı nitelik ve nicelik olarak geniş bir alana yayılır. AĞIRLIK 19. VE 20. YÜZYIL MODERN FRANSIZ ŞİİRİNDEYakup Yaşa tarafından hazırlanan antolojinin okur yelpazesi geniş tutulmuş, her zevkten, beğeniden şiirlere yer verilmiştir.Yaşa, çalışmada Orta Çağ, Rönesans Çağı, XVII. ve XVIII. yüzyılların klasik Fransız şiirinin önemli şair ve metinlerine geniş biçimde yer vermesine rağmen ağırlıklı olarak XIX. ve XX. yüzyıl modern Fransız şiiri üzerinde durmuştur.Söz konusu iki yüzyıl, Batı etkisindeki Türk şiirini de yakından ilgilendirir. Yakup Yaşa, hazırladığı antolojide birçok şairin sanat anlayışını yansıtacak yeterli sayıda örneklere yer verir. Örneğin Jacques Prévert’den 21, Baudelaire’den 20, Apollinaire’dan 18, Verlaine’dan 14, Rimbaud’dan 12 şiir çevirmiştir.Antolojide kendine yer bulan birçok şair için de yakın sayılara ulaşılabilir. Buna karşılık Tristan Corbiére, Lautréamont, Max Jacop gibi Garip ve İkinci Yeni hareketlerinde karşılık bulmuş şairlerden sadece birer metne yer verilmesi de gözden kaçmamalıdır.Edebî metinler içinde çevirisi en zor türün şiir olması, şiiri var eden dil sisteminin kişilikle ilişkili özerk yapılar kurmasıyla ilişkilidir. Şiir çevirisinde salt anlamdan yola çıkmak bu yüzden başarısızlığa yol açabilir.Modern şiirde anlam sıradan bir birimdir çünkü, anlamı açık hâle getiren ya da toplumsal kaygılarla var olan anlamın üzerini çizen imge, imgelem, biçim, ritim, görüntü, rastlantısallık, soyutlama, kişilik önem kazanır.Şiiri müziğe yaklaştıran ve özerk yapılar kuran bir metnin derin yapısına anlam üzerinden varılamaz. İşin teknik boyutu göz ardı edilemez. İyi bir şiir çevirisi her iki dilin imkânlarına, inceliklerine vâkıf olmayı gerektirir.Kaynak dildeki her bir anlam biriminin ötekilerle olan çatışma alanlarının yeni dile aktarılması sözcükler, kavramlar, imgeler, göstergeler, görüntüler arasındaki ilişkinin düzeyini belirlemeyi ve ritmin işleyişini doğru tayin etmeyi gerektirdiği gibi güçlü bir duyuş, sezgi yeteneğini de gerektirir.Metnin şiirsel gerilimi, psikolojik çatışma alanları, anlatılamaz olanın sınırlarını ihlal eden iç imge düzeni yeni dile aktarılabilmelidir.Şiir bilgisi ve görgüsü sezgilerle desteklenmeden çevirinin belirgin bir yetkinliğe ulaşması mümkün değildir. Bu yüzden de Oktay Rifat, Orhan Veli, Cemal Süreya gibi büyük şairler ya da sanatçı duyarlığı güçlü olan Sabahattin Eyuboğlu gibi yazarlar tarafından yapılan çeviriler çoklukla çeviri duygusu uyandırmaz. DİSİPLİNLERARASI BİR YOLCULUKYakup Yaşa, çevirinin disiplinlerarası bir mesele olduğunun farkında olarak türe birden çok olasılık üzerinden yaklaşır. Şaire özgü poetika, şiire yaklaşım tarzı, imge, imgelem ve söz varlığı bunu gerektirir.Örneğin Wagner müziğinden etkilenen Valéry’nin değişen ruh hâllerini dizelere dökerken duygusal derinleşmeye müzik üzerinden varması, şiirin kayıtlarını bu yönde etkinleştirmesi armoninin, sesin baskın bir öge olarak kurgusal yapıdaki etkisini gösterir.Valéry’nin sanat anlayışından kaynaklı bu durumu Türkçeye taşıyan Yaşa, çevirdiği “Peri”, “Dost Orman”, “Deniz Mezarlığı” gibi şiirlerde duygusal atmosferi seslerden oluşan ritmik yapı üzerinden belirginleştirir:“Ey sevinçten kudurmuş koca deniz,/ Panter derisi, ey güneşin merhametsiz/ Oklarıyla kalbura dönen Grek paltosu,/ Ey meydan okuyan yedi başlı Ejderha,/ Alev alev kuyruğunu ısırıp şu sahrada/Kükreyen canavar, ey ruhların kâbusu.” ²Jacques Prévert çevirisinde ise söz varlığı değişir, sözcüğün dizeyle bağı zayıflar, yinelemeler anlamı tek boyutlu olarak somut bir zemine taşır, artık kurgusal yapıda anlamdan gelen bir ahengin varlığına rastlanır, yinelemeler anlamı vurgular. ÖDÜNSÜZ, BÜTÜNLÜKLÜ BİR ÇEVİRİŞiirin dili yeni bir dil sistemi öneren bir üst dil değil, bizzat günlük hayatın akışında rastlanan, konuşulan dildir:“Ah! Hatırlamanı ne çok isterdim,/ Âşık olduğumuz o güzel günleri,/ Hayat bir başka güzeldi o zamanlar,/ O zamanlar güneş daha bir parlaktı./ Kürekte toplanırdı düşen yapraklar; / Görüyorsun, unutmadım hâlâ…/ Kürekle toplanırdı düşen yapraklar;/Anılar ve pişmanlıklar da öyle,/ Kuzey yeli sürüklüyor onları,/ Unutuluşun soğuk gecelerine./ Görüyorsun, hâlâ aklımda,/Bana söylediğin o şarkı.” 3Antolojideki çevirilerde her şairin sanat anlayışı, edebî tarzı dikkate alınmıştır. Örneğin, Prévert’de alaycı ya da ironik tavrın değişen bakış açısıyla ilişkili olması Yakup Yaşa’ya metinlere teknik üzerinden yaklaşılması gerektiğini de hatırlatır, gerçeküstücü şairlerde ise şiirsel imgeler, soyut görüntüler merkezî konuma yükselir.Yakup Yaşa’nın Orta Çağdan Günümüze Resimli-Açıklamalı Fransız Şiiri Antolojisi, çeviri alanında önemli bir boşluğu dolduracak bütünlüklü bir yapıt.Şiirimizi derinden etkilemiş önemli bir kaynağı aslından Türkçeye kazandıran Yakup Yaşa, estetik bakış açısından ya da disiplinler arası etkileşimden ödün vermeden yaptığı çevirileri kültürel birikim ve akademik yaklaşımdan gelen bilgilerle bütünlüklü, çok yönlü hâle getirir.21. yüzyıldan Fransız şiirinin klasik ve modern dönemlerine bakmak isteyen her şairin bu kapsamlı çalışmayı okurken söz konusu kaynağın şiirimizle olan ilişkisini de düşünmekten kendini alıkoyamayacağını da belirtmek isterim.¹ Yakup Yaşa / Orta Çağdan Günümüze Resimli - Açıklamalı Fransız Şiiri Antolojisi / İkaros Yay. / 2020 / s. 7.² Paul Valéry / Deniz Mezarlığı / Çev. Yakup Yaşa / a.g.e. / s. 438.3 Jacques Prévert / Gazeller / Çev. Yakup Yaşa / s. 515.
Editor : Şerif SENCER
Editor : Şerif SENCER