Türkiye’nin ÖZETİ| son yıllarda farklı konularda attığı adımlar onu daha önce pek de ihtimal vermediğimiz alanlarda daha kritik bir oyuncu haline getiriyor… Yıllardır atıl kalan ve kimsenin pek de yüzüne bakmadığı kimi madenlerin işlenmesi ve burada elde edilen kabiliyetlerin elektrikli otomobillerle ilgili çok değerli bir kapı açması da bunlardan biri…
Mardin’de yaklaşık 1,1 milyar dolar yatırım bedeliyle kurulan Eti Bakır Mazıdağı Metal Geri Kazanım ve Entegre Gübre Tesisleri de doğru zamanda doğru yatırımın küresel anlamda sizi ne denli önemli bir konuma getireceğini göstermesi açısından iyi bir örnek.
Bu tesis en basit haliyle; yıllardır atıl halde bekleyen hammaddelerin ürüne dönüştürüldüğü bir yer. Burada, uzun zamandır ‘çöp’ olarak bakılan kimi artık ürünlerden özel olarak geliştirdiği tekniklerle katma değeri yüksek madenleri alınıyor. Dünyada ‘stratejik’ olarak kabul edilen kobalt, bakır, çinko bunlardan bazıları.
DÜNYADA BAŞKA BİR ÖRNEĞİ YOK
Cengiz Holding tarafından ülkemize kazandırılan bu tesis piritten kobaltı geri kazanabilen dünyanın ilk ve tek merkezi. Aynı zamanda dünya kobalt üretiminin de yüzde 2’sini tek başına karşılıyor.
Türkiye’nin en önemli entegre gübre fabrikası olması, tersine göç sağlaması, doğrudan ve dolaylı istihdam, bölgenin en yüksek bedelli özel yatırımı olması gibi özellikleriyle öne çıkan bir tesisten bahsediyoruz.
Sadece bu kadar da değil. Burada üretilen ürünler oldukça kıymetli. Çoğu ithal olarak sağlanan ürünlerin yerini alıyor. Bu kapsamda tesisin Türkiye’nin dış ticaret açığının kapanmasına her yıl 620 milyon dolarlık katkı sağladığını belirtmek gerek.
Tüm bu özelliklerinin yanı sıra tesisin gelecek dönemde özellikle ‘bataryaların geri dönüşümü’ hususunda dünyanın en önemli merkezlerinden biri olacağına kesin gözüyle bakılıyor. Hem bu meseleyi detaylıca konuşmak hem de kafamızdaki diğer sorulara yanıt bulabilmek için tesisin Genel Müdürü Emre Kayışoğlu ile bir araya geliyoruz.
30 YILDIR ATIL OLAN TESİS YENİDEN FAALİYETTE
Tesisin neden Mardin Mazıdağı üzerinde yapıldığıyla anlatmaya başlıyor Kayışoğlu. Yaptıkları AR-GE çalışmaları sayesinde atıkların katma değeri yüksek bir hale getirilmesi için farklı formüllere ulaşmışlar. Bu formülde fosfat madeni önemli bir yer tutuyor. Mardin Mazıdağı’nda yaklaşık 30 yıldır kapalı olan ve atıl halde bekleyen bir alan olduğu biliniyor. Geliştirdikleri formülü Mazıdağı’ndaki fosfatla birleştirince ortaya sadece Türkiye’nin değil dünyanın da bu alandaki sayılı tesislerinden biri çıkmış.
KASTAMONU-MARDİN-İNGİLTERE ÜÇGENİ
Emre Kayışoğlu, bu tesisi kurmadan önce Türkiye’nin fosfatlı gübreyi dahi çoğunlukla yurt dışından aldığı bilgisini paylaşıyor. Burası işletmeye alındıktan sonra ithalat neredeyse bitmiş. Bölge başta olmak üzere Türkiye’nin dört bir yanına gübre buradan taşınıyor.
Burada ilginç bir üçgen var. Kastamonu Küre’de bakır çıkarılıyor. Ancak onunla pirit denilen ve bugüne kadar pek işlenmeyen bir ürün de elde ediliyor. Kastamonu Küre’den vagonlara yüklenen pirit konsantresi demir yoluyla Mardin Mazıdağı’ndaki tesise geliyor. Çok özel yöntemlerle ayrıştırılıyor ve içindeki kobalt alınıyor.
Üçgenin diğer ayağında ise İngiltere var. Genel Müdür Kayışoğlu, İngiltere’de bulunan ve bu alanda dünyanın en öncü tesislerine sahip olan Iconichem şirketini satın aldıklarından bahsediyor. Kayışoğlu’na göre bu satın almanın temelinde ‘teknoloji transferi’ yatıyor. Daha açık bir ifadeyle, o tesisteki imkan ve kabiliyetlerin nasıl kazanıldığının öğrenilmesi ve Türkiye’deki fabrikaya aktarılması amaçlanmış. Bu sürecin büyük ölçüde tamamlandığının altını çiziyor Genel Müdür.
İngiltere ayağı bu kadarla da sınırlı değil. Kastamonu Küre’den gelen, Mardin Mazıdağı’nda ayrıştırılan ya da işlenen materyaller İngiltere’deki bu fabrikada ‘katma değeri yüksek’ ürünler haline getiriliyor. Bu ürünler, batarya teknolojilerinin yanı sıra katalizör, cam, seramik gibi pek çok sektörün hammaddesini oluşturuyor. Bir süre sonra bu işlemin Türkiye’deki merkezde yapılacağını, İngiltere’deki tesiste ise farklı üretimlerin deneneceğini öğreniyoruz.
BATARYALARIN GERİ DÖNÜŞÜNÜ ASIL KRİTİK MESELE
Tesisin Genel Müdürü Emre Kayışoğlu’nun üzerinde durduğu çok temel bir mesele var. Bataryaların dönüşümü… Mardin Mazıdağı’ndaki tesisin bu alanda da çok kritik bir rolü olabileceğinden bahsediyor Kayışoğlu.
Bu tesisin en kritik kabiliyetlerinden biri bataryaların içerisinde bulunan kobaltın, nikelin, lityumun ve diğer elementlerin geri kazanımı. Şimdilik bazı elektronik aletlerde, laptop, tablet, cep telefonu gibi ürünlerde batarya geri dönüşümü sağlanmış. Ancak hedef elektrikli otomobillerin bataryaları.
AFRİKA VE ÇİN İLE TÜRKİYE DE SÖZ SAHİBİ OLACAK
Elektrikli otomobiller için en önemli bileşenlerin belki de başında bataryalar geliyor. Kobalt bu bataryalar için çok değerli. Ve bu madenin en önemli üretim üssü Afrika. Ancak hem devletler hem de çok büyük uluslararası firmalar Afrika’daki madenlerde çalışanların insani şartlarını tasvip etmiyor. Bu nedenle başka bölgelere yönelmek istiyorlar. Bu noktada Türkiye öne çıkıyor.
Emre Kayışoğlu, “Bizim standartlarımız dünyanın kabul edeceği ölçülerden de iyi. Bu nedenle Afrika ve Çin ile Türkiye de söz konusu alanda başat rol oynayabilir. Bizim tesislerimizde sadece ömrünü tamamlamış bataryaların geri dönüştürülmesinde öne çıkmıyor. Ayrıştırdığımız bataryadan elde edilen değerli madenleri yeni batarya üretiminde kullanılacak hale de getirebiliyoruz. Bu ne demek? Bir süre sonra bu fabrikada batarya üretiminin hammaddelerini üretebileceğiz demek. Çok güçlü bir ekosistem kuruyoruz.” diyerek süreci özetliyor.
Elektrikli araç denince herkesin aklına TOGG’un geldiğini biliyoruz. “TOGG bataryalarının geri dönüşümü yurt dışına hiç çıkmadan yine kendi ülkemizde yapılabilir mi?” diye soruyoruz. Çok net bir şekilde “Evet.” diyor Kayışoğlu. Sadece TOGG için değil ülkemizdeki kullanılan diğer elektrikli araçların da bataryası için en doğru adreslerinden biri olduklarının altını çiziyor.
Kayışoğlu burada bir parantez açıyor ve ilk kez bir bilgiden bahsediyor… Dünyanın en önemli otomobil markalarından bazılarının elektrikli bataryasına ‘dolaylı yoldan’ girmişler. İlgili firmaların yetkilileri gelip bu tesiste incelemelerde bulunmuş ve ‘Örnek işletme’ onayı vermiş.
ÇÖPTEKİ ATIKLARDAN MİCHELİN YILDIZLI RESTORAN YEMEĞİ
Tesiste gördüğümüz sistemler oldukça etkileyici. Neredeyse tüm süreç bilgisayarlar ve sensörler üzerinden işliyor. Çok geniş bir alana yayılmış tesiste girdi olarak çeşitli materyallerin geldiğini görüyoruz… Tüm bunların karşılığında karbon ayak izlerini merak ediyoruz. Çok şaşırtıcı bir yanıt veriyor Kayışoğlu. “Eksi atık yaratan bir tesisiz.” dedikten sonra sözlerini şöyle tamamlıyor:
“Biz sadece kendi atıklarımızı geri dönüştürüp onları yeniden sisteme dahil etmekle kalmıyoruz. Başka fabrikaların da atıklarını topluyoruz. Ondan da kendi elektriğimizi üretiyoruz. Eksi atık yaratan bir tesisiz. Pazarda en son kalan çürük sebzelerden Michelin yıldızlı bir restoranda özel bir yemek yapılmasına benzetiyorum ben bu durumu.
Yıllarca ihtiyaç duyulmamış artıkları geri dönüştürüp teknolojik tesisler için hammadde yapıyoruz. Dünyada başta endüstri olmak üzere pek çok alanda ‘4.0’ konuşuluyor. Şimdilik madencilik sektöründe 4.0’ı konuşan yok. Ama yakın zamanda bu konu gündeme geldiğinde Mardin Mazıdağı’ndaki bu tesis 4.0 olarak kabul edilecek. Türkiye, uzun vadede madencilik sektörünün geleceği en üst noktaya bugünden sahip bir ülke.”
Editor : Şerif SENCER