Albert ÖZETİ| Camus, 1900’lerin ilk çeyreğinden başlayarak ve özellikle 2. Dünya Savaşı’na giden süreçte, savaş döneminde ve savaş sonrasında çağının tanığı olarak öne çıkmış; yapıtlarıyla, fikirleriyle, felsefi söylemiyle ve sanatçı-filozof kimliğiyle önemli tartışmaların fitilini ateşlemişti.İki döneme (absürt ve başkaldırı) ayrılan felsefi söylemini romanlarıyla dünyaya sunan Camus, döneminin sanatsal, politik ve sosyal ortamını yorumlarken tarihsel eleştirilere de girişmişti. Başka bir deyişle hem yazınsal hem de düşünsel tartışmalarla yol alırken hem sağ hem de sol totaliter rejimlerin uygulamalarının ahlakdışılığını anlatmaya çalışan politik bir figür olarak da sivrilmişti.Mehmet Rifat, Başkaldıran Yalnız Adam Albert Camus ve Çağdaşları (Yapı Kredi Yayınları) başlıklı çalışmasında, yazarın tüm bu yönlerini ele alırken dönemin seçkin ve önde gelen kalemleriyle Camus arasındaki fikir birliğine ve ayrılıklarına tarihsel, politik ve edebî açıdan yaklaşıyor. Rifat ayrıca Camus’nün yapıtlarını ve çağdaşlarıyla girdiği tartışmaları, gösterge eleştirisi penceresinden bakarak yorumluyor.CAMUS’NÜN VAROLUŞ, YALNIZLIK, ÖZGÜRLÜK VE İSYAN TEMALARIRifat çalışmasında, 1900’lerin başından itibaren ortaya çıkan tartışmalar, yaşanan olaylar ve tarihin akışını değiştiren gelişmeler ışığında Camus’nün yarattığı karakterler ve şekillendirdiği fikirler babında beliren çekişmeleri anımsatıyor okuyucuya.Camus’nün absürtten başkaldırıya geçiş aşamasını; Sisifos Söyleni, Yabancı, Veba ve Düşüş kitaplarını çözümleyerek direnişten isyana uzanan sürecin nasıl yaşam bulduğunu anlatıyor.Camus’nün varoluş, yalnızlık, özgürlük ve isyan temalarının geniş kitlelere ulaştığını belirtiyor Rifat: “Direnen Sisifos’tan Başkaldıran İnsan’a uzanan süreçteki insan modelleri zamanımızın kahramanlarını yarattı, son yetmiş seksen yılda farklı toplumlardaki kuşakları alıp sürükledi.” 1948 -The New York TimesYAZAR VE SANATÇI CAMUSDirenirken de başkaldırırken de zorbalığa karşı çıkan Camus’nün , bazı çevreler tarafından felsefeci bazıları tarafından ise düşünür olarak nitelendiğini, 1930’ların sonundan başlayarak ve 1940’larla birlikte İkinci Dünya Savaşı ile birlikte acı çeken Avrupa’da hem yazar hem de sanatçı kimliğiyle sivrildiğini anımsatan Rifat, yazarın yapıtlarını teknik incelemeye alıyor.Gerek konu gerek anlatım biçimleri açısından Camus’nün yapıtlarını çözümlüyor, gerekse daha önceki analizlere atıflar yapıyor. Söz konusu analizler, içinde tartışmalar da barındırıyor; Barthes-Camus ve Sartre-Camus tartışmaları bunların en önemli örneklerinin başında geliyor.Rifat, Sartre-Camus çatışmasına ilişkin de bir not düşüyor: “Fransa’da 1930’lardan başlayarak dönemin iki büyük yazarı olarak kabul görmeye başlayan Sartre ile Camus arasında temelde bireyin özgürlüğü, insana ve topluma yapılan haksızlığa karşı mücadele gibi konularda bir yakınlık bulunsa da var oluş, tarih, siyasal bağlanma, absürt felsefe, olumsallık, iç daralması, bulantı, toplama kamplarının varlığı, siyasaldan çok ahlaksal başkaldırı anlayışlarında giderek bir kopma yaşanacaktır.” CAMUS’NÜN DENGE VE ÖLÇÜ ANLAYIŞIRifat, Camus’nün denge ve ölçü anlayışının yapıtlarındaki izini sürerken tarihsel, politik ve edebi bir değerlendirme yapıp bunun başkaldırı dönemine nasıl yansıdığını ortaya koyuyor: “Camus, ölçüyü ölçüsüzlüğün karşısında olmasıyla över. Ona göre ışık, doruk noktasında olduğu anda (öğle vakti) karşıt kutuplar arasında bir denge sağlar: Fanatik devrimciler ile tiranlar ölçüsüzlüğün yoluna saparken başkaldırı ölçülülüğe saygı duymak zorundadır.”ZAMANIN RUHU VE KAVGALARRifat, Camus’nün yazar, ahlakçı, düşünür ve politik özne olarak hem tarihsel önemini hem de edebi ve felsefi söylemini; yorumlar, tartışmalar ve çözümlemeler eşliğinde sunuyor okuyucuya.Sisifos Söyleni’nden, geçirdiği kazada yayıncısı Michel Gallimard’la birlikte 1960’ta öldüğünde çantasında bulunan (ve 1994’te yayımlanan) İlk Adam’a kadar geçen sürede Camus’nün edebiyat tarihinde nasıl bir yer edindiğini ortaya koyuyor.Çalışmasının ikinci bölümünde ise Akdenizli ya da Cezayir kökenli Fransız Camus’nün , Avrupalı çağdaşlarıyla ilişkisini ve tutuştuğu kavgaları dönemin ruhuyla birlikte anlatıyor Mehmet Rifat. ZAMANIN YAZARLARI VE ENTELEKTÜELLERİYLE İLİŞKİLERİ...Camus’nün absürt ve başkaldırı dönemlerinde kendisini öven ve eleştiren zamanın yazarları ve entelektüelleriyle edebi ve politik bağlantısını karşımıza getiriyor.Roland Barthes, Simone de Beauvoir, André Breton, René Char, Hannah Arendt, André Gide, Camus’nün ilkokul öğretmeni Louis Germain ve lisedeki felsefe öğretmeni Jean Grenier, Eugené Ionesco, Francis Jeanson, Arthur Koestler, André Malraux, Maurice Nadeau, Pascal Pia, Jean-Paul Sartre vd. yazarlarla Camus’nün gerek birebir gerekse metinler üzerinden kurduğu ilişkiyi, aralarındaki fikir ayrılıklarını, benzerlikleri ve tartışmaları anımsatıyor Rifat.Camus’nün dönem dönem gündeme geldiği ve edebiyat dünyasında ise gündemden hiç düşmediği göz önüne alındığında, Mehmet Rifat’ın “Camus sevdalısı bir kitap” dediği Başkaldıran Yalnız Adam Albert Camus ve Çağdaşları da yakın ve uzak geçmişteki tartışmaları anımsatarak yazarın sevdalılarına seslenen bir metin olarak karşımızda duruyor.Başkaldıran Yalnız Adam Albert Camus ve Çağdaşları / Mehmet Rifat / Yapı Kredi Yayınları / 168 s. / 2023.
Editor : Şerif SENCER
Editor : Şerif SENCER