Gündem

‘Kürtaj yoksa seks de yok’

Bu dünyada kim neyle övünüyorsa oradan açık veriyor. “Misal Özgürlükler” ülkesi ABD. Son yıllarda o kadar çok skandalla çalkalandı ki biz “Amerikan rüyasının” foslamasına değil de bu kadar büyük çapta bir sefilliğin bunca yıl ortaya çıkmayışına şaşırdık.

‘Kürtaj yoksa seks de yok’
10-07-2022 04:24

İçlerinde ÖZETİ| dünyanın en iyi jimnastikçisi Simone Biles’ın da bulunduğu 250’nin üstündeki jimnastikçiyi istismar eden takım doktorunu ve bunu mümkün kılan toksik kültürü Athlete A belgeselinde izledik. Twitter’daki “Me too” hareketi sayesinde, Hollywood’un yaldızlı maskesinin altındaki çirkinliği fark ettik. Adları dünyaya mal olmuş yıldızların uğradığı tacizleri duydukça hep birlikte “Me too” (ben de) dedik.

TUTUKLAMA BİLE YOK

Zengin, nüfuz sahibi “iş adamlarına” ve politikacılara kız çocuklarını pazarladığı gerekçesiyle tutuklanan, seks suçlusu milyoner Epstein’in skandalına Clinton’dan Prens Andrew’a kadar pek çok ismin karıştığını duyduk. Ancak listedeki isimlerden tutuklama göremedik. Gördüğümüz şey ise şu oldu: Kız çocuklarının ve kadınların bedenleri ABD’de bile yeterince korunamıyor veya korunmuyor.

Bu tabloda gelinen son nokta geçen hafta ABD Yüksek Mahkemesi’nin kürtajı yasal kılan “Roe v. Wade” kararını bozması oldu. Artık 13 eyalette kürtaj yasak. 26 eyalet de sırada. ABD Başkanı Biden bile şaşkın, Yüksek Mahkeme’nin ülkesini 150 yıl geriye götürdüğünü düşünüyor. Haklı. Tecavüze uğraması engellenemeyen, ama kürtaj olması engellenen Ohio’lu 10 yaşındaki minik kız bu karardan sonra kürtaj için başka bir eyalete gitmek zorunda kaldı. Ve bu korkunç cümledeki her şey 21.yüzyılın Amerikası’nda geçen hafta yaşandı. Kaldı ki, kanunlar kürtajı değil “güvenli kürtaj seçeneğini” yok ederek kadın sağlığını tehlikeye atıyor.

Özetle durum şu: Marketten ekmek peynir gibi satın aldığı makineli tüfekle kâbus saçanların özgürlük adı altında kanunla korunduğu ABD’de, kadının adı var, şanı şöhreti var, hatta olimpik madalyası bile var ama vücudu hakkında -artık- yasal olarak karar verme hakkı yok. Yukarıdaki skandallardaki mağdurlar bile “ürememe özgürlüğüne” sahip değil.

Haliyle Michelle Obama’dan tutun, “Amerika’yı artık tanıyamadığını” söyleyen Jennifer Lopez’e ünlüler hep bir ağızdan Yüksek Mahkeme’ye veryansın ediyor. Öfkesi Twitter’a sığmayanlarsa kendilerini ellerinde pankartlarla sokakta seks grevinde bulmuş. “Kürtaj yoksa seks de yok” diyor Amerikalı kadınlar. The New York Post’a demeç veren 24 yaşındaki Brianna, grevin ruhunu şöyle özetlemiş: “Geri dönüşümü olan vasektomi (erkekler için doğum kontrol yöntemi) olmayacak bir adamsan ve sokaklarda haklarım için savaşmıyorsan, benimle sevişmeyi hak etmiyorsun.” Protestocular, karara imza atan hâkimlerin eşlerini de greve çağırıyor. ABD’de kürtaj karşıtı bir eylem için kullanılan seks grevi, tarihte pek çok kez farklı amaçlar için kullanılmış, bilinen bir yöntem.

LYSISTRATA İLHAM OLDU

İlk seks grevi bundan 2400 sene önce Atina’da kurgulanmış. Fikir babası eski komedyanın usta yazarı: Aristofanes. Piyesin kahramanı olan Lysistrata, savaşsever erkeklerin yönettiği Atina ve Sparta’nın bitmeyen savaşını sonlandırmak için harekete geçer. Dost düşman demeden tüm kadınları örgütler. Erkekleri önce yataklarından mahrum ederler, sonra da Akropolis ve Parthenon’daki devlet akçelerinden. Bu yoksunluğa dayanamayan erkekler pes eder. Perde kadınların barış zaferiyle kapanır. Ama oyun burada bitmez. Lysistrata yüzyıllar boyunca kadın direnişine ilham olur.

Yakın tarihteki başarılı örneklerden biri de Liberya. 2003’te kanlı iç savaşın sonunu Liberya’nın Lysistratası Leymah Gbowee önderliğinde örgütlenen kadınlar sağlar. Gbowee Nobel Barış Ödülü alır. Gbowee’ye göre, bu tür grevlerin asıl etkisi, bilfiil sorunları çözmesinden çok “toplumun dikkatini konuya çekmesi.” Kamuoyu oluşturarak erkekleri de kadınlarla birlikte harekete geçirmesi.

‘YA SİLAHLARINIZ YA BİZ’

Devam edelim. Yıl 2006. Kolombiya’daki mafya çetelerinin eşleri, bitmez tükenmez çatışmalardan bezmişler. “Ya silahlarınız ya biz” diyerek kocalarına resti çekiyorlar. Ve birkaç yıl içinde bölgedeki cinayetlerde yüzde 26.5 azalma kaydediliyor. Ardından bir başka grup Kolombiyalı kadın, bu sefer köylerine yol yapılsın diye greve gidiyorlar. 112 günün sonunda da hükümet yolu yapıyor.

Seks grevine en hızla cevap verenlerse Kenyalı erkekler. 2009’da cumhurbaşkanı ve başbakan arasında başlayan ülkeyi kitleyen siyasi krizi bitirmek için yapılan greve, liderlerin eşleri de çağrılmış. Ve bir ayda sorun morun kalmamış.

Aklımda deli sorular: Türk erkekleri böyle bir greve ne kadar dayanır? Peki ya Amerikalı erkekler üstünde grev işe yarayacak mı? Kürtaj kararı değişir mi?

Bunların yanıtını henüz bilmesek de şunu net biliyoruz: Kadın bedeni üstündeki her eril karar ve skandal, Amerikan rüyasını kabusa dönüştürüyor.

Ve size bonus soru: Rusya’nın Ukrayna’yı işgaline karşı kadınlar birleşip grev yapsaydı, bugünkü durum değişir miydi?

[email protected]

www.idrak34.com
Editor : Şerif SENCER
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER