Teknoloji

Kiminin İsmini Bile Duymadığımız 10 Türk Bilim Kadını

Bu listedeki kadın bilim insanlarımızın kaçını tanıyorsunuz? Sadece Türkiye'ye değil, tüm insanlığa rehber olan kadınları daha yakından öğrenmeye hazırsanız başlayalım!

Kiminin İsmini Bile Duymadığımız 10 Türk Bilim Kadını
10-03-2025 18:42

Yüzyıllardır ÖZETİ| kadınlar, fırsat eşitliği için mücadele ettiler ve etmeye devam ediyorlar. Bu mücadelelerinin karşılığını alan, tüm insanlığa ışık tutarak herkese örnek olan pek çok kadın var.

İşte bilimde başarılarıyla tarihe adını altın harflerle yazdıran Türk bilim kadınları!

Tarih yazan 10 Türk bilim kadını

İnşaat Yüksek Mühendisi ve Antropolog Ayten AydınArkeolog Jale İnanKimyager Remziye HisarBilgisayar Mühendisi Ece KamarGökbilimci Hatice Nüzhet GökdoğanGökbilimci Dilhan EryurtFizikçi Şenel Fatma BoydağGenetikçi Profesör Yasemin AlanayFizikçi ve Edebiyatçı Aslı ErdoğanOnbaşı, Edebiyatçı ve Akademisyen Halide Edip Adıvarİnşaat Yüksek Mühendisi ve Antropolog Ayten Aydın

Antropolog Ayten Aydın

Ayten Aydın, 1930 yılında Konya’da dünyaya gelen, yaşamının ilerleyen yıllarında adını dünyaya duyuran değerlerimizden. Çocukluk döneminde İzmir’de büyüyen Aydın, üniversite eğitimi için İstanbul’a gitti. İTÜ’den yüksek inşaat mühendisi olarak mezun olan Aydın’ın uzmanlık alanı akarsuların düzenlenmesiydi.

Emekliye ayrıldıktan sonra okuma azmini kaybetmeyen Aydın, antropoloji üzerine bir üniversite eğitimi daha aldı. Sonrasında biyolojik ve kültürel antropoloji, sosyoloji, tarih, sanat tarihi, felsefe, müzik, tıp kültürü ve beşeri bilimler gibi çalışmalar yaptı, “Türkiye Halkının Kültürel Evrimi” adında bir de kitap yazdı.

Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nde 25 yıl görev yaptı ve Türkiye kültürü ve evrimi üzerine çalışmalar da gerçekleştirdi.

Arkeolog Jale İnan

arkeolog

Türkiye’nin ilk kadın arkeoloğu olan Aziz Ogan'ın kızı Jale İnan, devlet bursunu kazanarak Berlin ve Münih üniversitelerinde eğitim aldı. İstanbul Üniversitesine dönüp çalışmalarını genişleten İnan, ülkemizdeki pek çok arkeolojik kazı alanı ve müzenin hayata geçirilmesinde önemli bir rol oynadı. 

Yayımladığı kitaplarla Antik Roma ve Bizans üzerine ender görülen eserler ortaya koydu ve Antalya’daki Side kazı alanını uzun yıllar boyunca yönetti. Ayrıca Antik Roma ve Bizans dönemlerine ışık tutan eserler yazdı.

Kimyager Remziye Hisar

kimyager

Remziye Hisar, genç cumhuriyetin kimya konusunda öncü bilim insanları arasında yer alıyor. Meşrutiyet’in ilanından sonra bir yarbay olan babası ve annesiyle birlikte İstanbul’a taşınan Hisar, eğitimine başladığı mekteb-i iptidaiyi (taş mektep) 3 yıllık eğitim süresine rağmen 1 yılda tamamladı. Bu başarısını gerçekleştirdiğinde henüz 9 yaşındaydı. Kız Öğretmen Okuluna devam eden Hisar, ardından Darülfünun’a geçti. Buradaki eğitimine kimya bölümüne kaydolarak devam etti.

Bir röportajında “Buluşlarda hep yabancı isimler görmek beni kahrediyordu. Fen alanında bir tek Türk ismi görememenin ezikliğini, bu dalda başarılı olursam giderebilirim diye düşünüyordum." demişti.

Remziye Hisar, Anadolu’da ve Bakü’de öğretmenlik yaptı, ardından Nobel ödülünü alan ilk kadın Madam Curie’nin öğrencisi oldu. Curie’nin asistanlık teklifini reddedip Türkiye’ye döndü, İTÜ ve İÜ’de çalışmalar yaptı. 1959 yılında profesör olup İTÜ Maden Mühendisliği Fakültesi Kimya Kürsüsü’ndeki çalışmalarına devam etti. Pek çok uluslararası ödül aldı, 1979 yılında emekli oldu.

Bilgisayar Mühendisi Ece Kamar

kadın bilim insanı

Son dönemin en başarılı Türk bilim insanlarından olan Ece Kamar, 1983 yılında İzmir’de dünyaya geldi. İzmir Fen Lisesi’inden mezun olup, Sabancı Üniversitesi’nden bilgisayar mühendisi olarak mezun oldu. Doktora eğitimi için Harvard Üniversitesine giden Kamar, burada Robert L. Wallace ve Microsoft Lisansüstü Araştırma Bursu'nu kazandı.  

Harvard’da beyin-makine arayüzleri algoritmaları üzerine odaklanan Kamar, daha sonra Microsoft Araştırmaları bünyesinde araştırmacı olarak görev yaptı. Şirketin gelecekteki insan-makine birlikteliğine yönelik politikalarını belirleyen bilim ekibinde yer alıyor. Microsoft ürünlerinin bazılarında Kamar’ın araştırmaları sonucunda alınmış patentler kullanılıyor. 

Gökbilimci Hatice Nüzhet Gökdoğan

türk bilim kadını

Hatice Nüzhet Gökdoğan; Atatürk’ün silah arkadaşlarından Tümgeneral Mehmet Zihni Toydemir’in kızı olarak, 1910 yılında İstanbul’da dünyaya geldi. 1928 yılında yatılı kız lisesinden mezun olup devlet bursunu kazanarak Fransa’da matematik ve fizik üzerine eğitim almaya gitti. 1932’de Lyon’da matematik, 1933 yılında Paris’te fizik eğitimi aldı, ülkesine döndü.  

İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi'ndeki ilk doçent olarak atanan Nüzhet Gökdoğan, 1936’da İTÜ’nin ilk kadın akademisyeni oldu. Gökdoğan’ın İstanbul Üniversitesi’nde tamamladığı tez, üniversitede yapılan ilk tez olduğu için 1 numara ile kaydedilmiştir. 1948 yılında profesör olana dek astronomi alanında Türkiye’deki çalışmalarına devam etti.  

Türk Kadınlar Derneği ve Türk Matematik Derneği’ni kurdu. 1951’de ABD’nin Michigan kentine gitti, uluslararası gözlem evlerinde görev yaptı. Ardından Türkiye’nin ilk kadın dekanı olarak İÜ Fen Fakültesi’ne atandı. Gökdoğan 2003 yılında aramızdan ayrıldı. 

Gökbilimci Dilhan Eryurt

türk bilim kadını

1926’da İzmir’de dünyaya gelen Dilhan Eryurt, lise yıllarında matematiğe olan ilgisiyle İÜ Yüksek Matematik ve Astronomi bölümüne gitti. Araştırmalarıyla Güneş’in ve diğer yıldızların tespitine yönelik önemli katkılarda bulundu. ABD Michigan’da yüksek lisans eğitimi alıp, doktorasını Türkiye’de tamamladı. 1959 yılında burs kazanarak Kanada’ya, ardından ABD’ye gitti ve astronomi alanındaki çalışmalarını devam ettirdi.

NASA’nın Goddard Araştırma Merkezi’nde görev yapmaya başlayan Eryurt, Güneş’in gittikçe parlaklık ve ısı kaybettiğini kanıtlayan bilim insanıdır. Bu tespitiyle Ay’a düzenlenen insanlı seferlerin gidişatında önemli bir katkı sağladığı için Apollo Başarı Ödülü’ne layık görüldü. Ardından yıldızların oluşumu üzerine çalışmalar yapmaya devam etti. NASA’dan 1973 yılında ayrıldıktan sonra tüm bilgi ve tecrübesiyle ODTÜ’de görev yapmaya başladı. 1993 yılında emekli oldu. Dilhan Eryurt, 2012 yılında Ankara’da yaşamını yitirdi.  

Fizikçi Şenel Fatma Boydağ

türk kadın bilim insanı

1947’de dünyaya gelen Boydağ, İTÜ Fizik Bölümü’ndeki eğitimini tamamladıktan sonra, aynı kurumda yüksek lisans yaptı. Yaptığı çalışmalar onun adını ülke dışına zaten çıkarmıştı. Yıldız Teknik Üniversitesinde plazma fiziği üzerine çalışmalar yürüttü.  30 Kasım 2007’de AtlasJet 4203 sefer sayılı uçak kazasında hayatını kaybetti. Aynı kazada aralarında çeşitli Türk bilim insanlarının da bulunduğu 57 kişi yaşamını yitirdi.

Genetikçi Profesör Yasemin Alanay

bilim kadını

Günümüz Türk tıbbının en başarılı simalarından olan Yasemin Alanay, çocukluk döneminde yaşanan genetik hastalıklar üzerine çalışmalar yürütüyor. 1996 yılında Hacettepe İngilizce Tıp Bölümü’nden mezun olan Alanay, ABD’de de çalışmalar yaptıktan sonra yurda döndü. Çocukluk döneminde kemik ve yüz gelişiminden sorumlu olan iki yeni gen türünü bilim literatürüne kazandırmayı başardı.  

Fizikçi ve Edebiyatçı Aslı Erdoğan

kadın fizikçi

Avrupa Nükleer Araştırma Merkezi’nde (CERN) görev yapan ilk Türki bilim insanlarından Aslı Erdoğan, fizik alanındaki başarılı kariyerini doktora aşamasınayken yarıda bıraktı ve edebiyata profesyonel bir şekilde giriş yaptı. 

Öykü, roman, şiirsel yazı, deneme gibi alanlarda ülkemiz edebiyatına önemli eserler kazandırdı; çeşitli gazetelerde köşe yazarlığı yaptı. Özellikle Avrupa’da edebi kimliği ile ön plana çıkan Erdoğan’ın eserleri çok sayıda dile çevrildi, çeşitli ödüllere layık görüldü.

Onbaşı, Edebiyatçı ve Akademisyen Halide Edip Adıvar

halide edip adıvar

1884 yılında dünyaya gelen Adıvar, ülkemiz edebiyatının en güçlü eserlerini veren ilk yazarlar arasında yer alıyor. Kendisi babasının baskısıyla Osmanlı’nın son yıllarında Üsküdar Amerikan Kız Kolejinde eğitim görmeye başladı. Genç Halide, İngiliz ve Amerikan kültürünü daha küçük yaşlarında tanımış olmanın avantajıyla Kurtuluş mücadelesinde büyük bir rol üstlenecekti.  

1908 yılında kadın haklarına ilişkin yazılar yazıp yayımlamaya başladı. Gazetelerde yazmaya devam ederken öğretmenlik ve müfettişlik görevlerini yürüttü. Balkan Savaşı’nda hastanelerde görev yaptı. Adıvar’ın adını Türkiye, 1919 yılında İstanbul Sultanahmet Meydanı’nda yaptığı protesto mitingiyle tanıdı. Adıvar, İzmir’in işgal edilmesine yönelik halkın harekete geçmesini sağlayan bu konuşmasıyla tarihin seyrini değiştiren simalar arasına adını yazdırdı.  

Anadolu’daki Türk askerine silah desteği sağlayan örgütte yöneticilik yaptı, Millî Mücadele döneminin öncüleri arasında yer aldı. Oxford, Yale, Illinois, Michigan, Cambridge ve Sarbone gibi üniversitelerde konferanslar düzenledi. Ardından Hindistan’daki diğer öncü üniversiteler ile bir dizi konferans düzenledi. 1939 yılında Türkiye’ye dönüp İstanbul Üniversitesinde görev yapmaya başladı. Bir dönem milletvekilliği yapsa da sonradan araştırmacı olarak çalışmaya devam etti. 1964 yılında aramızdan ayrılan Adıvar, ülkemizin en çok satan edebi romanlarının yazarlarındandır.

Kadın temalı diğer içeriklerimiz:


Editor : Şerif SENCER
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
TÜRKİYE GÜNDEMİ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER