Araç, ÖZETİ| hani Kızılay’ın kan verme istasyonları gibi ya bir vagon şeklinde yahut bir büyük otobüsten dönüştürülmüş klinik biçimiyle o kentten bu kente, kâh orada kâh burada görünüyor.
İçeride bir hastabakıcı, bir hemşire ve bir de cerrah doktor var. Sıraya giren erkekler, onlara gerekli açıklamalar yapıldıktan sonra küçük ameliyathaneye alınıyor ve kısa bir müdahaleyle kısırlaşmış erkekler olarak dışarı çıkıyor.
Bu işlemin ücreti kentlerde 800 Kanada Doları’ndan başlayıp taşraya doğru gidildikçe hizmet ayağınıza geldi diye, 1200 dolara ulaşıyor. Fakat garantili bir kısırlaştırma bu, artık doğum kontrolü için erkeklerin eşlerine zahmet kalmıyor.
ABD etkili oldu
Kanada’da yaygınlaşan uygulama evvela Amerika’da baş göstermişti. Son zamanlarda kamusal alana çıkan uygulamanın sebebi, Kanada’nın güneyindeki büyük kuzen abisi ABD’de geçen yaz başı Anayasa Mahkemesi’nin Evanjelist-Muhafazakâr üyelerinin çıkardığı bir yasaya dayanmakta.
Meselenin aslı astarını kısaca hatırlayalım: 1973’de Roe-Wade davası olarak takma bir isimle açılan mahkeme neticesinde ABD’nin o zamanki ilerici Anayasa Mahkemesi üyeleri oybirliğiyle kürtajın bütün eyaletlerde serbest olmasına hükmetti.
O günden beri kürtaj karşıtları buna direniyor, tekrar yasakların gelmesini istiyordu. Nihayet geçen dönemin sıradan bir sağcı bile sayılmaması gereken tuhaf-popülist Başkanı Trump’ın atadığı yeni Anayasa Mahkemesi üyelerinin çoğunluğu ele geçirmesiyle 50 yıllık karın ağrısı tekrar nüksetti, kürtaj anayasal hak olmaktan çıktı, eyaletlerin tercihine bırakıldı; ortalık ayağa kalktı. Kanada’da kürtajın serbest olması nedeniyle bundan böyle Amerikalı kadınlar sınırı geçip İngiliz kökenli kuzen hekimlere gideceklerdi.
Bu meseleye by-pass yapacak bir çare hemen ortaya çıktı, erkeğin kısırlaştırılması gündeme geldi. Hastaneler bu küçük ameliyatı neredeyse sevabına yapıyorlardı ancak hizmetin ayağa gitmesi fena olmazdı. Evvela Amerika’da gezici kısırlaştırma istasyonları trafiğe çıkarıldı; ardından bu moda Kanada’ya sıçradı ve birkaç aydan beri ortada dolaşan araçların her köşe başında görülme sebebi de bu oldu.
Bunların kamusal alana çıkması İstanbul sokaklarında “domates-biber-patlıcan” diye çığırtkanlık yapıp dolaşan araçlar gibi değil elbette. Her şeyin bir uslubu, yakışanı var. Bu gezici klinikler web sayfaları üzerinden takip edilebiliyor ve belediyelerinin duyurusuyla gönüllü erkeklere çağrı yapılıyor.
Doğum kontrolünde erkek tarafında bakıldığında yüzde 99.9 garantisi olan bir yöntem, ağrısız sızısız, sonrasında sorun çıkartmayan bir müdahale bu. Operasyon ardından gözlem süresiyle birlikte birkaç saati alıyor.
Freudian yorumlar
Roe-Wade kararına kadar Kanada’da erkeklerin yüzde 6’sı gönüllü olarak sperm kanallarını kapattırıp kısırlaşmıştı; şimdi bu sayı yüzde 17’e yaklaşmıştır. Kısırlaştırmanın iyi tarafı, erkeğin eşine bin türlü zahmetin düşmemesidir. Ayrıca “Yok bu çocuk sendendi, ondandı!” diye sonrasında bir çekişme, za yaşanmayacaktır. Elinde kapı gibi “Kısırlaştırılmıştır, O.K!” raporu oldu mu, erkeğin de içi rahat kalacaktır.
Yalnız her şeyi Freudian tarzda ele almayı seven psikologların bazılarına bakılırsa kısırlaştırmadan sonra erkeklik duygularının azalma ihtimali de var. Diğer deyişle “Midyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olmak” söz konusu. Erkeklik libidosunun biraz da eşini hamile bırakmak içgüdüsüne dayandığı iddialarıyla öne çıkarılan bu varsayım, ne kadar doğru, bu da bilinmez şey! Ancak kimi araştırmalar vazektomiden sonra bazı erkeklerde cinsel isteksizlik görüldüğüne dair bulguları da sergiliyor. Üstelik kısırlaştırma işlemi kalıcı değil, sonradan pişman olunursa tekrar kanalları bağlamak imkânı var; zor ama var.
Tabii dev ilaç firmaları, uluslararası hap yutturma kartelleri buna da şiddetle karşı, zira sperm kanalı kapatılırken doğum kontrol hapları ve öteki korunma tedbirlerinin kârlı satış kanalı da tıkanacak.
‘Kadınlara haksızlık olur’
Bütün bunları, İngiltere’den 50 yıl evvel Edmonton’a göç etmiş Liverpoollu komşum Mr. Harold’a aktardım, merakla dinledi, “İyi olur bunun sonu” dedi, “Doğum kontrolünde bütün acıyı, zahmeti, derdi tasayı kadına bırakmak haksızlık değil mi!” Sonra hatırlattı: Meğer “Dünya Kısırlaştırma Günü” diye bir gün de varmış. Her yılın 12 Kasım günü kutlanırmış.
Zaten hemen her şeyin bir dünya günü oluyor, o halde kutlayalım bakalım!
Editor : Şerif SENCER