Ersoy, Gaziantep Zeugma Mozaik Müzesi'nde, İtalya'dan iadesi sağlanan Zeugma kökenli mezar stelinin (yekpare taş) teslim töreninde, Türkiye'nin 6 Şubat'ta meydana gelen depremlerle dünya tarihinin en büyük afetlerinden birini yaşadığını kaydetti.
Bugünkü törene ev sahipliği yapan Gaziantep'in bütün olanaklarıyla bir taraftan kendi yaralarını hızla sararken bir taraftan da depremlerden daha fazla etkilenen şehirlerin yardımına koştuğunu belirten Ersoy, Bakanlık olarak kendilerinin de ilk saatlerden itibaren sahada olduklarını, Türk insanı ile omuz omuza verip, acıyı da umudu da birlikte omuzladıklarını ifade etti.
"Önce can, önce insan" düsturuyla çalıştıklarını ancak yine milletin bir emaneti ve bu toprakların geleceği olarak gördükleri kültürel ve tarihsel değerlere de sahip çıktıklarını aktaran Ersoy, şöyle konuştu:
"Gerek Gaziantep Müze Müdürlüğümüz, gerekse Gaziantep Restorasyon ve Konservasyon Laboratuvarımız bölgedeki kültür varlıklarımızın zarar görmemesi için çok büyük emek harcadılar. İçinde bulunduğumuz bu müze sadece dünya çapındaki zengin koleksiyonu sebebiyle değil çalışma arkadaşlarımın sorumluluklarına olan bağlılığıyla da çok değerli olduğunu herkese göstermiştir. Bakan olarak göreve başladığım 2018 yılında yine bu müzede sizlerle bir araya gelmiştik. Çingene Kızı olarak ünlenmiş olan mozaik panonun çevresini oluşturan 12 parça eserimizin ABD'den iadesini birlikte kutlamıştık. Yıllar sonra bu kez de Zeugma kökenli çok özel bir mezar stelinin İtalya'dan iadesi için burada buluştuk. Şehrimizin ve bölgenin içinden geçtiği zorlu dönem, bu toprakların zenginliğini ve değerini simgeleyen bu eserin iadesini daha kıymetli ve anlamlı kılmaktadır."
İade sürecine işaret eden Ersoy, şunları söyledi:
"Zeugma kökenli bu eser İtalya'da, Venedikli yetkililer tarafından ele geçirilmiş ve ardından Bakanlığımızdan bilgi istenmiştir. Bu bilgiler ışığında Bakanlığımızca derhal detaylı bir değerlendirme yapılmıştır. Zeugma Kazı Başkanı olan kıymetli hocamız Prof. Dr. Kutalmış Görkay'ın da taş cinsi, işleniş teknikleri gibi hususlarda yürüttüğü titiz incelemeler ve benzer örneklerle yapılan karşılaştırmalar neticesinde, stil ve ikonografik açıdan Zeugma kökenli olduğuna ve ülkemizden yasa dışı olarak çıkarıldığına dair kesin kanı oluşmuştur. Kaçakçılıkla Mücadele Dairesi Başkanlığımızca koordine edilen süreçte eserin kökenine dair pek çok veri ve örnek ortaya konmuş, İtalyan yetkililer ile dirsek teması halinde çalışmalar gerçekleştirilmiştir. Tüm değerlendirmelerimiz, ülkemizin konuyla ilgili yasal mevzuatına ilişkin bilgiler de eklenerek detaylı bir rapor haline getirildi. Ardından bu rapor Dışişleri Bakanlığımız aracılığıyla İtalyan yetkililere iletilmiş ve stelin iadesi talep edilmiştir. İtalya'daki adli işlemlerin sonucunda da iade kararı verilmiş ve eser Roma Büyükelçiliğimizde teslim alınmıştır."
"Gerçekten de eşsiz bir miras"
Bakan Ersoy, adı köprü anlamına gelen Zeugma'da milattan önce 300 yılına dayanan kadim tarihi boyunca ve özellikle altın çağını yaşadığı Roma döneminde eşsiz sanat eserleri üretildiğini anlatarak sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bugün sizlerle birlikteliğimize vesile olan mezar stelinin de milattan sonra 2'nci yüzyılda bu şehirde, eşini çok seven bir Zeugmalı tarafından üzerine veda sözcükleri yazılarak diktirildiği anlaşılmaktadır. Stelin üzerinde 'Kocasını seven eş, Satornila, elveda' ifadelerini okuyabilmekteyiz. Bu eser içinde ayrılık, hüzün ve bağlılık gibi güçlü duyguları barındıran bir insan hikayesini, hemen hemen 2200 yıl öncesinden bugüne taşımakta ve bizlere anlatmaktadır. Gerçekten de eşsiz bir miras, varlığının amaç ve anlam bulduğu topraklara dönmüştür. Bu noktada şunun altını özellikle çizmemiz gerekiyor. Kültür varlığı kaçakçılığı konusunda İtalya da Türkiye gibi mağduriyet yaşayan bir ülkelerden biridir. Bu süreçte gösterdikleri hassasiyet her türlü takdiri hak ediyor. İlgili bütün yetkililere özellikle teşekkür ediyorum. Bütün ülkeleri ve uluslararası paydaşları da kültür varlığı konusunda İtalya'nın gösterdiği bu hassasiyeti göstermeye, iş birliği içinde hareket etmeye davet ediyorum."
Kültür varlıklarının korunmasına yönelik çalışmaları, "Her eser kendi vatanında, ait olduğu yerde güzel, orada anlamlıdır" düsturuyla, taviz vermeden yürüttüklerini belirten Ersoy, şöyle devam etti:
"Bu doğrultuda kurduğumuz daire başkanlığımız, uzman ekibiyle çalışmalarını aralıksız sürdürmektedir. Eserlerin kökeni, ülkelere iadeleri ve yasa dışı dolaşımının önlemesi konusunda anlaşma imzaladığımız ülke sayısı 12'ye yükselmiştir. Aslında en önemli konulardan biri de bu uluslararası yapmış olduğumuz protokoller. Sürecin çok hızlı ilerlemesini sağlıyor. Söz konusu anlaşmalar ve ülkelerin bu hususlarda birlikte çalışmaları, her biri birer kültür mirası olan paha biçilmez eserlerimizin yağmalanmasını önlemede çok önemli rol oynamaktadır."
Ersoy, son 3 yılda Amerika Birleşik Devletleri Manhattan Bölge Savcılığı ve İç Güvenlik İstihbarat Birimi ile tesis ettikleri iş birliği sayesinde ABD'de tarihi eser kaçakçılığı kapsamında yürütülen soruşturmalara teknik destek verdiklerini de kaydetti.
"Her ayrıntıya çok büyük önem veriyoruz"
Anadolu kökenli olduğu değerlendirilen eserler için Bakanlıkça binlerce arşiv belgesinin incelendiğini, yoğun çalışmalarla belge ve deliller toplandığını anlatan Ersoy, şöyle konuştu:
"Bu detaylı çalışmaların ardından soruşturmalarla ilişkili onlarca eserin ülkemize iadesi sağlanmıştır. Bunların arasında Burdur İli Bubon Antik Kenti'nden yağmalanan bronz Lucius Verus ve Septimius Severus Heykeli, Perge kökenli lahit parçaları, Kiliya tipi idoller yer almaktadır. ABD ile yürüttüğümüz bu iş birliği kapsamında ilerleyen zamanlarda yeni iadelerin de sağlanmasını bekliyoruz. Çok yakın zamanda bunlar da gerçekleşecek inşallah. Farklı ülkelerden son 20 yılda 12 bin 16 eserin iadesini sağlamış bulunuyoruz. Bu sahada, masa başında ve mahkeme salonunda verilen mücadelenin ne kadar kararlı ve doğru şekilde yürütüldüğünün tartışılmaz göstergesidir. Uluslararası ve ikili ilişkilerin geliştirilmesinde olduğu gibi arkeolojik alanlar ve müzelerde güvenliğin arttırılmasından tutun da sınır ve gümrük kontrollerinde uzman bilgi paylaşımına kadar her konuya ve işleyişteki her ayrıntıya çok büyük önem veriyoruz."
"Kültür varlığı kaçakçılığıyla mücadele güçlü şekilde devam edecek"
Bakan Ersoy, yaptıkları düzenlemelerle kültür varlığı kaçakçılığıyla mücadele faaliyetine ilave imkanlar sağladıklarını ve sağlamaya devam ettiklerini anlatarak, şunları kaydetti:
"Bütün bunların olumlu sonuçlarını görmekten de büyük mutluluk duyuyoruz. Yine memnuniyetle ifade ediyorum ki elde ettiğimiz ciddi başarılar uluslararası alanda da çalışmalarımızın yakından takip edilmesini ve örnek alınmasını sağlamaktadır. Kültür varlığı kaçakçılığına karşı mücadelemizi bundan sonra da en güçlü şekilde devam edeceğiz. Biz bu mücadeleyi arttırdıkça, uluslararası protokollerin sayısını çoğalttıkça kaynak ülkelerde, farklı alıcı ülkelerde artık alıcı bulmak zorlaşıyor. Yani artık alıcılar, yabancı koleksiyonerler Türkiye'den kaçırılan kültür varlıkları için yüksek fiyat vermiyorlar. Hatta mümkünse uzak durmaya çalışıyorlar. Çünkü biliyorlar ki Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı eser sergilendiği andan itibaren farkına varacak, çok büyük bir mücadelesini başlatacak ve eninde sonunda o eser koleksiyonerin elinden alınıp Anavatan'a dönecek. O yüzden de zaten kaçakçılıkla mücadelede, define avcıları ile mücadelede en önemli olay alıcının yıldırılması, o açıdan çok başarılı bir süreç yönetildi. Şimdi artık bunun etkisini, gücünü daha da artırarak, daha geniş alanlara, dünyanın birçok ülkesine bu protokolleri yayarak iyice imkansız hale getirmeye çalışıyoruz. Bu geçmişimize vefa borcumuz ve gelecek kuşaklarımız için yerine getirmekte kararlı olduğumuz çok ciddi bir sorumluluktur."
Ersoy, iade sürecinin olumlu neticelendirilmesine vesile olanlara teşekkür ederek, hem tarihi eser kaçakçılığının önlenmesinde hem de yurt dışından eser iadesi süreçlerinde birbiri ardına başarılı çalışmalar gerçekleştiren birim çalışanlarını kutladı.
Editor : Şerif SENCER