Veher, Türkiye ile ticari ilişkilere, Filistin ve Batı Şeria'daki duruma ilişkin AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.
Filistin'in en büyük çelik tüccarlarından biri olan ve çeşitli iş kollarında da faaliyetlerini yürüten Veher, Batı Şeria'nın en büyük fabrikasına sahip olduklarını ve yeni bir fabrikanın kuruluş aşamasında olduğunu anlattı.
Veher, Türkiye'den çelik başta olmak üzere endüstriyel malzeme ithalatı yaptıklarını ve ticaret hacminin her geçen yıl arttığını söyleyerek, "Türkiye'den yıllık bazda ithal ettiğimiz çelik 130 ile 150 bin ton arasında değişiyor." bilgisini paylaştı.
Türkiye'den ithal edilen çeliğin daha çok Batı Şeria piyasasında kullanıldığını aktaran Veher, “Gazze'de de satış yapıyorduk ancak 1 yıl önce Gazze piyasasından çekildik" dedi.
"Türkiye ile çalışmamızın nedeni kalite ve standart"
Türkiye'den çelik ithalatı konusunda Batı Şeria'da ilk sırada olduklarına işaret eden Veher, bu yılın karmaşık olduğunu ve pek çok alanda düşüş yaşandığını anlattı.
Veher, Türkiye ile çalışma nedenleri arasında belli bir nitelik standardı gözetmeleri, ürünlerin kaliteli ve fiyatların da makul olmasının yer aldığını belirtti.
Türkiye'nin tarihi ve geleneksel olarak Filistinlilere çok yakın olduğunu kaydeden Veher, Filistinlilerin Türkiye ile tesis ettikleri güvenin de altını çizdi.
Veher, Türkiye ile aralarında ticari bir ilişkiden ziyade kardeşlik bulunduğunu belirterek, "Türkiye ile çalışmamızın nedeni kalite ve standart. Her zaman olmasa da fiyat. Bu fiyatı Avrupa'da bulamayız. Türk şirketlerle aramızda güven var." dedi.
Türkiye ile 15 yıldan bu yana çalıştıklarını anlatan Veher, "(Türkiye'deki) Standart, İsrail standardına uygun. Ne ithal edersek, bunlar İsrail ve Filistin standartlarına uygun olmalı. Türk üreticiler de bu standartlara göre çalışıyor." ifadelerini kullandı.
Veher, Türkiye'den çimento da satın aldıklarına değinerek, "Sadece çelik ve çimento değil. Endüstriyel fabrikalarımız için de Türkiye'den ithalat yapıyoruz. Sanayi girdi materyali, plastik gibi malzemeler, fabrikada kullandığımız malzemeleri de Türkiye'den satın alıyoruz." dedi.
"Türkiye ile İsrail arasındaki ticaret kesmek Filistin ile de kesmek demek"
İsrail ile Türkiye arasındaki ticaretin kesilmesi durumunda Filistinlilerin işlerinin de etkileneceğini vurgulayan Veher, "Bu, Türkiye ile Filistin arasındaki ticareti de kesmek anlamına geliyor, sadece İsrail ile değil. Çünkü liman ve havalimanımız yok. Ürünleri Türkiye'den ithal ederken, İsrail yoluyla geliyorlar. Bu malzemeleri getirmek için başka bir yol yok. Bu bizi, tüm Filistinlileri etkileyecek." diye konuştu.
İsrail ile Türkiye arasındaki ticaretin kesilmesi halinde Türkiye'den hiçbir materyal satın alamayacaklarını söyleyen Veher, ürünler için başka kaynaklar aramaları gerekeceğini anlattı.
Körfez ülkeleri, Avrupa, Mısır ve Çin gibi seçeneklerden bahseden Veher, Mısır'ın gerekli standartları karşılamadığını ve diğerlerinin ürünlerinin de çok maliyetli olduğunu söyledi.
Veher, bundan Filistinli müşterilerin de etkileneceğini çünkü kullanıcıların da başka ülkelerden alınan ürünler için daha fazla ödeme yapması gerekeceğini dile getirdi.
Türkiye ile İsrail arasındaki ticaretin kesilmesi durumunda Filistin'deki iş insanlarının da piyasadaki kontrolü kaybedeceğini belirten Veher, şunları söyledi:
"Kim Batı Şeria piyasasını kontrol etmeye başlayacak bu durumda? İsrailli şirketler. Onlar piyasayı kontrol etmeye başlayacak çünkü fiyata, ürünlere sahipler. Üretiyorlar. İsrail'de iki çelik şirketi var, çelik üretiyorlar. Kolayca Filistin piyasasını kontrol edebilirler. Yani tüm tarafları etkileyecek."
"Tüm dünyayla İsrail yoluyla ticaret yapıyoruz"
Bütün dünyayla İsrail üzerinden ticaret yapmak durumunda olduklarının altını çizen Veher, "Başka bir yol yok. Örneğin, Ürdün üzerinden ticaret yapmak çok maliyetli oluyor. Ulaşım maliyeti, uçuş maliyeti, her şey çok yüksek oluyor. Günlük olarak onlarla çalışıyoruz. Dürüst olmak gerekirse son günlerde, Filistinli işçilerin İsrail'de çalışmaya dönmesine ihtiyacımız var. Çünkü ekonomiyi, piyasayı onlar çalıştırıyor." diye konuştu.
Veher, 7 Ekim 2023'ten bu yana süren İsrail'in Gazze'ye saldırıları başlamadan önce fabrikalarında 24 saat boyunca 3 vardiya şeklinde çalışıldığını kaydederek, sınırın kapalı olması ve savaş nedeniyle fabrikalarının kapandığını ve İsrail'de Filistinlilerin çalışmadığını anlattı.
Türkiye'yle çalışmalarının büyüme ve Filistin halkının gelişmesi anlamına geldiğine dikkati çeken Veher, "Türkiye'yle sadece çelik sektöründe çalışmıyoruz. Gıda, kıyafet, çelik. Bu tüm ürünlere ihtiyaç var." dedi.
Veher, İsrail'den değil, Türkiye'den ithalat yaptıklarını belirterek, "Türkiye'yle büyüyoruz, günler ve yıllar geçtikçe gelişiyoruz. Tüm sektörlerde işimizi büyütüyoruz." dedi.
"Filistinliler olarak sınır kapılarında ve limanlarda İsrail'e bağlıyız"
Balavi Şirketler Grubu yöneticisi Abid el-Veher de 2008'den bu yana Türklerle ticaret yaptığını ve onlarla çalışmanın rahat olduğunu söyledi.
Veher, "Filistinliler olarak sınır kapılarında ve limanlarda İsrail'e bağlıyız. Ben Türkiye'den ithalat yaptığımda gümrük vergisini İsrail'e ödüyorum. Onlar bu topladıkları vergileri Filistin yönetimine transfer ediyor. Bu nedenle İsrail'le ticari ilişkileri keserseniz, İsrail, Türkiye'den ithalat yapmamıza izin vermez. Bu durumda bizler Avrupa, Rusya ya da Çin'e yönelmek zorunda kalırız." diye konuştu.
Veher, 16 yıldır Türklerle çalıştığını, onlara çok güvendiğini, Türklerin de onu kendilerinden biri olarak gördüğünü ve ona Orta Doğu'daki tüm ithalatçılardan farklı bir şekilde muamele ettiklerini söyledi.
Daha önce ABD ve İsrail'in kendisiyle ortaklık kurmak istediğini ancak kendisinin bunu reddettiğini belirten Veher, "Filistin Ekonomi Bakanına da sadece Türklerle ticaret yapacağımı söyledim. Ben bu insanlardan başkasına güvenmiyorum. Onlarla uzun yıllardır çalışıyorum. Onlar da bana güveniyor." dedi.
Dost olduğu iş insanlarının da Türklerle ticaret yapmaktan memnun olduğunu dile getiren Veher, "Türkler, Filistinlilerle ticaret yaparken dünyanın geri kalanıyla olduğundan daha fazla işleri kolaylaştırıyorlar. Filistinlilere daha yumuşak davranıyorlar." diye konuştu.
Editor : Şerif SENCER