Ülkemizin ÖZETİ| tarım karnesi, aldığı zayıf notlarla hepimizi endişeye sevk ederken Cumhuriyetin daha ilk yıllarında bu konuda verdiği mücadelenin küçük bir örneğini sunacağım. Öncelikle bu konuyu doktora tezi olarak seçen ve başarıyla işleyen Barışcan Ersöz’ü, tezine “yöktez” adresinden ulaşabileceğinizi de hatırlatıp tebrik ederek başlayacağım.
Bildiğiniz gibi Atatürk daha 1922 yılında Türk köylüsünün/çiftçisinin ekonomideki rolünü onu “efendi” olarak tanımlayarak ortaya koyuyor. Kuşkusuz bu tanımlama uygulamaya dökülmedikçe anlam ifade etmiyor. O nedenle Ziraat Bankası köylüye kredi verebilecek çağdaş tarım araç gereçleriyle onu buluşturabilecek şekilde yeniden yapılandırılıyor. Ziraat eğitimine önem verilerek yeni meslek okulları açılıyor. Bu arada Atatürk de kurduğu çiftliklerle Türk köylüsüne örnek oluyor. Tüm bu çabaların yanı sıra ülkenin farklı bölgelerinde değişik bitki türleri üzerinde çalışmalar yapmak üzere tohum ıslah istasyonları da kuruluyor. Böylece ekonomik kalkınmada geleneksel tarımın yanı sıra bilimsel ve tabii ki gerçekçi bir üretim anlayışı da benimsenmiş oluyor. Eskişehir Sazova’da kurulan istasyon ise hububat çeşitleri üzerinde yaptığı araştırmalarla bu sürecin ilk halkası oluyor.
Eskişehir’in seçilmesi de tesadüflere değil bilimsel verilere dayanıyor. Yani Türkiye Cumhuriyeti, planlı bir hamle başlatıyor. Önce konunun uzmanı olan İsviçreli Odet Perrin davet ediliyor. 28 Ocak 1925 günü kendisiyle sözleşme yapılıyor; Türkiye’deki tarım koşullarını saptamak, var olan tohumları ıslah ile daha fazla ürün sağlamak, tür ve çeşitlerin seçimi, bitki asalakları ve benzerleri ile savaşım konularında araştırma ve incelemeler yapmakla yükümlü kılınıyor.
Perrin; Ankara, Eskişehir, Konya, Adana, Akşehir, Afyonkarahisar ve Kütahya’da mevcut tarımsal yapı, tarım teknikleri gibi konularda inceleme ve gözlemler yapıyor. 25 Mayıs 1925’te sunduğu raporunda Tohum Islah ve Kontrol İstasyonu/Laboratuvarı kurmak üzere en uygun yerin Eskişehir olduğunu vurguluyor. İki gerekçe sunuyor. İlki iklim ve coğrafi koşullar açısından burada yapılacak denemelerin ve elde edilen tohum çeşitlerinin çevre illerde de aynı kalitede yetiştirilmesinin olanaklı olması, Eskişehir’deki çiftçilerin görece yeniliklere daha açık olması. İkincisi ise Eskişehir’in tüketim, ticaret ve liman şehirleriyle bağlantısının kolaylığı.
Hükümet bu gerekçeleri onaylıyor. 13 Eylül 1925’te Sazova olarak belirlenen arazinin satın alınması, tesislerin kurulması için 15 bin 170 liralık bütçeyi de onaylıyor. Böylece bir yandan inşa süreci, öte yandan Perrin öncülüğünde buğday, arpa gibi alanlarda tohum ıslah çalışmaları başlıyor. Perrin’den sonra bayrağı taşıyan Ahmet Edip Bey, Fritz Rummen ve Emcet Yektay ile DP dönemine değin Orta Anadolu’ya en uygun tohumları bulmak, yetiştirmek, üretmek, çoğaltmak ve çiftçilere dağıtmak yolunda büyük yol katediyor. 1930’lara değin ülkesel, bu yıldan itibaren bölgesel niteliklerin ön plana çıktığı Eskişehir Tohum Islah İstasyonu, çiftçilerin geleneksel tarım yöntemlerini uygulamak konusundaki direncinin kırılmasını, uzman denetiminde üretime ısınmasını, tarım uzmanı ile çiftçi arasında bağ kurulmasını sağlıyor. Aynı zamanda önce Yüksek Ziraat Enstitüsü, sonra Ankara ve Ege üniversitelerinin yetiştirdiği ziraatçılar ve hatta öğretim üyeleri için de bir laboratuvar niteliği kazanıyor. 100. yılını kutladığımız Cumhuriyetimizin, 98 yıl önce bugünlerde benimsenen tohum politikamızın bugüne ve geleceğe esin olması dileğiyle…
Editor : Şerif SENCER