Suriye'de Esad rejimine son veren muhaliflerin başını çektiği HTŞ'nin lideri Ahmed el-Şara, (Ebu Muhammed el-Culani) gündemdeki yerini koruyor.
BM'nin terör örgütü listesinde yer alan Culani, devrim sonrası herkesin konuşmak istediği figür oldu. Batılı liderlerin görüşme için sıraya girdi. Herkesin merak ettiği isim Yeni Şafak yazarı Yasin Aktay’a konuştu.
Culani'nin "Muzaffer olduk, doğru, ama bu zaferle merhamet ettik. Allah’tan bunu diledik. İntikamsız bir zafer. Devrimci zihniyet öldürebilir, ama ahlakını kaybederse her şeyini kaybeder." sözleri dikkat çekti.
İşte Culani'nin açıklamaları:
"İntikamsız bir zafer kazandık"
Öncelikle, dinimizin bize emrettiÄŸi ve ahlakımızın emrettiÄŸi bir ÅŸey. Öldürmek için savaÅŸmıyoruz, adaletsizliÄŸi insanlar için ortadan kaldırmak için savaşıyoruz. Ä°slam ahlakına, Müslüman'ın ahlakına sahip olmalıyız. Müslümanlar askerlik görevini yerine getirirken savaÅŸ durumunda bile ahlaklı davranmak durumundadırlar. Birçok insan suçsuz. Rejimin yaptığı ÅŸey de buydu, on dört yıl boyunca, yani rejim köylerimizi bombalıyordu, ama biz gidip de rejime ait köyleri bombalamıyoruz. Neden? Çünkü onların hiçbir suçu yok. Rejime gelince, kasıtlı olarak altyapıyı bombalıyordu, hastaneleri kasten bombalıyordu, evleri, çocukları, kadınları vb. kasten bombalıyordu ve bunu canlı televizyonda görebiliyordunuz.Â
Bu devrimde, halka karşı nezaket ve şefkatle davrandık çünkü temelde mücadelemizin kaynağı, halkı adaletsizlikten kurtarmaktı.Bu yüzden savaşan gençlere mümkün olduğunca rehberlik etmeye çalıştık. Muzaffer olduk, doğru, ama bu zaferle merhamet ettik. Allah’tan bunu diledik. İntikamsız bir zafer. Devrimci zihniyet öldürebilir, ama ahlakını kaybederse her şeyini kaybeder. İnsanlık ve Cenab-ı Hakk'a şükürler olsun ki bu işi başardık. Başkaları da kendilerini güvende hissettiklerinde olumlu bir karşılık aldık. Böylece devrim ile rejim arasında ne kadar fark olduğunu hissettiler. Tam tersi olsaydı, birçok suç işlenecekti. Muzaffer taraf olduğumuz doğrudur ama. Allah'a şükür ahlaka uygun davrandık. Bu siyaset değil, bu bir görev ve sorumluluğumuzdu.
"Suriye umarım bu iyiliği unutmaz"
Bildiğiniz gibi Suriyeliler birçok ülkeye sığındı ama onları en çok kucaklayan ve saygı duyan ülke Türkiye oldu. Suriye umarım bu iyiliği unutmaz. Stratejik ilişkiler olacak. Yeni Suriye devletinin inşasında Türkiye'nin birçok önceliği var. Karşılıklı ticari ilişkiler de olacak. Ekonomik kalkınma tecrübelerini Suriye'ye aktarması noktasında da Türkiye'ye güveniyoruz. Toplumsal bağları koruyacağız. Aynı anları sevgi ve samimiyetle de paylaşacağız ve bu zafer sadece Suriye halkının değil, Türk halkının da zaferidir. Çünkü mazlum zalime karşı zafer kazandı, bu, Türk halkı gibi samimi insanların zaferidir.
Suriyelilerin geri dönüşüyle ilgili plan ne?
Biz artık en zor kısmı atlattık. Suriye halkı topraklarına kalpten bağlıdır ve çok fazla evin yıkıldığı doğru. İnsanların ülkelerine, memleketlerine dönmeleri için uygun bir ortam oluşturarak bu duruma çözüm getirmek zorundayız. Birinci sınıf konutlar yapmalıyız. Sonra onlara hizmet sağlamak, sonra ekonomiyi geliştirmek zorundayız. İnsanların yarısının Suriye'ye kitleler halinde geri döneceğini düşünüyorum.
Gündelik hayatlara dayatma olacak mı?
Bu hususu konunun uzmanlarına ve özellikle Suriye hukukunu iyi bilen kişilere bırakın derim. Ülkenin geleneklerini ve tarihini bilenlere. Kişisel görüşlerle bir ülkeyi yönetmek doğru değil. "Bunu empoze etmek istiyorum" diye bir şey söylemek bana düşmez, ben sadece yasayı uygularım.
"İslam bize adil olmamızı emreder"
Doğru. Demek istediğim, bu da devrimin asil hedeflerindendi. Soylu insanlar devrimde bile dışarı çıkmadılar. Devrim temelde camilerden çıktı. Eğer ortaya çıkarsa, bir Hak meselesi olduğu için çıkmalıdır. İslam bize adil olmamızı, insanlara tecavüz etmememizi ve kamu malına tecavüz etmememizi emreder. Bu, devrim sırasında, özellikle askeri tarafta, eski bir nesil tarafından gündeme getirildi. Ancak durum böyle değil. Bazı sorunlar yaşandı ve ihlaller oldu ama kontrol altına alındılar çok şükür.
Editor : Åžerif SENCER