Birçoğumuzun ÖZETİ| bildiği Sihirli Annem karakteri Taci gibi; dizilerde, filmlerde veya kitaplarda hayvanların insanlar gibi konuştuğu senaryolar tasvir edilerek bizi eğlendirir fakat gerçekte mümkün olamayacağını hepimiz biliriz.
Peki bu neden mümkün değill? İnsanlardaki bu yetenek nasıl gelişmiştir ve hayvanlardan ayrılmıştır? Kısacası, hayvanlar neden insanlar gibi konuşamaz?
İlk olarak, iletişimin ve konuşmanın birbirinden farkına bakalım.
Dünya üzerindeki tüm canlı türleri birbiriyle iletişim kurar. İnsanlar bunu konuşarak, beden diliyle, jestlerle, mimiklerle veya işaret diliyle yapar. Dilbilimciler ve psikodilbilimciler, hayvanların çeşitli yollarla iletişim kurduğu ancak insan dilinden farklı olduğu konusunda hemfikir.
Hayvanlar ise; bazı çeşitli sesler çıkarır, danslar eder, titreşimler gönderir, belirli hareketler yapar. İnsanlar gibi sınırlı sayıda kuralla sınırsız sayıda tümce kuramasalar da birbirleriyle farklı yollarla iletişim kurabilirler. Ancak bu bir “dil üretimi” değildir. İnsanlardaki gibi, sınırsız ifadeler üretemezler, belirli ifadelerle sınırlı kalırlar.
Belki, bazı hayvanların insanlar gibi konuşabildiğini düşünüyor olabilirsiniz. Örneğin papağanlar. Fakat papağanlar veya muhabbet kuşları da tam anlamıyla konuşamaz, yalnızca taklit ederler. Yani anlamdan yoksunlardır.
İletişim, canlıların doğasından gelir.
Kediler acıkınca miyavlamayı, köpekler mutlu olunca kuyruk sallamayı sonradan öğrenmez. Aynı şekilde insanlar da korkunca çığlık atmayı zamanla öğrenmez. Fakat konuşmak farklıdır, çocukluğumuzdan beri çevremizden maruz kaldıklarımızla eşsiz bir yeteneğe sahip oluruz, konuşmayı öğreniriz.
Anlamlar üretmek, yalnızca insanlara özgü bir yeti.
Sözcükler ve tümceler; duyguları ve düşünceleri ifade etmek için çeşitli kombinasyonlarda ve uzunluklarda düzenlenmiş seslerin ve hecelerin birleşiminden oluşur. Bu birleşimlerin her birinin altında birer “anlam” yatar.
Sözcüklere atfettiğimiz anlamlar, insanların yüzyıllar boyu iletişimi sonucunda ortak bir anlaşmayla ortaya çıkar ve aynı sesler farklı dillerde, farklı anlamlara gelebilir. Aynı nesnelerin farklı dillerde farklı adlara sahip olması gibi. Kısacası, konuşmanın ardında hem ses üretimi hem de anlam bulunur.
İnsanlardaki konuşma becerisinin nasıl işlediğine göz atalım.
Bizdeki konuşma yeteneğinin ortaya çıkmasının ardında yatan sebepler birden fazla ve karmaşıktır. Bunlardan ilki, biyolojik nedenlerden kaynaklıdır.
Araştırmacıların, hayvanların neden insanlar gibi konuşamadığına dair vardığı ilk sonuç, vücudumuzun farklı şekilde yapılandırılması. Daha spesifik olarak söyleyecek olursak; hayvanlardan farklı bir akciğere, çeneye, dile, gırtlağa ve genze sahibiz. Ancak bu iddia, bir yere kadar yeterli.
Beynimizin bazı bölümleri, konuşmamızda önemli rol oynuyor.
İnsan beyninde, gelişmiş bir neokorteks, bir diğer adıyla beyin kabuğu bulunur ve bu kabuk anlamı iletmek için sözcükleri sıralar. Beynimizdeki Broca ve Wernicke adını verdiğimiz bölgeler ise dille ilgili gelişmiş bölümlerdir ve konuşmamızı mümkün kılar.
Ayrıca FOXP2 adını verdiğimiz gen, diğer bazı genlerimizin aktivasyonundan sorumludur. Bu gen, diğer genleri harekete geçirdiğinden, konuşma ve dilden hangi genlerin sorumlu olduğu hâlâ tam olarak net değil.
Elaine Morgan tarafından sunulan başka bir teoriye göreyse konuşma yeteneğimizin de kısmen evrimsel yolumuzdan kaynaklanıyor.
Doğrudan ağaca tırmananlardan değil, suda da yaşayan maymunlardan evrimleştiğimizi söyleyen bu teoride, suda yaşayan maymunların evrilmesi nedeniyle konuşmamız için gerekli sesleri çıkarmamızı sağlayan nefesimizi bilinçli olarak kontrol etmeyi öğrendiğimizi iddia ediliyor.
Kısacası konuşma, insanın sahip olduğu eşsiz bir yetenek.
Bildiğimiz kadarıyla, evrimimizin bize bu yeteneği verdi ve diğer türlerden ayrışmamızı sağladı. Diğer hayvanlar, bizim çıkardığımız sesleri taklit etme veya kendi iç iletişim yöntemlerine kurma yeteneğine sahip olsa da bugüne kadar başka hiçbir hayvan, insanlarla aynı konuşma yeteneğine sahip olamadı.
Editor : Şerif SENCER