Cargill, ÖZETİ| 1000 Çiftçi 1000 Bereket programı kapsamında KONDA ile yaptığı araştırmanın sonuçlarını 15 Ekim Dünya Kadın Çiftçiler Günü’nde açıkladı. Araştırmaya göre; çiftçilik aile işi olsa da toplumsal cinsiyet ilişkileri kadını ev içi rollerle tanımlamaya devam ediyor.
Erkek tarımı yürütürken kadın geri kalan bütün hayatı organize ediyor, lojistik desteği sağlıyor ancak omuzlarındaki fazla yük yeterince anlaşılmıyor.
Buna göre;
10-15 yıl öncesine kadar tarlada daha aktif olan kadınlar, insan gücüne duyulan ihtiyacın azalması ve ekim sahalarının büyümesine bağlı olarak tarlalardaki etkinliğini yitirdi.Kadın-erkek eşit görülse de tarım erkeklerin işi olarak tanımlanıyor. Kadın takviye kuvvet gibi görülüyor. Kadınların sezgisini önemseyen erkekler, geri planda eşlerinin fikrini almaya ihtiyaç duyuyor.
Çiftçiliğin devamı ailede kız çocuk değil erkek çocuk üzerinden tasarlanıyor. Kız çocuğunun evlenip bir başka erkekle yeni bir aile kuracağı düşünüldüğünden, ilişkili bir meslek edinse bile aileye doğrudan katkısının olmayacağı düşünülüyor.
Kıyı bölgeleri ve Çukurova’da kadınlara inananların sayısı daha fazla. Bir şekilde işin başına geçen kadınların “daha titiz, daha sabırlı olacakları” için bu işi erkeklerden daha iyi yapabilecekleri düşünülüyor.
Kadınlar tarımda aktif rol üstlenmek konusunda genellikle yeterli özgüvene sahip ve hevesli. Hemcinslerinin bu alanda faaliyet gösterseler erkeklerden daha da başarılı olacağına inanıyorlar.
Hayvancılıkla uğraşılan hanelerde kadınların üstündeki yük daha da artıyor. Yoğurt, peynir gibi hayvansal ürünlerin kadınlar tarafından yapılıp satıldığı bu evlerde hayvanların bakımı ve sağımı sırasında da kadınlar daha aktif rol üstleniyor.
“KADININ ELİNİN DEĞDİĞİ YER GÜZELLEŞİYOR”
Ankara’nın Polatlı İlçesi’ne bağlı Uzunbeyli Köyü'nde yaşayan Ceren Yağlıkara ise tarım sadece kadınlara bırakılsa daha sistematik, daha verimli üretim yapılabileceğini söylüyor. 1000 Çiftçi 1000 Bereket programı kapsamında kanola ve ayçiçeği üreten eşine destek olan Yağlıkara, endüstri mühendisi olmasına rağmen Ankara Üniversitesi Ziraat Mühendisliği bölümünde eğitimine devam ediyor.
Ziraat mühendisliği okuyana kadar tarımın kolay yapılan bir iş olduğunu düşündüğünü söyleyen Yağlıkara, “İşin içine girdikten sonra toprağın ne kadar çok emek istediğini, işin çok daha ciddi olduğunu kavradım. Pandemi olunca hepimiz önce sağlığımızı korumaya çalıştık, bir de gıdadan vazgeçemedik. Gıdanın geleceği de tarıma bağlı. Bu yıl üniversitenin çiftliğinde staj yaptım. İlk o zaman gerçek anlamda toprağa değdim ve bakış açım değişti.
Ceren Yağlıkara
Toprağa değince huzur buluyorsunuz. 3.5 yaşında kızımız var, şimdiden ona tarla sevgisini aşılamaya çalışıyoruz. Eşim de ben de işimizin devam etmesini istiyoruz. Tek hayalimiz tarlalarda üretimi devam ettirebilmek” diyor.
“1000 Çiftçi 1000 Bereket sayesinde her şeyden önce daha bilinçlendik” diyen Yağlıkara, teknolojiyi tarıma daha fazla entegre etmek gerektiğinin altını çiziyor: “Babalarımızdan, atalarımızdan öğrendiklerimiz elbette önemli ama teknoloji her geçen gün tarımda daha fazla yer buluyor. 1000 Çiftçi 1000 Bereket bize doğru ürün kullanımını öğretti. Uydu takip sistemi ile tarlaya gitmeden durumunu görebiliyoruz. Dijital toprak analizi yapabiliyoruz. Aslında zaman alan şeyleri daha kısa sürede yapıyoruz ve böylece aldığımız verim de artıyor.”
Etrafında çok fazla kadın çiftçi olmadığını söyleyen Yağlıkara, sözlerini şöyle bitiriyor:
“Aslında kadının elinin değdiği yer güzelleşiyor. Erkekler arasındaki rekabet tarımı ileri götürmüyor. Kadınlar arasında oluşabilecek üretim rekabeti bizi daha iyi yerlere taşır.”
Arzu Örsel
ÖRSEL: “BURASI ANADOLU, BURADA TOPRAĞIN ASIL SAHİBİ KADINLAR”
Araştırmayı değerlendiren Cargill Gıda Türkiye, Orta Doğu, Afrika ve Hindistan Kurumsal İlişkilerden Sorumlu İcra Kurulu Üyesi Arzu Örsel de kadınların tarımda sürdürülebilirliği sağlamada önemli rol üstlendiğini söylüyor. Örsel, “Çiftçi ailesinde toplumsal cinsiyet ilişkileri kadını ev içi rollerle tanımlamaya devam etse de kadınlar tarımın görünmeyen gücü. Tarım geleceğimiz için ne kadar önemli ise kadın çiftçiler de bir o kadar önemli. Toprağın asıl sahibi kadınlar, üretimin arka planındaki lojistiği de, mahsulün konserve, salça, yoğurt gibi katma değerli ve sürdürülebilir ürünlere dönüşmesini sağlayan da yine kadınlar. Sosyokültürel nedenlerden daha az ön plana çıkıyorlar belki ama bu işlere girdikten sonra erkeğe göre daha başarılılar. Tarımda kadınların güçlendirilmesi ülkemiz ekonomisine de büyük katkı sağlayacaktır” diyor.
Editor : Şerif SENCER