Karıştığı ÖZETİ| yaralama suçundan Asliye Ceza Mahkemesi’nde hakim karşısına çıkan 16 yaşındaki K.S., bin 500 TL adli para cezasına çarptırıldı. Sanığın çocuk olması sebebiyle mahkeme, denetimli serbestlik çerçevesinde 50 adet fidan dikerek, bir sene boyunca bakımını üstlenmesine hükmetti.
Karar kesinleşti ancak sanık çocuk fidanları dikmedi. Mahkeme, hükmün açıklanmasına karar verdi. Devreye giren Adalet Bakanlığı, mahkeme kararının kamu yararına bozulmasını talep etti.
Bakanlığın talep yazısında şu ifadelere yer verildi:
"Dosyaya göre suça sürüklenen çocuğa denetim süresi içerisinde yükümlülük olarak yüklenen 50 adet fidan dikimini yaparak bir yıl süreyle bakım ve gözetim yükümlülüklerinin yüklenmesi mükellefiyetinin para sarfı ile yerine getirilebilecek maddi fiil ihtiva ettiği, hakim ceza ve mükellefiyet tayininde takdir yetkisini haiz ise de bu takdirini kanundaki ilkeler çerçevesinde kullanmak durumunda olduğu aşikardır. İşlenen suçla ilgisi olmayan, hükümlünün ıslahı amacına hizmet etmeyen fidan diktirme ve bir yıl süre ile bakım ve gözetiminde bulunma mükellefiyetlerine hükmedilemeyeceği ve suça sürüklenen çocuk hakkında yükümlülük belirlenirken kanun koyucunun amacına uygun, akla ve mantığa muhalif olmayan tarafları tatmin edici, denetime elverişli bir yükümlülüğe hükmedilmesi gerektiği ortadadır. Cumhuriyet savcısının infaz yetkisini kısıtlayacak ve sanığa mali külfet getirecek şekilde yükümlülük belirlenmesinin mümkün olmadığı gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir."
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, dava dosyasını 1. Ceza Dairesi’ne gönderdi. Daire, emsal nitelikte bir karara imza attı.
"KARARIN BOZULMASINA HÜKMEDİLMİŞTİR"
Kararda şöyle denildi:
"Suça sürüklenen çocuğa yüklenen fidan dikme, 1 yıl süreyle bakım ve gözetimini yapma yükümlülüğü 5271 sayılı Kanun’un 231’inci maddesinin sekizinci fıkrasının (c) bendinde yer alan takdir edilecek başka yükümlülük çerçevesinde kalmaktadır. Mahkemece 5271 sayılı Kanun’un 231’inci maddesinin sekizinci fıkrasının (a), (b) ve (c) bentlerinde açıkça sayılanların dışında takdir edilecek başka bir yükümlülüğün belirlenebilmesi için bu denetimli serbestlik tedbirinin hukuken ve fiilen infaz olanağının bulunması anlaşılmıştır. Cumhuriyet savcısının infaz yetkisini kısıtlamaması ve hükümlüye mali (maddi) bir yük getirmemesi gerekir. Müşahhas olayda getirilen yükümlülüğünün suça sürüklenen çocuk hakkında hukuken infaz olanağının bulunmadığı, varsa mevcut görevleri açısından mali külfet getireceği ve hukuka aykırı olduğu açıktır. Bu şekilde hukuka aykırı olarak belirlenen denetim yükümlülüğüne uyulmamasından bahisle hükümlü hakkındaki hükmün açıklanmasına karar verilmesi Kanun’a aykırı olup, kanun yararına bozma talebi yerinde görülmüştür. Bozma isteminin kabulüne, Asliye Ceza Mahkemesi kararının bozulmasına oy birliği ile hükmedilmiştir."
Editor : Şerif SENCER