Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Dr. Fatih Erbakan, katıldığı televizyon programında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.
Son dönemde yaşanan gözaltı süreçlerine ilişkin konuşan Erbakan, “Son dönemde yaşanan gelişmeleri yargı eliyle ve emniyet eliyle siyasetin dizayn edilmeye çalışılması olarak görüyoruz ve bu soruşturmaları son derece sert uygulamalar olarak değerlendiriyoruz. Çünkü bu kadar üst üste gelmesi ve doğrudan doğruya cumhurbaşkanı adayı olması muhtemel olan Sayın İmamoğlu üzerinden devam etmesi, onun çevresindeki çalışma arkadaşlarıyla sürdürülmesi, siyasi olarak değerlendiriyoruz. Yine bir Sayın Genel Başkanın apar topar gözaltına alınması, eleştirel yaklaşımı olan muhalefet partisinin lideri olan bir genel başkanın gözaltına alınması, yargı eliyle siyasetin dizayn edilmesi olarak gözüküyor. Bu, yurt içinde de yurt dışında da bu şekilde algılanıyor.” ifadelerini kullandı.
“Hükümet bugüne kadar faize 598 milyar dolar ödedi”
Türkiye’de yaşanan ekonomik kriz hakkında da konuşan Erbakan, şu ifadelerle yaşanan yoksulluğu gözler önüne serdi:
“Tabii, vatandaşımızı bu hale getirenlerin utanması lazım. Bize de diyorlar ki: “Bir daha asla Cumhur İttifakı ile bir ittifakta bulunmayın. Geçen seçimlerde 14 Mayıs’ta yaptınız, 28 Mayıs’ta yaptınız ama bundan sonra bunu istemiyoruz,” diyorlar, çok net bir şekilde. Ve bununla beraber tabii bu serzenişleri ortaya koyuyorlar. Bu şekilde bizim sahada gördüğümüz de bu, hatta yerel seçimdeki duruşumuzu da takdir ediyorlar. Bu şekilde müstakil bir şekilde devam etmeniz uygun olur diye söylüyorlar. Bugüne kadar 598 milyar dolar faiz ödenmiş AK Parti hükümetleri tarafından. Orta vadeli programda, önümüzdeki 3 senede 151 milyar dolar daha ödeyeceğiz, diyorlar. Ve 2028 yılına geldiğinde, yani 2028’de AK Parti iktidarının 25. yılında 750 milyar doları faize vermiş bir aslında faiz şampiyonu olarak tarihe geçecekler. Neredeyse bir trilyon dolar yapar, korkunç bir rakam. Bu sene bütçeden 1,95 trilyon lira faize para veriyorlar, 60 milyar dolar yapar. 10 milyon asgari ücretliye 12 ay boyunca her ay 16 bin lira fazladan para verebilirsiniz bu parayla. Yani işveren ne yapacak? Ben asgari ücreti %100 arttırsam, diyorlar, ya işverenin bir şey yapmasına gerek yok. Siz şu faize verdiğiniz parayı kurtarsanız, şu faiz belasından kurtulsanız, onu millete verseniz, işveren hiçbir kuruş fazla vermeden asgari ücreti iki katına çıkartmanız mümkün. 22 bin liradan 33 bin liraya çıkartmanız mümkün.”
“Cumhuriyet altını asgari ücretin üstüne çıktı”
Yaşanan ekonomik krizi göstermesi açısından bir asgari ücret maaşıyla cumhuriyet altınını bile alınamadığını kaydeden Erbakan, “Alo Diyanet fetva hattının verdiği fetvayı da gördük son günlerde. ‘Artık emekliye ve asgari ücretliye fitrenizi verebilirsiniz’ şeklinde. Burada gördüğümüz manzara da zaten bunu doğrular nitelikte bir manzara. Şu Ocak ayı enflasyonuyla %5,03 ile gelen erime, asgari ücreti 21 bin 45 liraya düşürdü ve açlık sınırı bugün Türkiye’de 22.130 liraya çıkmış. Arada 1.086 lira fark var, asgari ücret daha asgari ücretlinin eline geçmeden açlık sınırının altında kaldı. Emeklinin durumu zaten 14.400 lirayla ne olacağı belli. Ve gene Cumhuriyet tarihinde ilk defa bir Cumhuriyet altını asgari ücretin üzerine çıktı artık. Yani bir asgari ücretle bir Cumhuriyet altını bile alınamayacak hale geldi. Ve bununla beraber kredi kartı borcunu, bireysel kredi borcunu ödeyemeyenlerin sayısı 2 milyon 558 bin olmuş, 90 takibe düşmüşler. Bunlar bir de 90 günlük yasal süre tamamlanmadığı için takibe düşmeyen ama ödeyemeyenler var. Bunlar da 3 milyon 933 bin kişi. Yani 6,5 milyon insan kredi kartını veya bireysel kredi borcunu ödeyemeyecek bir hale gelmiş. Hesap çok net 22 bin lira açlık sınırı ile 72 bin yoksulluk sınırı ile birlikte halkın yüzde 80’i yoksulluk sınırının altında yaşıyor.”
“Erken Seçimin Sonbaharda Olması Lazım”
Erken seçimle ilgili tartışmaları da değerlendiren Erbakan, seçimin sonbaharda olması gerektiği çağrısını yineleyerek şu şekilde konuştu:
“Tabii eğer anayasayı değiştirip de istedikleri gibi bir hale getirirlerse, erken seçim yapmayı da istemeyeceklerdir. Yani Sayın Cumhurbaşkanının seçimin normal yapıldığı 2028’de tekrardan aday olabilmesinin önünü açacak bir düzenleme olursa, sürelerini sonuna kadar kullanmak isteyecekler. Ama bir anayasa değişikliği olmaz ise Sayın Cumhurbaşkanını tekrar aday olabilmesi için, meclise bir seçim kararı aldıracaklar, bu sefer 2027’de bu seçimi gerçekleştirirler diye düşünüyorum. Daha da erkene almak istemeyecekler. Cumhurbaşkanının artık yorulduğunu, yaş olarak, sağlık olarak, gerçekten de yıprandığını, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde kimseye nasip olmayacak bir süre iş başında kaldığını ve artık dinlenmesinin daha faydalı olacağını, kendisi açısından da Türkiye açısından da daha faydalı olacağını düşünüyoruz. Bunu daha önce de söylemiştik. Tabii erken seçim, bize kalırsa hemen bu sonbaharda olması lazım. Ancak halkın durumu, Türkiye’nin şartları, yapılan erken seçimle ilgili anketlere bakıldığında da erken seçimin bir an önce yapılmasının faydalı olduğunu görüyorum.”
Cumhur İttifakı cevabı: ‘Denenmiş bir daha denenmez’
‘Olası bir erken seçimde Cumhur İttifakı ile yeniden ittifak yapmayı düşünür müsünüz’ sorusuna Erbakan, şu yanıtı verdi:
“Biz tabii denenmiş bir kez daha denenmez noktasındayız. Daha önce de ifade ettik: Biz çok samimi bir şekilde büyük bir fedakârlık yaparak Cumhurbaşkanlığı adaylığından feragat ettik. Bir mutabakat metni ortaya koyduk. Bu mutabakat metni karşılıklı olarak imzalandı. Ancak arkasından ortaya konan uygulamalar—özellikle ekonomi alanında—bugün geldiğimiz tabloyu oluşturdu. Bunu zaten ispatı özellikle ekonomi alanında mutabakat metninin tam tersi uygulamalar yapıldı. ‘Bir kez daha oturalım, bir kez daha mutabakat imzalayalım, bir kez daha konuşalım’ denecek bir durumun olmadığını düşünüyoruz. Biz, kendimiz bu sefer müstakil olarak Cumhurbaşkanı adayı olarak yola çıkmayı planlamış durumdayız.”
“İsrail ve ABD’ye karşı fiili adımların atılması lazım”
Terör devleti İsrail ve işbirlikçisi ABD’nin skandal ‘Gazze’ planlarına ilişkin iktidarın cılız tepkilerini de eleştiren Erbakan, şu şekilde konuştu:
“Biz pazar günü il başkanları toplantımızda “Neden Sayın Erdoğan, ‘dostum Trump’a bununla ilgili bir şey söylemiyor?” diye açıklamalarda bulunduk. Hemen akşamında Sayın Cumhurbaşkanı’nın bunlarla ilgili açıklamaları oldu. Ancak tabii, son derece cılız açıklamalar olarak görüyoruz. Sayın Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın açıklamaları da yine cılız açıklamalar...
Tabii burada aksiyon almak lazım, biz bunu hep söylüyoruz. Trump’a karşı konuşmak yerine, ‘madem sen bunları yapmak istiyorsun, böyle bir şey yaparsan biz de Kürecik’teki radar üssünü kapatıyoruz.’ İsrail’i korumak için kurulmuş bir radar üssüdür. İran füzelerine karşı İsrail’in hava savunma sistemine destek olmak üzere kurulmuş bir radar üssüdür, bunu kapatıyoruz. İncirlik Üssü’nü kapatıyoruz. Diyebiliyor musunuz? Bunları diyemedikten sonra konuşmanın çok da bir faydası yok.
İsrail ile bütün diplomatik ilişkilerin sıfırlanması… İsrail’e petrol Türkiye üzerinden gidiyor mu, gidiyor! Bakü-Ceyhan Petrol Boru Hattı üzerinden SOCAR petrol firması ile Azerbaycan petrolü devam ediyor.”
Editor : Şerif SENCER
