Haber7 ÖZETİ| Yazarı Mustafa Yürekli, bugünkü köşe yazısında yarın düzenlenecek olan 'Evlat Nöbeti Çalıştayı'na dair bilgi verdi:
Diyarbakır annelerinin evlat nöbeti, ne akademik dünyanın ilgi konusu oldu ne de medyanın.. Oysa akademisyenler, yazarlar, sanatçılar toplanıp bir aydın seferberliği başlatarak Diyarbakır annelerinin sesini dünyaya duyurabilirler.
Medya Platformu Derneği ve MİSMED Sosyal Medya Derneği, ‘Evlat Nöbeti Çalıştayı’ yaparak; terörizme karşı annelerin evlat acısını, feryadını ve yürekli direnişini dünyaya gündemine taşımaya çalışacak. Bu amaçla bölücü terör örgütünün dağa kaçırdığı çocuklarını almak için HDP Diyarbakır Binası önünde nöbet tutan annelerin haklı duruşunu, yarın düzenlenecek ‘Evlat Nöbeti Çalıştayı’nda bir kez de sosyal bilimler kendi diliyle anlatacak.
DİYARBAKIR ANNELERİ
Türkiye'nin PKK terörüyle mücadelesinde son yıllarda iki kritik gelişme yaşandı: 1.Bunlardan biri, Türk Silahlı Kuvvetleri ve MİT koordinasyonuyla PKK'nın sahadan silinmesi. 2.Diğerinin ise Diyarbakır annelerinin mücadelesi..
PKK tarafından dağa kaçırılan çocuklarının geri dönmesi çağrısı yapmak için bir grup Diyarbakırlı anne 3 Eylül 2019'da HDP Diyarbakır İl Başkanlığı binası önünde eylem yapmaya başladı. Hacire Akar'ın HDP İl Başkanlığı binası önünde 22 Ağustos 2019'da başlattığı oturma eyleminden cesaret alan Türkiye'nin dört bir yanından aile de eyleme katıldı. Mart 2020'de protestolara katılanların sayısı 134'e yükselmişti. Diyarbakır anneleri, resmen dünyanın gözü önünde PKK ve HDP’ye meydan okudu.
Aileler, yeni tip koronavirüs (kovid-19) salgını döneminde de eylemlerine devam etti. Yaşlı ve kronik hastalığı olan anne-babaların dışındakiler salgın tedbirlerine dikkat ederek "Evlat nöbeti"ne ara vermedi.
Kararlı direnişleri sonucu, 32 aile, PKK'nın dağa kaçırdığı evlatlarına kavuştu. Ailelerinin "geri dön" çağrısına olumlu cevap veren çocuklar, diğer aileler için de umut oldu. Kısaca Diyarbakır annelerin evlat nöbetinde gösterdikleri kararlı duruş, HDP'nin kepenk indirmesine neden oldu. PKK ise ailelerin direnişini kırmak, eylemlerini sonlandırmak amacıyla başta tehdit olmak üzere birçok yolu denedi.
Diyarbakır annelerini, başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere birçok bakan, siyasetçi, sanatçı, gazeteci, yazar, sporcu, sivil toplum kuruluşu temsilcisi, kanaat önderi ve din adamı ziyaret ederek destek mesajları verdi.
Ayıca Avrupa Parlamentosu üyesi Tomas Zdechovsky, Avrupa Konseyi Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi Denetim Komisyonu Türkiye eş raportörleri Jakob Wienen ve Yoomi Renström'un yanı sıra Ukrayna, İngiltere, Hindistan başta olmak üzere 9 ülkenin büyükelçileri Diyarbakır anneleriyle görüştü.
PKK'YI TERÖR ÖRGÜTÜ KABUL ETMEK ZORA SOKAR
Diyarbakır annelerinin eylemleri, Kürt halkının PKK'ya yönelik en somut eylemlerinden biri. Batılı akademisyenler, yazarlar, sanatçılar ve aydınlar "Türk devleti, Kürtleri eziyor, haklarını ihlal ediyor, o yüzden Kürtler de silahlı mücadele veriyor" şeklinde bir algıya sahip.. Oysa Diyarbakır anneleri, bunun tam tersini söylüyor, 'PKK, Kürtleri eziyor, haklarını ihlal ediyor' mesajı veriyor. Batı üniversiteleri, kültür sanat çevreleri ve basını bu söyleme alışkın değil. Dolayısıyla bu gerçeği görmek işlerine gelmiyor.
Batı'da ana akım medyanın, entelektüel ve siyasi partiler arasında PKK ve uzantısı parti ve yapılara sempatisi var.. Hele DEAŞ ile mücadele döneminde bir destan ve başarı hikayesi ürettiler: ‘PKK'lı kadınlar, Batılı değerlerin koruyucusu, savunucusu olarak moda dergilerine ve filmlere konu edildi. Barbar gerici vahşi DEAŞ'a karşı Batı'nın Orta Doğu'daki aydınlanmış ilerici müttefikleri olan 'Kürtler' (PKK) savaşıyor, denildi. Terör figürlerini birer kahraman, birer özgürlük savaşçısı gibi sundular. Bu hikayeyi çöpe atmak istemezler.. PYD ve PKK'nın Suriye'deki insan hakları ihlallerini, terör faaliyetlerini görmezden geldiler hep. Barışçıl oturma eyleminin ürettiği sonuçlar objektif gazetecilik ilkeleri içerisinde alkışlanacak bir haber değerine sahip; fakat Batı medyası bunu görmezlikten geliyor.
Avrupa Birliği (AB), ABD, Kanada, Avustralya gibi birçok ülkenin terör örgütleri listesinde yer almasına rağmen PYD ve PKK ile angajman kurdu; silah ve askeri destek sağladılar. Birçok Batılı devletin Suriye bağlamında YPG ve PKK ile askeri, istihbarat ve eğitim konusunda iş birliği yapıyor. PKK'yı tehdit değil tam tersine Türkiye karşıtı bir araç olarak kullanmaya devam edecekler.
Diyarbakır annelerinin "yeter artık" diyerek evlatları için ortaya koyduğu çabanın sosyolojik düzlemde PKK ile mücadelede güçlü etki oluşturmaktadır. Terör örgütü kendini güçlü gördüğü bir yerde anaların direnişi ile büyük bir kayıp yaşadı. Kadın hakları, çocuk hakları ve en temelde insan hakları bağlamında Diyarbakır annelerinin herkes tarafından desteklemesi gerekir.
ÜNİVERSİTE VE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI
Uluslararası hukuk bakımından ‘çocuk asker’ demek gerekiyor bu dağa kaçırılan çocuklara. Ben çocukların bilinçli olmadığını, ergenlikten dolayı suça sürüklediğini düşünüyorum. Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne (UCM) taraf olan devletler yargılama kapsamına girdi. Terör örgütü PKK yöneticilerinin bu anlamda UCM tarafından yargılanamayacağı açıklandı; ancak Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) bir karar alırsa yargılanabiliyor. Bir çok STK’nın hazırladıkları raporlarda terör örgütü PKK’nın çocuk askerler konusunda suçlarını ortaya koydu. UCM bu konuda bir şey yapamıyor.
Geriye bugün Diyarbakırlı annelerin yaptığı STK’larla ancak o şekilde gündeme getirmeleri kalıyor. PKK, dünya kamuoyu baskısını azaltmak için bazı STK’larla anlaşma imzalayarak, Cenevre Sözleşmesi kapsamında çocukları saflarında savaştırmayacağını söylüyor, ama çocukları dağa kaçırmaya, örgüte almaya devam ediyor. Çocukların, örgütlere katılmasını önlemek için en büyük görev ailelere düşüyor. Aileler, toplum, üniversiteler ve medya üstüne düşeni yapması lazım.
Terör örgütü PKK neden çocuklara yöneldi, nasıl ikna ediyor? Bu soruların cevabı biliniyor. 1990’larda hapishaneler radikal sol örgütlere bırakıldı; PKK, DHKP-C ve diğer sol terör örgütlerinin hapishanelere hakim olduğunu ve buraları örgüt kampları gibi kullandığını öne sürüldü. Örgüt üyeliği veya propagandası suçundan hapishanelere gönderilen çocuklar, çocuk hapishaneleri yerine yetişkin hapishanelerine alındı. Hapishanelerde çıkan çocuklar, daha sonra yapılan ev baskınlarında polisle çatışarak öldüler. Bu çocuklar hapishanelerde radikalleştiler. Çocukları örgüte katmanın maliyeti düşük. İkincisi, çocukların gelişme çağında olmaları itibariyle ikna edilmeleri ve yetişkinlere göre radikalleşmeleri daha kolay. Çocuklar güvenlik güçleri tarafından daha az bilindiği için örgüt başkalarının örgüte sızmasını engellemiş oluyor; bir nevi istihbarata karşı korunma. Diğer bir faktör, çocuk teröristlerle dış dünyanın dikkatini çekmek için. Örgütler, genç yaştaki insanları propaganda için kullanıyorlar ve gençler arasında intihar eylemleri yapma eğilimi daha yüksek.
PKK, DHKP-C ve diğer sol terör örgütleri “soğuk savaş” döneminde kurulan örgütler.. Avrupa ülkelerinde soğuk savaş döneminde kurulan radikal sol örgütler kapatıldı, fakat Türkiye’de benzer örgütlerin kapatılmaması için uğraşıyorlar.
Diyarbakır HDP İl Başkanlığı önünde çocukları için eylem yapan anneler çok büyük cesaret örneği sergiledi. Diyarbakır anneleri, alışılagelen ezberi bozdular. Diyarbakırlı annelerden sonra çocukların dağa çıkması kolay olmayabilir.
Araştırmalarıma göre, gerek İçişleri Bakanlığı, gerek örgüt yayınlarına göre son 35 yılda 20 bin çocuktan terörist yapıldı. 20 bin çocuktan terörist yapılırken STK’lar, İnsan hakları savunucuları, akademisyenler, yazarlar, sanatçılar ne yaptılar? Hiçbir şey yapmadılar. STK’lar eylem yapmadı, gazeteciler haber yapmadı, yazarlar ve sanatçılar bu çocukları konu etmediler.
Yönetmen Nazif Tunç, Karınca filminde Diyarbakır annelerinin hikayesini anlattı. Nazif Tunç’u tebrik etmek, filmi ülke gündeminde tutmak, Diyarbakır annelerinin hikayesini anlatan yeni filimlerin çekilmesi ihtiyacını ifade etmek gerekiyor..
Medya Platformu Derneği ve MİSMED Sosyal Medya Derneği’nin düzenlediği ve Yazarlar Birliği İstanbul Şubesi’nin destek verdiği, Doç.Dr. Addem Palabıyık’ın koordinasyonunda yürütülen ‘Evlat Nöbeti Çalıştayı’nın ana çalışması, 17 Ağustos 2022, Çarşamba günü İstanbul’da Türkiye Yazarlar Birliği İstanbul Şubesi’nde, Sultanahmet’teki Kızlarağası Medresesi’nde, 25 katılımcı ile gerçekleştirilecek..
Medya Platformu’nun yaptığı açıklamaya göre, ‘Evlat Nöbeti Çalıştayı’nın Taslak Sonuç Bildirisi’, 18 Ağustos 2022, Perşembe günü, Diyarbakır annelerini ziyaret çıkışında, koordinatör Doç.Dr. Addem Palabıyık tarafından kamuoyuna açıklanacak.
‘Evlat Nöbeti Çalıştayı’ akademik dünyanın ve sivil toplum kuruluşlarımızın Diyarbakır annelerine duyarlılığı ve desteği. Emeği geçenlere, katkıda bulunanlara teşekkür ederiz..
ÇALIŞTAY KOORDİNATÖRÜ VE RAPORTÖRÜ PALABIYIK DETAYLARI ANLATTI
Çalıştay koordinatörü ve raportörü Doç. Dr. Adem Palabıyık, SABAH'a açıklamalarda bulundu:
Diyarbakır anneleri ile başlayan evlat nöbetini akademik ve bilimsel bir tartışma konusu olarak görmedik. Çalıştaydaki amacımız tam da bu. Toplumsal hareket olan evlat nöbetini, aileleri akademik camiada medya sosyolojisi bağlamında, alanında uzman bireylerle bir araya gelerek bir çalıştayda tartışmayı uygun gördük. Bu süreçte İçişleri Bakanlığı ile irtibatlı ilerledik. 17 Ağustos'ta İstanbul'da 25 katılımcı ile ana çalıştayı, 18 Ağustos'ta Diyarbakır'da hazırlanan çalıştayın taslak sonuç olarak basına ilan edilmesine karar verdik. 18 Ağustos'ta Diyarbakır annelerini de ziyaret edeceğiz.
DÜNYAYA YAYILACAK
Çalıştay akademik ve bilimsel düzeyde ele alınacak. Sürece anneler dahil edilmedi. Akademik ayağından sonra ortaya çıkacak uluslararası kongreyi Diyarbakır'da yapmayı düşünüyoruz, buna anneleri davet etmeyi düşünüyoruz. Temel amaç meselenin akademik boyutunu başlatmak. Bunu başlattıktan sonra uluslararası kongre ve sempozyumla yabancı dillerde BM'ye ve uluslararası örgütlere taslak olarak sunmayı amaçlıyoruz. Akademik çalışmalarla evladına kavuşmak isteyen ailelerin sesi dünyaya duyurulacak.
ÇALIŞTAY 6 OTURUM
STK'lar da süreçte olacak. Amacımız meseleyi akademik olarak ele almak ve annelik habitusunu vurgulamak. Annelik siyaset üstü bir kavram. Evlat nöbeti de siyasal bir kavram, durum değil. Hiçbir anne boş yere veya para karşılığı 3 yıl boyunca çadırda beklemez. Annelerin tek amacı evlatlarını almak. Diyarbakır anneleri Türkiye'yi nasıl algılanıyor? Türkiye'de Diyarbakır annelerinin veya evlat nöbetinin algısı nasıl? Bunlar birbiri ile örtüşüyor mu, öteki taraf anneleri anlamıyor mu, bunu tartışacağız. Çalıştay 6 oturumda ele alınacak. MİSMED derneği ile medya platformu sürece destek oldu. İstanbul'da Türkiye Yazarlar Birliği İstanbul Şubesi bize mekân tahsis etti.