28 ÖZETİ| Mayıs’ta yapılan cumhurbaşkanı 2. tur seçimlerinin ardından tekrar cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturan Recep Tayyip Erdoğan ile beraber Türkiye’de ekonominin nasıl şekilleneceğine ilişkin ekonomist Çetin Ünsalan, Cumhuriyet TV’ye değerlendirmelerde bulundu.
“ÇOK CİDDİ BİR KARA DELİKLE KARŞI KARŞIYAYIZ”
Ünsalan, seçimin ardından çay, şeker, kahve, süt ve süt ürünleri gibi pek çok gıda maddelerine yapılan zamma dair “Bunların ilk ve tek zam olmalarını temenni ederdim ama ne yazık ki bir başlangıç olarak nitelendirmek gerekiyor çünkü zaten geçen seneyle mukayese ettiğimizde bir trilyon liralık bir bütçe açığını zaten yıl sonu itibariyle görüyorduk. Buna bütçe açığını da koyduğunuzda aslında çok ciddi bir kara delikle karşı karşıyayız. Bu kara delik şu anda parasal sıkılaşmanın olduğu dünyada Türkiye'nin de rezervler itibariyle eksi bakiyeyi düştüğü bir ortamda ‘cep delik cepken delik’ gibi bir durum var, dönüp vatandaşa yansıtılacak. Örneklerini görmeye başladık. Bu gelen zamların her birinin fiyatlara paralel, zincirleme gelecektir. Örneğin benzine gelen zam aşağı yukarı iğneden ipliğe her şeyi etkiliyor” açıklamasında bulundu.
“EKONOMİK OLARAK KENDİ KALEMİZE GOL ATTIK”
AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 28 Mayıs akşamı yaptığı konuşmayı hatırlatan Ünsalan, sözlerine şöyle evam etti:
“Enflasyonu da indireceğiz vurgusu yaptı. Eğer biz faizi indirdiğimiz gibi enflasyonu indireceksek vay halimize. Çünkü gerçek olmayan bir faizle piyasada 4-5 katı faiz uygulamalarına şahit oluyoruz. Şu anda bile yüzde 43 enflasyonla en az bunun üç katı bir enflasyonu hayatımızda bulurken ısrarla düşürülen bir enflasyon karşısında bu artacak enflasyon gerçeğini nereye oturtacağız? Bence o yüzden şu anda en önemli sınav ekonomide verilecek. Gerçek veriler ortaya koyduğunuzda üzerine yapacağınız bir ekonomik programla ve insanları ikna ederek buradan çıkabilmeniz mümkün. Ama bununla ilgili de ilk akşam bence kendi kalemize bir gol attık ekonomik olarak. Yani Sayın Cumhurbaşkanı'nın Beştepe'de yaptığı konuşmada ötekileştiren tavrı ‘oy verenler vermeyenler ‘diye ayırması bu kadar zorlu bir süreçte ortaya dünyanın en iyi programını dahi koysanız sizin bir kamuoyu desteğine ihtiyacınız var. Minimum yüzde 80’lerde, 85’lerde kamuoyu tarafından ikna edilen bir ekonomik program ve destek uygulamanız gerekiyor çünkü ortada bir fatura var. Biraz daha ihtiyatlı, dile dikkat eden akılla yaklaşım sergileyen ve mutlaka ekonomi biliminin özelliklerine bünyesine katmış yaklaşımlar gerekiyor. Aksi takdirde bu zamlar ki keza bütçe açıkları ve beraberinde gelecek olan enflasyon artık halkın kaldırabileceği noktanın ötesine geçti. Çünkü artık bir satın alma gücü yok eriyoruz.”
“MEHMET ŞİMŞEK BAKANLIK İÇİN DOĞRU İSİM DEĞİL”
Ankara'da AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan ile bir araya gelen eski Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı Mehmet Şimşek'in ekonominin başına geçirileceği iddiasına ilişkin konuşan Ünsalan, “Mehmet Şimşek bence doğru bir isim değil. Zaten kendi bakanlığı sırasında da çok başarılı tercihler yapabilen bir isim değildi. Bugünün sorumlu kadro yapısı içerisinde Türkiye'nin birikerek gelen sorunların içerisinde Mehmet Şimşek'in çok etkisi var. Ayrıca dünyada parasal genişlemenin olduğu, Türkiye'ye de paranın aktığı ve borçlanarak sorunların ötelendiği bir dönemde bir bakanlık vazifesi yaptığını unutmamak gerekir. Üstelik dünyada paranın kıtlaştığı bir süreç içerisinde ve sorumlu bir ekonomik fotoğraf içerisinde başarılı olma ihtimali yok. Şu anda dünyanın en iyi uzmanını da getirseniz bu sistemi içerisinde ne yazık ki uygulanabilirliği yok. Çünkü her şey cumhurbaşkanına bağlı. Bu şartlar altında sorumluluk kadar yetki de verdiğimiz bir bakanlık sistemine ele almamız gerekiyor. Bugün bizim hala parlamenter sistemi üzerinden bakanlık algımız var oysa bugünkü sistem içerisinde bakanların hiçbir önemi yok. Bakanlar eski sistemin müsteşarı seviyesinde yetkilere sahipler. O da politikalarda belirleyici olamaz” ifadelerini kullandı.
“MERKEZ BANKASI KKM’YE MÜDAHALE EDEMEZ”
Ünsalan, dövize dönüşebilir Kur Korumalı Mevduat'a (KKM) Merkez Bankası'nın müdahale etme ihtimaline dair “Müdahale edebileceğimiz noktayı geçtik. Şu anda yaklaşık 122 milyar dolarlık 'liralaşma' adı altında icat ettiğimiz bir terminoloji içerisinde dolarize ettiğimiz bir paketle karşı karşıyayız. Bugün kur korumalı mevduata kaldırdığınız anda paranın nereye gideceği belli değil ama nereye gitmeyeceği belli. Altına gider, borsaya dövize gider, dolara ya da avroya girer onu bilmiyoruz. Ama Türk Lirası'nda kalmayacağı çok açık. O yüzden bu kadar hassas dengelerin olduğu, swapları dahi yediğiniz bir noktada öyle söylem bazında müdahale edemezsiniz. Ederseniz sonuçları da ağır olur. Ummadığınız kadar büyük dolar patlamalarına, kur patlamalarına neden olursunuz” açıklamasında bulundu.
“DOLAR’IN TL KARŞILIĞI 35 LİRAYA GELİYOR”
Enflasyon değerlerini esas alarak doların TL karşılığına ilişkin açıklamada bulunan Ünsalan “ENAG’ın verilerini esas aldığımızda doların eğer TÜİK'in enflasyonuna inanıyorsak sadece mevcut doların üzerine enflasyon payını koyduğumuzda 24'ler 25'ler sınırına geliyor. ENAG’ın enflasyonunu doğru kabul ediyorsak da 30-35 dilimi arası. Çıkartmamak için ellerinden gelen her şeyi yapıyorlar. Bizim burada uygulamamız gereken ‘aşamalı olarak değer kaybını yönetiyor olmak’. Aksi takdirde basarsanız patlar. Şu anda Türkiye ekonomisi yönetilmiyor” dedi.
“SATIN ALMA GÜCÜNÜ ARTTIRMALIYIZ”
Asgari ücrete yapılması planlanan zam oranına dair de konuşan Ünsalan, sözlerini şöyle noktaladı:
“Aslında bir ülkede yoksulluk sınırı asgari ücret sınırıdır. O da 33 bin liralara tekabül eder ama bunun hayatın kendisinde karşılığı yok. Siz bugün telaffuz edilen 10 bin ya da 13 bin liraları bile vermeye kalksanız işveren tarafında da birtakım sübvansiyonlarla ve desteklerle kurgulamazsanız ya insanlar işten çıkarılır ya işsizlik patlar ya firmalar çok ciddi bir sermaye erimesi noktasına gider ya da kayıt dışı istihdam artar. Ne yaparsanız yapın ortadaki fotoğraf şu; 13 bin verdiğinizde alanı tatmin etmeyecek ama verenin de ödeyemeyeceği bir rakam gerçeği ile karşı karşıyayız ekonomi bu kadar içinden çıkılmaz bir noktaya getirildi. Gelirimizin kaç lira olduğunun önemi yok 1 liramızla ne alabildiğimizin önemi var. 1 liranın satın alma gücünü arttıracak yaklaşımlara girmemiz gerekiyor. Aksi takdirde 20 bin de verseniz birkaç ay içerisinde satın alma gücünü yitirmiş olursunuz.”
Editor : Şerif SENCER