Kahramanmaraş ÖZETİ| depremleri hepimizi seferber etti ve tüm odağımızı depremden etkilenen kişilerin üzerine yöneltti. Hâlâ da yaşananların bir anca atlatılabilmesi adına sayısız kişi, kurum ve kuruluş, sabah akşam demeden çalışmalarına devam ediyor.
Hatta bu talihsiz deprem, dünya çapında da ses getirince çok sayıda ülke, bizlere destek oldu ve olmaya devam ediyor. Bu alanda çalışmalar kesintisiz olarak devam ederken deprem gündemine odaklanarak geride bıraktığımız, dünya genelindeki önemli gelişmeleri sizlere bülten hâlinde hazırladık.
İçindekiler
Yapay zekâ ve teknoloji dünyasındaki gelişmeler:ChatGPT’nin zihin yaşı belirlendi.“ChatGPT, Çin’de yasaklandı” iddiaları:Yapay zekâ dil modellerinin yazdığı kitaplar pazar yerlerini dolduruyor.Yapay zekânın değerini bu depremlerde gördük.Yapay zekada ses devrimi: ElevenLabsGoogle’ın zayıf yapay zekâ atılımı Bard:Yapay zeka kontrollü uçak 17 saat boyunca havada kaldı.Yapay zeka ile sıfırdan protein üretildi.Avatar filminde yer alan bir teknoloji hastalık tespitinde kullanıldı.GM, parmak izini kendi kendine silen dokunmatik ekran üretiyor.MIT mühendislerinden yeni görüntüleme yöntemi:Bilim haberleri:Sıtma taşıyan sivrisineklerin bölgesi her geçen yıl genişliyor.Araştırmaya göre hava kirliliği, gençlerde tansiyonun düşmesine sebep oluyor.Demir/çelik endüstrisinin emisyonunu azaltacak bir yöntem keşfedildi.Sabah erken saate ders koymanın öğrenciler üzerindeki etkisi:Genetiğiyle oynanmış ‘süper ağaçlar’ ekti.Araştırmacılar kağıt inceliğinde güneş hücresi geliştirdi.Bir ALS (Amyotrofik Lateral Skleroz) hastası, beyin implantıyla kelime rekoru kırdı.İsrail’de 3 bin yıllık beyin ameliyatının izlerine rastlandı.Elektronik cihazların ısınma problemini daha etkili şekilde çözebilecek yöntem: Hidrojelİnsan bedenindeki ısı daha verimli kullanılacak.NASA'nın yeni roket motoruYapay zekâ ve teknoloji dünyasındaki gelişmelerle başlayalım.ChatGPT’nin zihin yaşı belirlendi.THE DECODER .via-text { background-color: rgb(0,0,0); /* Fallback color */ background-color: rgba(0,0,0, 0.4); /* Black w/opacity/see-through */ color: white; font-weight: 300; font-size: 0.75em; position: absolute; bottom: 0%; right: 0; z-index: 2; padding: 5px !important; text-align: left; }
Stanford Üniversitesinden Psikolog Michal Kosinski tarafından yapılan bir test, ChatGPT’nin 9 yaşındaki bir çocuğun seviyesinde performans göstermesiyle sonuçlandı. ChatGPT’nin sorumlu olduğu konu ise “zihin teorisi” oldu. Bu ise kabaca “başka canlıların bilgi, duygu ve inanç gibi durumlarını anlama becerisi” olarak tanımlanıyor.
Henüz hakem onayı bekleyen çalışma ArXiv’de yayımlandı. Böylesine ses getiren bir dil modelinin elde ettiği sonuç oldukça ilginç.
“ChatGPT, Çin’de yasaklandı” iddiaları:Nikkei Asia’nın verdiği bilgilere göre Çin’deki teknoloji firmalarının ChatGPT ile bağlantılı hizmetler sunması yasaklandı. Bunun gerekçesi olarak ise ABD merkezli olan bu dil modelinin egemenlik için zararlı olabilecek yanlış bilgiler vermesi gösterildi.
Bu bilgilerin arasında Uygurlara yönelik insan hakları ihlali gibi hassas ve kritik konular yer alıyordu. Buna ek olarak Çin’de, ChatGPT’ye rakip bir dil modelinin geliştirme aşamasında olduğu da bilgiler arasında. Sonuç olarak resmi bir yasaktan ziyade şirketlerin ChatGPT’yi kullanmamaları söyleniyor.
Yapay zekâ dil modellerinin yazdığı kitaplar pazar yerlerini dolduruyor.Başta ChatGPT olmak üzere birbirinden farklı dil modelleriyle yazılan kitaplar, Reuters’ın haberine göre Amazon gibi pazar yerlerinde satılıyor. Hatta Amazon’un e-kitap hizmeti sunan mağazası Kindle’da, sadece bu ay 200’den fazla yapay zekâ ile yazılmış kitap yer aldı.
Bu kitapların yazarları arasında ChatGPT’nin de yer alıyor olması ise dikkat çekti. Bu da gösteriyor ki yapay-zekâ-tespit (?) araçları, henüz istenen seviyeye gelememiş.
Yapay zekânın değerini bu depremlerde gördük.xView2 .via-text { background-color: rgb(0,0,0); /* Fallback color */ background-color: rgba(0,0,0, 0.4); /* Black w/opacity/see-through */ color: white; font-weight: 300; font-size: 0.75em; position: absolute; bottom: 0%; right: 0; z-index: 2; padding: 5px !important; text-align: left; }
xView2 isimli yapay zekâ sistemi, ülkemizde gerçekleşen depremlerin ardından arama-kurtarma ve hasar tespiti gibi durumlarda kullanıldı. Uydudan alınan verilerin makine öğrenimiyle harmanlanmasından ortaya çıkan bu sistem, enkazın ciddiyetini göstermek amacıyla uydu görüntülerinde enkaz yerlerini farklı renk yoğunluklarıyla gösteriyor.
Bu bağlamda renk ne kadar koyuysa, enkazın da o kadar ciddi durumda olduğu anlaşılıyor. Yüzde 85 ile 90 aralığında bir doğruluk oranınsa sahip olan sistem, normalde günler alacak olan işlemleri birkaç saate indirgemiş oluyor. Tek eksik yanı binaları sadece üstten gösterebildiği için kenarlarda veya binanın altında oluşan hasara ait bilgi veremiyor olması. Yine de işleri fazlaca hızlandırdığı şüphesiz.
Yapay zekada ses devrimi: ElevenLabs
Yapay zekâ ile çok sayıda kişiye ve karaktere istediğinizi söyletmenizi mümkün kılan ElevenLabs, ünlü isimleri skandal kayıtlarla gündeme getirdi. Oldukça eğlenceli içeriklerin çıkarıldığı bu sistemden; örnek olarak Emma Watson’ın Mein Kampf’dan bir kesit okuduğu, Rick and Morty’den Rick’in eşine şiddet uygulayacağını söylemesi gibi oldukça ses getiren kayıtlar 4chan’de ortaya çıktı.
Oldukça gerçekçi olan bu kayıtlar, deepfake konusunun ileride çok kez karşımıza çıkacağına işaret ediyor. Sistemin kötüye kullanılmasına yönelik belli önlemler üzerinde çalışıldığını belirten ElevenLabs, Vice’ın isteğine karşılık yorum yapmamayı tercih etmiş.
Google’ın zayıf yapay zekâ atılımı Bard:Rakibi ChatGPT’nin, Bing’e entegre edilmesi gelişmesinin ardından atılımlara başlayan Google, Bard isimli sohbet botunu LaMDA dil modeliyle destekliyor. Google’a da entegre olacak olan bu sistem, birbirinden karışık veya spesifik soruları da cevaplayabilecek.
Bunun dışında yine arama motoruna entegre olacak olan farklı araçlar, sindirilmesi zor veya uzun içerikleri de kolay tüketilebilir hâlde kullanıcıya sunacak.
Tek seferde uzun uzun kodlar, makaleler, kitaplar yazabilen ve birçok problemi olsa da sıklıkla tercih edilen ChatGPT karşısında Bard’ın durumunu birlikte göreceğiz.
Yapay zeka kontrollü uçak 17 saat boyunca havada kaldı.DARPA (The Defence Advanced Research Projects Agency), yaptığı duyuruda F-16 uçağının insansız uçabilmesini sağlayacak bir algoritma geliştirdiğini söyledi. Yapılan testte farklı koşullarda F-16’nın inişleri ve kalkışları gözlemlendi. Bunun dışında pilotların otomasyona ne kadar güvenebileceğine yönelik testler de yapıldı.
Oldukça olumlu geçen testlerin dışında ABD’nin savunma konusunda farklı alanlara yatırımlar yaptığı da biliniyor. Zira yapay zekâ alanında ülkenin her yıl milyarlarca dolar yatırım yaptığı iddia ediliyor.
Yapay zeka ile sıfırdan protein üretildi.Tıpkı internetteki bilgilerin ChatGPT’ye yedirilmesi gibi, birbirinden farklı 280 milyon kadar proteinin aminoasit sekanslarının makine öğrenimi yoluyla öğrenilmesi, bilim insanları için sıfırdan protein üretimini mümkün kıldı. Bilgilerin oturması için birkaç hafta beklemek zorunda kalan bilim insanları, bunun ardından gerekli ayarlamaları yaparak ve arka plan bilgileri ekleyerek sistemi hazır hâle getirdi.
Modelin ürettiği milyonlarca sekanstan 100 adedini test eden bilim insanları, bu gruptakileri doğadakilerle kıyasladı. Sekanslar sonucunda hücre içinde test edilmek üzere 5 adet protein ortaya çıktı. Bunlar da yumurta beyazındaki bir enzimle karşı karşıya getirildi. Bunlardan ikisi, doğal olana oldukça benzer bir şekilde hücre duvarını aşmayı başardı.
Buna ek olarak yapay zekâ ile geliştirilen ve bilinen diğer enzimlerle sadece yüzde 31,4’lük bir benzerlik oranı olan enzimler bile aktivite gösterebilmiş. Söz konusu gelişmenin protein mühendisliği alanını tekrar canlandırması bekleniyor.
Avatar filminde yer alan bir teknoloji hastalık tespitinde kullanıldı.
Avatar gibi yapımlarda kullanılan ve oyuncuların hareketlerinin izlenmesini sağlayan kıyafetler, Birleşik Krallık’taki araştırmacıların ilgisini çekti. Yine yapay zekânın yer aldığı testlerde başta genetik rahatsızlıkların ciddiyeti, beden hareketlerinin izlenmesiyle, İngiltereli uzmanlar tarafından doktorlara kıyasla 2 kat daha hızlı tespit edildi.
Çalışmanın başındaki Doktor Valeria Ricotti, bir grup araştırmacıyla birlikte bu yöntem üzerinde 10 yıl kadar çalışmış. Bu bağlamda Friedreich ataksisi ve DMD hastaları üzerinde iki çalışma gerçekleştirilmiş. Sektörde oldukça sağlam şekilde ses getiren bu çalışma, fiziksel durumu etkileyen hastalıkların iyileşme sürecinin takibinde de kullanılabilecek. Şimdilik, bahsettiğimiz iki hastalığın tedavisinde bu yöntemin kullanılabilmesi için izin bekleniyor.
GM, parmak izini kendi kendine silen dokunmatik ekran üretiyor.General Motors’un aldığı yeni patente bakılırsa şirket, dokunmatik ekranların kendi kendilerini temizleyerek parmak izlerinden arındığı bir teknolojiyi araçlara entegre etmek istiyor.
Üretilecek yeni ekranlarda kırmızı, yeşil ve maviye ek olarak bir de mor-menekşe arası, insan gözünün göremeyeceği bir piksel çeşidi de olacak. Bu piksel, Güneşli olmayan günlerde veya camlar filmli olduğunda, parmak izlerinin silinebilmesi için gerekli olan tepkimeyi başlatacak ve bu sayede işlem için gece veya gündüz fark etmeyecek.
MIT mühendislerinden yeni görüntüleme yöntemi:Piksellerden alışık olduğumuz art arda yatay olarak gelen kırmızı, yeşil ve mavi düzeninin dışına çıkmayı hedefleyen MIT mühendislerinin yeni yönteminde, birbiri üzerine dikey olarak sıralanan diyotlarla daha keskin görüntü elde edilebiliyor.
Söz konusu yeni teknolojiyle birlikte bilinen renkler oluşturulabiliyor ve 4 mikron genişliğindeki bu yeni sistem, inç başına 5.000 piksel yoğunluğunu mümkün kılıyor. Araştırma ekibinin sıradaki hedefi, piksellerin kontrolünü daha verimli kılmak. Bunun için de araştırma ekibinden Jiho Shin, 25 milyon LED’i ayrı ayrı kontrol edebilecekleri bir sisteme ihtiyaç duyduklarını, bu konu üzerinde de çalıştıklarını belirtti.
Teknoloji haberlerinin ardından bilim haberleriyle devam ediyoruz.Sıtma taşıyan sivrisineklerin bölgesi her geçen yıl genişliyor.Biology Letters’da yayımlanan araştırmaya göre, başta iklim değişikliği sebebiyle sıtma taşıyan sivrisinekler, bölgelerini her yıl 4,7 kilometre kadar genişletiyor. Çalışmanın başında Georgetown Üniversitesinden Colin Carlson bulunuyor. Afrika’da bulunan anofel cinsi sivrisineklerin son 120 yıldaki dağılımını ele alan araştırma grubu, bu çalışmaya anofellerin 22 çeşidini dahil etti.
Daha sonra ise bu türün 1898 ve 2016 yılları arasında hareketleri izlendi. Sonuç olarak anofellerin her yıl 4,7 kilometre güneye doğru yayıldığı ortaya çıktı. Buna ek olarak 6,5 metre daha yüksek rakımda çıkabildiği keşfedilen bu tür, araştırmaya göre Güney Kutbu’na toplamda 500 kilometre daha yakın ve ilk durumuna göre 700 metre kadar daha yüksekte. Bunun oldukları yeri terk ederek güneye doğru gidiyorlarmış gibi düşünmeyin. Zira bu, ilerlemekten ziyade yayılma.
Araştırmaya göre hava kirliliği, gençlerde tansiyonun düşmesine sebep oluyor.İngiltere’de yapılan ve ergenlik çağındaki gençleri temel alan bir araştırma, yüksek seviyede nitrojen dioksit ve 2,5 mikrometreden küçük sıvı veya katı parçacıkların, gençlerde tansiyon düşüklüğüne yol açtığını ortaya koyuyor.
Bunun yanında söz konusu partiküllere maruz kalmanın kişilerde sirkadiyen ritmin bozulmasına, dolayısıyla da kan basıncının olumsuz etkilenmesine sebep olduğu belirtildi. Çalışma, PLOS ONE’da yayımlandı.
Yine İngiltere’de yapılan bir çalışmada demir/çelik endüstrisinin emisyonunu azaltacak bir yöntem keşfedildi.Birmingham Üniversitesinden bir araştırma grubunun gerçekleştirdiği çalışmada Doktor Harriet Kildahl, buldukları yeni yöntemle birlikte endüstri sürecinde ortaya çıkan karbondioksiti karbonmonoksite çevirmeyi hedeflediklerini söyledi.
Termokimyasal bir döngüyle gerçekleştiği söylenen bu değişim, demir/çelik işçiliğinden ortaya çıkan devasa miktardaki emisyonu yüzde 88 oranında düşürebilir. Sadece çevrecilik açısından da değil, söz konusu yöntem uygulamaya geçebilirse 5 yılda hem 1,28 milyar pound’u cepte tutacağı hem de emisyonu yüzde 2,9 oranında azaltmış olacağı belirtiliyor.
Sabah erken saate ders koymanın öğrenciler üzerindeki etkisi:Singapur Üniversitesinden uzmanların gerçekleştirdiği bir araştırmada erken saate ders koymanın üniversite öğrencileri üzerindeki etkisi gözlemlendi. 23 bin 391 öğrencinin üniversite internetine giriş verileri incelendi ve derslere katılımları takip edildi. Sabah saat 08:00’deki derse, günün kalanına kıyasla yüzde 10 oranında daha düşük katılım tespit edildi.
Giyilebilir cihazlar da işin içine dahil oldu ve öğrencilerin uyku düzenlerine de bakıldı. Bunun sonucunda öğrencilerin, sabah saat 08:00’deki derslerin yaklaşık üçte birine uyanamadığı tespit edildi.
Söz konusu veriler 3.818 öğrencinin notlarıyla da karşılaştırıldı ve sabah ders alan öğrencilerin, notlarının daha düşük olduğu bilgisine ulaşıldı.
Living Carbon isimli şirket, genetiğiyle oynanmış ‘süper ağaçlar’ ekti.Living Carbon .via-text { background-color: rgb(0,0,0); /* Fallback color */ background-color: rgba(0,0,0, 0.4); /* Black w/opacity/see-through */ color: white; font-weight: 300; font-size: 0.75em; position: absolute; bottom: 0%; right: 0; z-index: 2; padding: 5px !important; text-align: left; }
Ağaçların yavaş büyümesine ve iklim değişikliği yüzünden kısa sürede olabildiğince karbon depolanması gerektiğine dikkat çeken şirket, sıradan bir ağaca göre havadan daha çok karbon toplayan genetiği değiştirilmiş ağaçların ekimini gerçekleştirdi. Söz konusu ağaçlar, ABD’nin Georgia ve Pensilvanya eyaletlerinde uygun ormanlık alanlara dikiliyor.
İlk 60 bin fidan, daha hızlı büyüyen, sıcağa karşı daha dirençli olan ve daha çok karbon depolayabilen kavak ağaçlarından oluşuyor. Şirket, 2023’ün sonuna kadar bu türden 4 milyon fidan dikmeyi hedefliyor.
Araştırmacılar kağıt inceliğinde güneş hücresi geliştirdi.Herhangi bir zemini güç kaynağına çevirme potansiyeli taşıyan bu araç, MIT mühendislerinden geldi. Oldukça dayanıklı ve esnek olan bu hücreler, özellikle de uzak mekânlardaki güç kaybı için kritik bir rol oynayabilir. Bunun dışında araçlarda, kıyafetlerde, gemilerde ve birbirinden farklı yerlerde sürekli güç üretebilirler.
Öncekilerden daha dayanıklı olduğu öne sürülen bu hücreler, yazdırılabilir elektronik mürekkep hâlinde olan nano-materyallerle yapılıyor. Dayanıklılığı korumak içinse kumaş malzeme kullanılmış.
Bir ALS (Amyotrofik Lateral Skleroz) hastası, beyin implantıyla kelime rekoru kırdı.
Daha önce yüzde 94,1 doğruluk oranıyla dakikada 18 kelime olan rekor, bu sefer dakikada 62 kelime oldu. Subject T12 ismi verilen gönüllünün kırdığı bu rekor, öncekinin 3 katından bile fazla. Doğal konuşma hızı normal şartlarda dakikada 160 kelime olarak biliniyor. Bu da söz konusu implantların gittikçe daha da geliştiğini gösteriyor.
İsrail’de 3 bin yıllık beyin ameliyatının izlerine rastlandı.Bir erkek hasta üzerinde gerçekleştirilen ameliyatta, arkeologların verdiği bilgiye göre travmatik kaza sonucu beyindeki kafatası parçalarını temizlemek ve kafa basıncını azaltmak hedeflenmiş. Paylaşılan çalışmada ameliyatı geçiren kişinin 20 ile 40 yaş aralığında olduğu belirtiliyor.
Ameliyatın adıysa açısal çentikli trepanasyon olarak geçirilmiş. Ameliyat sırasında hastanın kafa derisinin kesildiği ve ön taraftaki kemikten keskin bir aletle bir parça alındığı da çalışmada belirtiliyor.
Elektronik cihazların ısınma problemini daha etkili şekilde çözebilecek yöntem: HidrojelYapılan bir çalışmada, elektronik cihazlardan yayılan enerjinin ısı hâlinde israf olduğuna dikkat çeken araştırma ekibi, havadaki nemi emen hidrojel kullanımıyla bu israfın önüne geçmeyi hedefliyor.
Çalışmaya göre 1 milimetreye kadar kalınlıktaki bir hidrojel tabakanın, bilgisayarlardan aşina olduğumuz soğutma bloğuna yerleştirilmesi yeterli oluyor. Bu yöntem, insan derisinin fazla ısındığında terleyerek bunu düzenlemesine benzetiliyor. Bu yöntemin sıvı soğutma ve diğer yöntemler gibi ayrı bir enerji gerektirmeyip pasif olarak sürekli çalışıyor olması da onu daha cezbedici kılıyor.
İnsan bedenindeki ısının verimli kullanılabilmesini mümkün kılacak bir gelişme de var.Gördüğünüz bu desen, hem yumuşak hem de esnek olduğundan bedenin üzerine yerleşebiliyor. Daha sonra ise bedenin ısısını elektrik enerjisine çevirebiliyor. Hem uzun ömürlü olan hem de neredeyse hiç bakım gerektirmeyen bu cihazla dışarıda test edildi.
Sıcaklık farkıyla elektrik üreten cihazın soğuk (beyaz) kısmı ortamın sıcaklığından 8 derece daha düşük olurken sıcak (siyah) bölgeler ortam sıcaklığının 14 derece üstüne kadar çıktı. Bu sayede 22 derecelik bir fark oluştu ve silikon kablolar bu ısıyı alıp, metrekareye 6 mikro watt’lık elektriğe dönüştürdü.
NASA, uzak yolculuklar için yeni bir roket motoru geliştirdi.
RDRE (rotating detonation rocket engine) isimli bu motorun, gelecekteki tasarımlara da yön vereceği söyleniyor. Diğer roketlerden, “süpersonik yanma” yöntemiyle ayrışan bu model, daha az yakıtla daha fazla güç üretebiliyor. Bu sebeple de hem insanlı görevlerde hem de gezegenler-arası seyahatlerde kullanılması planlanıyor.
Girdiği testlerden başarıyla çıkan ve devasa miktarlarda güç üreten bu yeni tasarımın önümüze ne gibi kapılar açacağını göreceğiz.
Deprem gündemi:
Editor : Şerif SENCER