Erdoğan, dış politikaya ilişkin "Biz her zaman diyalogdan, işbirliğinden, dostluktan yana olduk Aksi yönde hareket edenlere karşı ise sabırla, anlayışla yaklaşmayı prensip edindik" ifadelerini kullandı.
İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkanlar...
Her sınıftan ve rütbeden askeri personelin ordumuz için kritik öneme sahip olduğu muhakkaktır. Ordumuzun bittiğini, kolay kolay ayağa kalkamayacağını, dünyaya parmak ısırtacak harekatlar yapamayacaklarını düşünenlerin yanılmaları sadece birkaç hafta sürdü. Darbe girişiminden sadece 40 gün sonra Fırat Kalkanı Harekatı'yla DEAŞ'a ilk büyük darbeyi biz vurduk.
Ardından harekatlarla TSK'nın ülkemizin çıkarlarını koruma ve bölgesindeki huzuru sağlama konusundaki gücünü tüm dünyaya gösterdik. Ordumuzun personel temin ve eğitim sistemini yeniden yapılandırarak FETÖ'cülerin tasviyesinden doğan boşluğu hızla doldurmamız vardır. Üniversitemizin karalanmaya çalışılmasının arka planında bu başarının getirdiği hazımsızlık bulunuyor.
Devletine tabi bir TSK'ya hamd olsun sahip olduk
Bir kez daha altını çizerek ifade ediyorum; Türkiye artık darbeci zihniyetin askeri yönetim sistemini tamamen terk etmiştir. Yeni askeri eğitim ve yönetim sistemimizle milli iradenin üstünlüğü ilkesine sıkı sıkıya bağlı, sadece devletine tabi bir TSK'ya hamd olsun sahip olduk. Bu kazanımdan kesinlikle taviz vermeyeceğiz. Önümüzdeki dönemde tüm enerjimizi ve imkanlarımızı bu doğrultuda kullanacağız. Rektörümüz başta olmak üzere Milli Savunma Üniversitemizin tüm mensuplarına teşekkür ediyorum.
En büyük güç kaynağımız milletimizin ordusu
Milletin meclisiyle, milletin Cumhurbaşkanıyla, milletin kendisiyle birlikte ülkemizi 2053 vizyonuna hazırlarken en büyük güç kaynağımız milletimizin ordusudur. Kahraman ordumuzun yönetim kademesindeki herkesi büyük ve güçlü Türkiye'nin inşasına verdikleri katkılar için teşekkür ediyorum.
Türkiye özellikle 2. Dünya Savaşı sonrasının, hep istikrar sağlayıcı bir unsur olarak yer almıştır. Ülkemiz istikrar sağlayıcı rolünü geniş bir alana teşmil etmiştir. Terörle mücadelesindeki tecrübelerini tüm dostlarıyla paylaşan Türkiye'nin bu cömertliği pek çok yerde oyun değiştirici bir işlev görmüştür. Göreve geldiğimizde savunma sanayimizin yüzde 20'si milli, onun dışında elimiz boş. Şimdi bu yüzde 20, yüzde 80'e çıktı. Artık belli bir gücümüz var. Dünyada ekonomik sarsıntı savaşla birlikte giderek şiddetlenmiştir. Artık uluslararası mecralarda girilen dönemi yeni soğuk savaş dönemi olarak tanımlayanlar bile vardır.
Artık geriden gelen değil, ön alan bir ülke haline geldik
Ülkemizin Akdeniz'den Karadeniz'e kadar tüm etki alanındaki artan gücü bu yeni dönemin sonuçlarından biridir. Krizlerle yüzleşen her ülke gibi biz de kendi taktiklerimizi, uygulamalarımızı gözden geçiriyoruz. Bizim diğerlerinden farkımız son 20 yılda yaptıklarımız sayesinde krizi fırsata çevirme kabiliyetimizin yüksek oluşudur. Türkiye uzunca bir süredir kendisine dayatılan veya şartlar gereği yapmak mecburiyetinde olduğu bekle-gör yaklaşımını bir süre önce kaybetmiştir. Artık geriden gelen değil, ön alan bir ülke haline geldik. Bölgemizde ve dünyada yaşanan her gelişmeyi yakından takip ederek kendi stratejilerimize en uygun adımları atarak yolumuza devam ediyoruz. Bu kapasiteyi ve kabiliyeti sürekli geliştirmemiz gerekiyor. Aksi takdirde geriye düşmemiz kaçınılmazdır. Eser ve hizmet altyapımız yeni atılımları hayata geçirmek için bize uygun bir zemin oluşturuyor.
En büyük sıkıntı hayat pahalılığı
En büyük sıkıntı hayat pahalılığı meselesidir. Esasen beklenmedik bir takım gelişmeler, uyguladığımız programların sonuçlanma süresini uzatmasıydı. Çoktan bu meseleleri geride bıraktır. Biz bunda da bir hayır vardır diyerek yolumuza bakıyoruz. Yılbaşından itibaren hedeflerimizin somut neticelerini almaya başlayacağız. Güvenlik krizi yaşanan her yerde savunma sanayi ürünlerimizin kritik rolünü görmemiz, verdiğimiz emeklerin boşa gitmediğinin kanıtıdır. Artık AKINCI'mız var, hepsinden öte şimdi bizler ciddi manada farklı ülkelerle bu mücadeleyi kararlı bir şekilde verme gücüne sahip olduk.
Her zaman diyalogdan, işbirliğinden, dostluktan yana olduk
Elbette güya müttefik olduğumuz ülkelerin Türkiye'ye yönelik düşmanca tavırları canımızı sıkıyor ancak biz bu ilişkilerimizin toplamında kar-zarar hanesine bakarak hareket ediyoruz. Biz her zaman diyalogdan, işbirliğinden, dostluktan yana olduk Aksi yönde hareket edenlere karşı ise sabırla, anlayışla yaklaşmayı prensip edindik.
Osmanlı'nın son asrındaki kayıplarımız öyle dramatik olmuştur ki bunu yaşayan neslin ruhunda derin yaralar açmıştır. Yahya Kemal'in kaybedilişini Bursa ile eş tuttuğu Üsküp, İstanbul'dan 61 yıl öncesinden bizimdi. Malazgirt'teydik, Alparslan'ın ruhuyla beraberdik. Attığımız bu adımlarla yeni Türkiye Cumhuriyeti'ni inşa edişimiz, muhasır medeniyetlerin üstüne çıkma hamlemiz bir şeylerin işaretidir.
www.idrak34.comEditor : Şerif SENCER