Günümüzde ÖZETİ| yüzlerce kişinin, kendilerini görmek uğruna saatlerce sıra beklediği çok sayıda tablo bulunuyor. Bu eserler medyada kendilerine çok fazla yer buldukları için de aşağı yukarı herkes, onlara aşina. Fakat bunlardan çok azımız, eserlerin ardında gelişen ve adeta tamamlayıcı niteliği olan yaşanmışlıklara hâkimiz.
Bu eksiği giderebilmek adına, ünlü çizimlerin detaylarını ve hikayelerini sizlere aktarıyoruz. Daha önce internetin her köşesinde rastladığımız Kanagawa Dalgası’nın ve Christina’nın Dünyası’nın detaylarını sizlere anlatmıştık. Şimdiyse Çığlık tablosuna bakıyoruz.
Ağzı açık olan bir karakteri barındıran ve Çığlık ismiyle anılan bu eserde, işler göründüğünden farklı
Çünkü burada bize bakan figür, kahrolmuş bir şekilde çığlık atmıyor. Aksine, başka bir çığlık duyuyor ve buna karşı kulaklarını kapatarak kendini korumaya çalışıyor.
Bunun dayanağına birazdan geçeceğiz fakat öncelikle Edvard Munch tarafından oluşturulan eserin detaylarına göz atalım.
Basitçe 3 element var karşımızda
Bunları gökyüzü, fiyort ve köprü olarak gösterebiliriz. Köprünün en azından arka taraflarında gerçekçi bir görüntü bulunurken tablonun geri kalanının gerçek dışı öğelerle dolu olduğunu görüyoruz.
Gökyüzünde kırmızı, turuncu, mavi ve sarıların birbirine girmesi dikkat çekiyor. Fiyortta ise dikkatli bakıldığında arkada gemiler görülebiliyor.
Köprüde ise direkt bize bakan ve şekli adeta bükülerek arka plana karışmış olan ana karakter ve arka planda ana karakterimizden pek de haberi yokmuş gibi görünen iki figür var.
Ayrıca bu eserin köşesinde, gizemi yıllar sonra çözülen bir yazı da var
Eserde gizlenen yazının kızılötesi kamerayla görünümü“Sadece bir deli tarafından çizilebilir” (Can only be painted by a madman) şeklinde dilimize çevirebiliriz bu yazıyı.
Söz konusu ifadeyi başta Munch’u sevmeyen birinin yazdığı düşünülüyordu. Fakat bir süre sonra bunu yazanın Munch’un kendisi olduğu ortaya çıktı.
Edvard MunchBunun sebebi olarak Munch’un sanat anlayışının eleştirmenler tarafından sürekli kötülenmesi ve aşağılanması olduğu gösteriliyor.
Bunun sonucunda sanatçının da böyle ironik bir ifadeyi resme eklediği düşünülüyor. Çünkü mental sorunlar, Munch’un adeta kabusuydu ve bu tür damgalar da kendisini üzmüyor değildi.
Ama sonrasında bunu kucakladı diyebiliriz
Edvard MunchBuradan sonra sanatçının hayatına geçiyoruz. Bu kısım önemli, çünkü söz konusu eserin tüm anlamı burada saklı.
Munch, 1863 yılında Norveç’te doğdu. 1800’ler ve 1900’lerde hayat, teknolojinin inanılmaz hızlı gelişimi yüzünden zengin ve fakir ayrımını derinleştiriyordu.
Bu bağlamda zenginler servetine servet katarken yoksullar, sadece tutunacak bir şey arıyorlardı ve bu bağlamda hayat, nüfusun büyük çoğunluğu için çok zordu.
Fakat Munch’un baş etmesi gereken çok daha büyük sorunları vardı
Edvard MunchÖncelikle Munch, doğumundan beri sürekli hastalıklarla mücadele ediyordu. Hatırlatmakta fayda var, 1800’lerin sonları ve 1900’ler ufak bir veremin bile ölümcül olabildiği zamanlardı.
Maalesef verem yüzünden Munch da sevdiklerini erken yaşta kaybetti. 5 yaşındayken annesi, 14 yaşındayken de kız kardeşi hayata gözlerini yumdu.
Munch'un verem yüzünden ölen kardeşi Sophie'yi anlatan The Sick Child (Hasta Çocuk) çizimiDiğer kız kardeşine şizofreni tanısı konuldu ve akıl hastanesine yatırıldı. Erkek kardeşi her ne kadar doktor olmayı başarıp 30 yaşına gelebilse de zatürre sebebiyle o da hayata gözlerini yumdu.
Hayatın hızına yetişmenin zaten insanı zorladığı dönemde bir de bunlarla baş etmesi gerekti
Christian Munch on the Couch (Christian Munch koltukta)Munch’un babasının, annesinin yokluğunda çocuklara hayalet hikayeleri anlattığı bilinir. Ailedekilerin mental sorunlarla karşı karşıya kalması ve yaşamlarını yitirmeleri de Munch’u, mental sorunlar konusunda oldukça korkutmuştur.
Babası demişken…
Munch'un babazını çizdiği eseri (Christian Munch with a Pipe)Munch’un babası da ağır bir depresyon süreci geçiriyordu. Bunun yanında koyu bir şekilde dinine bağlıydı ve bir an bile Munch’un ressamlığa yönelmesini desteklemedi.
Bunun yanında aile üyelerinin başına gelenleri de bu gibi günahlara karşılık verilen cezalar olarak nitelendiriyordu.
Elbette birinin çıkıp, bunca karmaşa içinde büyüyen Munch’a bir yol göstermesi gerekecekti
Hans JægerO kişi de Kristiania Bohemians (Kristiania Bohemleri) grubunun üyelerinden olan Hans Jæger oldu. Kendisi Munch’a, zamanın alışılagelmiş sanat anlayışının dışına çıkması gerektiğini anlattı.
Zaten bunun haricinde de bir aktivisttir kendisi. Dahil olduğu grubun amacıysa kabaca, zamanın burjuvasına sanatında içinde bulunduğu birçok alanda “çıkarın şu at gözlüklerini” demekti.
Bu noktadan sonra sanatçının sert fırça darbeleri ve yoğun duygu aktarımı, zamanın zengin kesimi tarafından sertçe eleştirilmişti. Fakat Munch, bu yoldan devam etti.
Birtakım iniş çıkışların ardından şimdi yolumuz Çığlık eseriyle kesişiyor
Starry Night (Vincent Van Gogh)1889’da Munch, 3 yıllığına Fransa’ya yerleşti ve burada izlenimcilik akımına maruz kaldı. Bu akımda görseldeki an, karşıdakine ışık ve renklerin kullanımıyla, geçişiyle ve fırça darbeleriyle ifade ediliyor. Çığlık eserinde de bunu görebiliriz.
Fransa haricinde Almanya'da da kariyerini etkileyen önemli eleştiriler aldı.
Çığlık tablosunun da içinde bulunduğu The Frieze of Life koleksiyonunu burada, yani Fransa'da oluşturdu
Melancholy (The Frieze of Life koleksiyonundan)Koleksiyondaki 22 eseri buraya yığmayacağız elbette. Fakat koleksiyonun amacını anlatalım.
Bu koleksiyonda aşk, endişe ve ölüm gibi temalar anlatılıyor. Koleksiyondaki eserlerde yaşanmışlığı da görebiliyorsunuz.
Çığlık da yaşanmış olayları anlatan bu eserlerden sadece biri
Munch 'Çığlık' eserini 1893 yılında ortaya çıkardı. Günlüğündeki 22 Ocak 1892 tarihli şu yazıya kulak verince kafamızda her şey netleşecek:
“Güneş batarken iki arkadaşımla yolda yürüyordum. Bir anda gökyüzü kan kırmızısına büründü. Arkadaşlarım yürümeye devam etti, ben ise endişeyle orada kalakaldım ve sanki doğanın içinden kuvvetli, sonu gelmez bir çığlık geçiyormuş gibi hissettim”
Bu çığlığın ne kadar doğru olup olmadığını bilemeyeceğiz fakat Munch’u derin şekilde etkilediği ortada.
Günlükten alınan bu kısım sebebiyle de ortadaki figürün, Munch’u temsil ettiğine inanılıyor
Peki neden direkt kendini değil de böylesine düz bir karakteri çizdi?
Bunun için ortak bir doğruya varılmış değil fakat büyük çoğunluğun katıldığı (ve kişisel olarak benim de katıldığım) bir düşünce bulunuyor.
Bu düşünceye göre Munch, cinsiyet belirtisi göstermeyen ve birçok ayırt edici insan özelliğinden yoksun bu karakteri, endişe gibi duyguların sadece kendine veya belli bir gruba ait olmadığını, her yerden insanın bununla karşı karşıya kalabileceğini göstermek için kullandı.
Yani endişe, baskı, korku ve sevgi gibi duyguların evrenselliğini gösterebilmek adına böyle bir karakter seçimi yaptı da diyebiliriz. Elbette farklı çıkarımlar yapılabilir.
Anxiety (Endişe)Buna ek olarak Munch’un yaptığı, çok sayıda insanın içinde bulunduğu tablolarda da bunun gibi yüz ifadelerine rastlamak mümkün.
Çünkü hepimiz, zaman fark etmeksizin kalabalığın içinde de yalnız hissedebiliriz. Bu yalnızlık hissi farklı duygularla birleştiğinde ise, zihinde Munch’un eserlerinde olduğu gibi bir yabancılaşma durumu gerçekleşir.
Yani zihnimiz, etrafımızdaki insanlardan ayrışır ve çevremize karışır. Çığlık’taki ana karakterin kafasına dikkatli bakarsanız akıntıya doğru bir yön izlediğini ve bunun gökyüzüne kadar gittiğini fark edebilirsiniz. Tıpkı bahsettiğimiz durumda olduğu gibi.
Eser ve sanatçı hakkında birkaç ilginç bilgi:
Çığlık’ın tam 4 farklı versiyonu bulunuyor. Bunun sebebi olarak sanatçının, elindeki The Frieze of Life koleksiyonunu öldükten sonra Oslo'da bir müzeye bağışlamak istemesi gösteriliyor. Bunun için de farklı zamanlarda aynı eserlerin farklı versiyonlarını oluşturdu ve koleksiyonu hep ‘tam’ tuttuBu 4 versiyondan ikisi, daha önce çalındı ve tekrar kurtarıldı.Farklı tekniklerle çizilen bu versiyonlardan pastelle çizileni, 2012 yılında neredeyse 120 milyon dolara açık artırmayla satıldı.Munch'un eserleri Nazi Almanya'sında hoş görülmüyor ve sergilerde gösterilmiyordu.Fakat 1944 yılında öldü ve cenazesini nazilerin yapması, (o dönemde Norveç, Almanya hakimiyetindeydi) birtakım şüpheleri beraberinde getirdi. Fakat bunun, onun imajını zedelemek için naziler tarafından özellikle yapıldığı söyleniyor.Zaten sanatını 'yozlaşmış' olarak nitelendiren bu grubun, Munch'un uğruna cenaze töreni düzenlemesi yeterince garip.Maalesef ülkesinin nazi belasından kurtuluşunu göremedi.
Editor : Şerif SENCER