İmam ÖZETİ| hatiplerin kurulmasında mücadele edenlerin halis niyetleri, azimleri, inançları olmasaydı bugün 1,5 milyon imam hatip öğrencisi, sayısı 10 milyonu bulan imam hatip camiası ve örnek okul modeli olmayacağını belirten Ceylan, "Bize düşen de onların zor şartlarda, ilmek ilmek dokudukları, bir tohum olarak toprağa attıkları bu çınarı Anadolu’nun dört bir yanında ve tüm dünyada daha da köklü ve gelecek nesillerimizi yetiştiren en önemli eğitim kurumları haline getirmek; yapısını, mantığını, mefkuresini koruyarak daha da geliştirmek ve nitelikli bir gelecek inşa etmektir." dedi.
Ceylan, imam hatip okulları denildiğinde 110 yıllık bir gelenekten bahsedildiğini anlatarak, şöyle devam etti:
"Osmanlı'nın son döneminde imam ve hatip yetiştirmek üzere 1913’te açılan Medresetü'l-Eimme ve’l-Huteba okullarımızın kökenini oluşturmaktadır. Daha sonra 1919’de Medresetü'l İrşad'dan bahsedebiliriz. 1921’de çıkarılan Medaris-i İlmiye Nizamnamesi yani Bilim Medreseleri Kanunnamesi, okulların müfredatını bugünkü imam hatip okullarının müfredatına benzer bir şekilde düzenlemişti. Sayıları 400’ü aşan okullar 1924 yılında çıkarılan Tevhid-i Tedrisat Kanunu’yla kapatılmış yerine İmam Hatip Mektepleri açılmıştı ancak bu okullar da talep azlığı bahanesiyle 1932 yılında tamamen kapatıldı. 1949 yılına gelene kadar hem okullarda hem de yaygın eğitimde din eğitimi görevini yerine getirecek, din görevlisi yetiştirecek bir kurum kalmamıştı. Halkın beklentileri, çabaları, azim ve istekleri o yıl İmam Hatip Kurslarının açılmasını sağladı ama bunlar ne açığı kapatmak ne de talepleri karşılamak için yeterli değildi. Ardından 1951'de imam hatip okulları açıldı."
"Yatırımlar meyvelerini vermeye başladı"
Celalettin Ökten'in İslami ilimler yanında pozitif bilimleri de tahsil ettiğini, bu alanda talebeler yetiştirmiş bir eğitimci olduğunu dile getiren Ceylan, Ökten'in yıllarca kafasında taşıdığı, hayallerini kurduğu ve ülkenin geleceği için adım adım oluşturduğu imam hatip okulları planını uygulamak için harekete geçtiğini ifade etti.
Ceylan, Ökten'in üzerinde yıllardır çalıştığı imam hatip okullarının müfredatını siyasi mercilere ulaştırıp onay için günlerce, aylarca beklediğini anlatarak, "Israrla kapıları aşındırıyor. Onun inancı, azmi ve çabaları, cesur bir bakanın desteği ve başbakanın onayı ile okullar eğitim hayatına başlıyor." dedi.
Celalettin Ökten'in doğuyu ve batıyı bilen aydın ve münevver gençler yetiştirmek üzere harekete geçtiğini vurgulayan Ceylan, şunları söyledi:
"Hem dini ilimler hem de pozitif bilimleri bir çatı altında vermek onun hedefi ve çalışmasıydı. O, bu eğitimin mantığını 'çift kanatlı nesiller yetiştirmek' olarak tanımlıyordu. Gelecekte bu okullardan yetişecek gençler; dinini, kültür ve medeniyet değerlerini öğrenirken ve yaşarken bir taraftan da dönemin ilimleri ve yetenekleri ile donanmış olarak yetişecekti. Celal Hoca'mız imam hatip okulları modelini ortaya koymuştu. Bu model yeniden açılışının üzerinden 72 yıl geçtikten sonra aynı anlayışla ama her gün daha da gelişerek yoluna devam ediyor."
Ceylan, imam hatip okullarının Türkiye'nin değerleri, kültür ve medeniyetinden beslenen yerli ve milli bir model olmasına, özgün bir eğitim şeklini ortaya koymasına rağmen uzun yıllar "öteki" muamelesi gördüğünü belirterek, şunları kaydetti:
"Bu toprakların değerleri ve bizi biz yapan unsurlarla barışık olmayan kesimler, imam hatipleri uzun yıllar görmek istemedi ya da gördüğünde bir tehdit olarak algıladı. Aynı ülkenin okulları olmasına ve aynı Milli Eğitim Bakanlığına bağlı olmasına rağmen gençlerimize ayrımcılık uygulandı, diplomaları kabul edilmedi, üniversitede istedikleri bölüme giremediler, okullarımız kapatıldı. Ne zaman ki ülkemizin geniş kesimlerini, onların inanç ve değerlerini temsil eden kesimler, siyasi görüşler iktidara geldiği zaman okullarımız, mezunlarımız rahat bir nefes aldı, haklarına kavuştu. Ülkede ne zaman hak ve özgürlükler noktasında bir daralma, darbe, muhtıra, yok sayma varsa imam hatip okulları bundan payını aldı. Tam tersine ülkede milli irade, insan hakları, hukuk ve adalet konusunda rahatlama olduğunda okullarımızın da önü açılmış oldu. Bu durum okullarımızın artık varlık-yokluk mücadelesinden ziyade eğitim içerikleri, müfredatları ve gelecek planlarına odaklanma ve daha büyük bir ivmeyle gelişimlerini sağladı. 2014 yılından itibaren hayata geçirilen program çeşitliliği ve diğer alanlardaki yatırımlar meyvelerini vermeye başladı."
"Farklı alanlarda bölümlerin açılması eğitim kurumlarımızı ilgi odağı haline getirdi"
Eğitim ve öğretimin önünde bir engelin olmaması, mezunlarının üniversiteye girişte veya iş hayatında ekstra bir zorlukla karşılaşmayacakları düşüncesi imam hatiplere yönelimi artırdığını anlatan Ceylan, imam hatipli olmanın sadece bir okulda eğitim alarak yoluna devam etmek olmadığını vurguladı.
Ceylan, imam hatip okulunun kapısından giren herkesin bir okul iklimine ve geniş bir ailenin içine adımını atmış olduğunu aktararak, "Buradan mezun olduğunda artık bu geniş camianın bir parçası olarak mezun olur. Hem öteden beri bu okulların bu camianın içinde olan, okullarımızı toplumun önemli bir değeri gören çocuklarını gönderen kesimin dışında artık değişen şartlar da göz önüne alındığında okullarımızın kalitesini, okul iklimini ve verdiği eğitimi görerek tercih edenler de var. Artık okullarımız hem tanınıp biliniyor hem de her geçen gün çıtasını biraz daha yükseğe taşıyor." dedi.
İmam hatip okullarında kalitenin her geçen gün arttığını belirten Ceylan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Proje okulları imam hatiplerde henüz çok yeni, en eskisinin geçmişi 9-10 yıla dayanıyor. Ancak her yetenek ve ilgiye göre farklı alanlarda bölümlerin açılması eğitim kurumlarımızı gençlerimizin ve ailelerin ilgi odağı haline getirdi. Bugün ortaokullarımızda dil ve hafızlık proje olmak üzere iki ayrı bölüm var. İngilizce ve Arapçada özel okulları aratmayacak bir performansta eğitim veriyor. Örgün eğitimle birlikte hafızlık projesinde ise gençlerimiz okula devam ederken 5. sınıfın sonunda hafızlığa başlıyor ve bir yıl süre tanınıyor. Hafızlığı bitirdiklerinde ise 7. sınıftan okullarına devam ediyorlar. Liselerde ise okullarımız 8 farklı bölümde eğitim veriyor. Fen ve sosyal bilimler, dil, uluslararası, güzel sanatlar ve musiki, hafızlık, ilahiyat odaklı, spor, teknoloji bu bölümler arasında yer alıyor. Bazı okullarımızda 2 veya 3 proje birden uygulanıyor. Yine okullarımızda 10 ayrı dilde hazırlık sınıfı mevcut. Bu diller arasında ise Arapça ve İngilizcenin yanı sıra Almanca, İspanyolca, Rusça, Çince, İtalyanca, Farsça, Fransızca ve Japoncayı sayabiliriz. Sadece bölümler ve dil eğitimi de değil. Okullarımız TEKNOFEST ve TÜBİTAK yarışmaları başta olmak üzere gençlerimizin takımlar kurarak yarıştığı ve bu alanda de kendini gösterebildikleri eğitim kurumları. Ayrıca okullarımızın LGS ve YKS başarıları da her yıl artan bir grafikle yükselişini sürdürüyor."
- "Türkiye’de 20 uluslararası imam hatip lisesi bulunuyor"
İmam hatip okullarının bir model olarak örnek alınması ve farklı ülkelerde uygulanmasını önemsediklerini anlatan Ceylan, "İmam hatip modeli örnek alınarak 22 ülkede kurulan 54 okul bulunuyor. Bunların bir kısmı medrese, bir kısmı özel kurs, bir kısmı da resmi otoriteler tarafından tanınan okullar hüviyetinde eğitim ve öğretim hayatlarına devam ediyor." diye konuştu.
Ceylan, imam hatip okullarındaki program çeşitliliğinin Türkiye'de en çok rağbet gören okullar arasında yer aldığını kaydederek, "Düşünsenize siz bir lise öğrencisisiniz ve aynı sınıfta, aynı okulda eğitim aldığınız 40 farklı ülkeden arkadaşlarınız var. Onların diline de kültür ve medeniyetlerine de aşinasınız. Uluslararası dostluklar kuruyor, uluslararası işler yapıyorsunuz. Türkiye’de 105 ülkeden yaklaşık 3 bin civarında gencimizin eğitim aldığı 20 uluslararası imam hatip lisesi bulunuyor. Bu gençlerimiz mezun oldukları zaman birçoğu üniversiteyi de Türkiye’de okuyarak kendi ülkelerine dönüyor ve bir kültür elçisi olarak hayatlarına devam ediyorlar. Ayrıca kendi ülkelerine siyasi, bürokratik ve ticari olarak yön veriyorlar. Pek çok ülkenin yöneticileri bizim ülkemizdeki uluslararası imam hatip okullarından yetişiyor." değerlendirmesinde bulundu.
Editor : Şerif SENCER