İstanbul ÖZETİ| Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Buğra Gökce, konut krizine ve beklenen İstanbul Depremi öncesi binalardaki risk durumu hakkında değerlendirmelerde bulundu.
Karar gazetesinden Büşra Akdaş'a konuşan İBB Genel Sekreter Yarımcısı Buğra Gökce, konut krizinin çözümü için zihniyet değişimine ihtiyaç olduğunun altını çizdi.
İstanbul'daki yapı stokunun deprem direncini artırmak gerektiğini ifade eden Gökce, yerel yönetim ile merkezi hükümet arasında eşgüdüm olması gerektiğine dikkat çekerek "Bugün buna sahip değiliz. Umarım 14 Mayıs’tan sonra bu tablo değişecek" diye konuştu.
İstanbul'da bulunan ev kiralarına dair konuşan Gökce, Avrupa'daki 3 büyük başkent ile İstanbul'daki kiraları karşılaştırdıkları verileri paylaştı. Gökce şunları söyledi:
"Bugün İstanbul’da 100 m2 ortalama bir evin kirası 13 bin lira. Türkiye’de ortalama gelir 11 bin 617 lira. Yani İstanbul’da ortalama bir evi kiralamak, ortalama gelirin yüzde 112’si kadar bir bedel ödemeyi gerektiriyor. Berlin’de sadece gelirin yüzde 58’i ile ev kiralanabiliyor. Yine BM “elverişli konut” hakkını tanımladı. 7 kriterden oluşuyor. Bu kriterlerden bir tanesine göre kira bedeli ortalama hanehalkı gelirinin yüzde 30’u kadar olmalı. Bir büyük emlak sitesinde yer alan 31 binden fazla ilanı araştırdık. Bu kritere uyan bir tane bile kiralık ev yok. Bugün Türkiye’de ortalama hanehalkı geliri yıllık 98 bin lira. Aylık 8 bin 100 lira eder. Bunun yüzde otuzu 2 bin 450 lira. Bu paraya İstanbul’da ancak oda tutulabiliyor. Yaşadığımız krizin en çarpıcı göstergesi bu. Bugün çalışanlar, memurlar, yeni işe başlayan gençler kendi bütçelerine göre kiralayacak ev bulamıyor. Eğer kira öderlerse gıda, enerji, internet, telefon, ısınma gibi ihtiyaçlarını karşılamaya para kalmıyor. Ev almak zaten çalışanlar için neredeyse hayal oldu. Böyle bir tablo sürdürülemez."
"21 YIL BOYUNCA HİÇBİR ADIM ATILMAMIŞ"
Konut fiyatlarındaki artış ile enflasyon oranını kıyaslayan Buğra Gökce, "1 yılda kiralık konutlarda artış yüzde 140 olurken, konut fiyatları yüzde 153 arttı. Bu artış oranları açıklanan enflasyonun neredeyse üç katı. Türkiye’de kimsenin bu dönemde maaşı veya geliri yüzde 140’ı aşan oranda artmadı. Fiyat artışındaki bu sıçrayış adeta roket hızında diyebiliriz" diye konuştu.
"İstanbul’a taşınmak zorunda olan memurlar büyük sıkıntı çekiyor" diyen Gökce, İstanbul'da yeni işe başlayan insanların ev bulamadığını kaydetti.
Gökce, "Evlenmek isteyenler adeta evlenemez hale geliyor. Bu ülkenin gençleri umudunu kaybediyor. İş bulsa ayrı bir eve çıkamayacak, evlenmek istese başını sokacak güvenli bir konut bulamayacak. Riskli konutta yaşayan milyonlarca insan var. Neden? Güvenli konutların bedelini karşılayacak durumları yok. Yarın beklenen Marmara Depremi yaşansa yüz binlerce insanımız belki bu yüzden hayatını kaybedecek. 21 yıldır bu konuda hiçbir adım atılmamış. Konut krizi büyümüş büyümüş bu noktaya gelmiş. Buradan Türkiye’yi ve İstanbul’u kurtarmak zorundayız" diye konuştu.
"TOKİ ASLİ GÖREVİNE DÖNMELİ"
Hanehalkının yarısından fazlası 2000 yılı öncesinde yapılan konutlarda oturduğuna dikkat çeken Buğra Gökce, şunları kaydetti:
"21 yılda TOKİ toplam 1 milyon 170 bin konut üretmiş. Bu konutların büyük kısmı üst ve orta üst gelir grubuna yönelik üretilmiş konutlar. Yani bu konutları TOKİ yapmış, ondan sonra da birileri yatırım aracı olarak bu konutları almış. İkinci, üçüncü konut olmuş. Peki dar gelirli ne yapacak? Konut hakkı nasıl korunacak? Vatandaşlarımızın kendi gelirleriyle bir konut alma hakkı yok mu? Bugün Yunanistan’da konut sahipliği oranı yüzde 71, İtalya ve İspanya’da yüzde 73, Polonya’da yüzde 85. Türkiye’de yüzde 56. Peki 2002 yılında kaçmış? Yüzde 73. Demek ki 21 yılda birincisi yapı stokumuz yenilenmemiş. Hala hanehalkının yarısından fazlası 2000 yılı öncesinde yapılan konutlarda oturuyor. İkincisi artan nüfus ve ihtiyaca yönelik konut üretilmemiş. Üretilen konutlar zenginlere yatırım amaçlı gayri menkul haline gelmiş. Bu tabloyu değiştirmek gerekiyor. Afet ve Şehircilik Bakanlığı kurularak, Emlak Kredi Bankası ile TOKİ asli görevine dönmeli. Sosyal konut üretmeli. Her yıl 300 bin sosyal konut üretip halkımıza sunmak hayal değil. Ancak bunu gerçekleştirmek için çok ciddi, akılcı adımlar atmak lazım. Aynı zihniyetle aynı şeyleri yaparak farklı sonuç elde edemeyiz. Değişim şart."
"14 MAYIS'TAN SONRA BU TABLO DEĞİŞECEK"
Gökce konut krizinin çözümü hakkında yaptığı değerlendirmede ise birden fazla aracın kullanması gerektiğine vurguda bulundu.
Gökce, "İstanbul’daki yapı stokunun deprem direncini arttırmamız lazım. Dolayısıyla hak sahiplerini koruyarak yerinde dönüşüm ve uygun binalarda fiziksel güçlendirme yapacağız. Buna uygun kapsamlı bir mevzuat değişikliği, yerel yönetim ile merkezi hükümet arasında eşgüdüm gerekiyor. Bugün buna sahip değiliz. Umarım 14 Mayıs’tan sonra bu tablo değişecek. İkincisi sosyal konut üreteceğiz. Üçüncüsü sosyal konut üretimini destekleyeceğiz. Kooperatifler, sandıklar bu noktada gereken teşviği alacak. Dördüncüsü ilk ev sahibi olmak isteyenlere, çalışanlara, emeklilere konut teşviği vereceğiz. Böylece sosyal konut piyasasını da talep yönünde güçlendirmiş olacağız. Beşincisi yerli inşaat endüstrisini güçlendirmek, maliyetleri akılcı bir düzeye çekmek zorundayız. Bugün bu endüstride dışa bağımlılık oranı çok yüksek. Bu da makroekonomik koşullara göre kırılganlığı arttırıyor. Bunu da çözmemiz lazım. En önemlisi zihniyet değişikliği. Bizim halkı esas alan, halkın çıkarlarına çalışan, görevinin halkın haklarını korumak olduğunu bilen bir zihniyete ihtiyacımız var. Anayasa’da konut hakkı yazıyor. Bu hakkı korumak için akılla, bilimle, vatan sevgisiyle çalışmak zorundayız" ifadelerini kullandı.
Editor : Şerif SENCER