Teknoloji

Bilgisayar Virüslerinin Namı Şimdilerde Neden Duyulmuyor? - Webtekno

15 ila 20 yıl önce, bilgisayarların virüs kapmasından oldukça endişelendiğimiz dönemleri hatırlıyor musunuz? Özellikle bilgisayarları, Truva atı (bir diğer ismiyle Trojan) virüsünden korumak için antivirüs şirketlerine ödediğimiz ücretlerin haddi hesabı yoktu. Fakat tüm çab

Bilgisayar Virüslerinin Namı Şimdilerde Neden Duyulmuyor? - Webtekno
06-01-2024 18:27

Bu ÖZETİ| virüsler; bilgisayardaki verileri bozar veya siler, e-postamızı kullanarak diğer bilgisayarlara yayılır ya da bazen sabit diskteki tüm ögelerin silinmesine sebep olurdu.

Hâl böyle olunca bilgisayarı güvenli modda başlatmaktan ve verilerimizin kaybolmaması için dua etmekten başka çaremiz kalmazdı.

Fakat şimdilerde bir virüsün, bilgisayarımıza zarar verdiği düşüncesi, aklımıza bile gelmiyor. Peki, bu bilgisayar virüsleri yok mu oldu yoksa şekil mi değiştirdi?

Öncelikle bilgisayar virüslerinin ortaya çıktığı ilk günlere gidelim.

Creeper virüsü

1971’de Creeper adıyla ortaya çıkan ilk bilgisayar virüs, genellikle solucan virüs olarak adlandırıldı. Yapımcısı Bob Thomas olan Creeper, kontrollü bir ortamda oluşturuldu ve kendi kendini kopyalayan bir program yapmanın mümkün olduğunu göstermek için âdeta bir test görevi gördü.

Verilere herhangi bir zarar vermeyen Creeper, çalıştığında yalnızca “Ben creepr'im: başarabilirsen yakala” mesajını içerirdi. Hepimizin bildiği gibi virüslerin en ön plana çıkan özelliği kendi kendini kopyalamasıdır ve bu sebeple Creeper, bu anlamda ilk örnek olarak kabul edilebilir. Fakat çoğu virüs, Creeper’a göre çok daha tehlikeliydi ve Elk Cloner da bunlardan biriydi.

Elk Cloner, 1982 yılında Rich Skrenta isimli 15 yaşındaki bir lise öğrencisi tarafından, Apple II Serisi bir bilgisayarda oluşturuldu.

Elk Cloner virüsü

Elk Cloner, bir ön yükleme virüsüydü. Yani bilgisayara virüs bulaşmış bir disket takıldığında bir kopyası, bilgisayarın bellek deposuna yerleştirilirdi. Bu durum da virüsün çoğalması için kullanıcı iznine gerek duyulmadığı anlamına gelir. Kısaca bu virüs, biz fark etmeden bilgisayarımızı etkisi altına alırdı.

Şaşırtıcı bir şekilde Elk Cloner’ın bulaştığı bilgisayarın her 50. açılışında, ekranda şu şiir belirirdi:
"Elk Cloner: Kişiliğe sahip program
Tüm disklerinize girecek
Çiplerinize sızacak
Evet, bu Cloner!

Tutkal gibi sana yapışacak
RAM'i de değiştirecek
Cloner'ı gönderin!”

Elk Cloner, çok büyük bir virüs olmamasına ve bulaştığı cihazlara zarar vermemesine rağmen, kontrollü bir araştırma ortamı dışında kullanılan ilk virüs olma özelliğine sahipti.

Beyin adı verilen bir başka virüs de çoğu kişi tarafından ilk bilgisayar virüsü olarak kabul edildi.

Brain virüsü

Beyin, Pakistanlı iki kardeşin kafa kafaya verip ortaya çıkardığı bir virüstü ve Elk Cloner’dan yalnızca birkaç yıl sonra ortaya çıkmıştı. Basit ve Amjad Farooq Alvi kardeşlerin bu virüsü oluşturmasındaki amacı, Brain’in başkalarının yazılımlarını kopyalamasıydı.

İki kardeş, bu virüste de tıpkı Elk Cloner'da da kullanıldığı gibi disketler kullandı. Brain, tehlikeli virüsler kategorisinde yer almasa da bir nevi gelecekteki programların önüne açma noktasında büyük bir rol oynamıştı.

Gelelim şimdiye kadarki en büyük bilgisayar virüsüne.

Mydoom virüsü

Aslında en büyük ve en tehlikeli virüs olarak adlandırılabilecek birçok virüs vardır ancak Mydoom, genel kanıya göre en tehlikeli virüs olarak kabul edilebilir.

W32.MyDoom@mm, Novarg, Shimgapi ve Mimail.R isimleriyle de bilinen bu virüs; dünya çapında yaklaşık yarım milyon bilgisayara bulaşmıştı. (Yıllar önce bilgisayarınız, çok yüksek bir ihtimalle MyDoom'un etkisi altında kalmıştı.)

Mydoom, ilk kez Ocak 2004’te ortaya çıktı ancak bu yalnızca bir başlangıçtı. Bu virüs bir ay sonrası, kötü niyetli bir e-posta kampanyası aracılığıyla ve içindeki eklerle yayılmaya ve binlerce insanın bilgisayarını ele geçirmeye başladı. 

Bu virüsün sorumlusu kim derseniz, bir tür bilgisayar solucanı olarak da adlandırılan Mydoom’u kimin oluşturduğu hâlâ belirsiz. E-postaya gelen solucan ise dalga geçer gibi "Andy; ben sadece işimi yapıyorum, kişisel algılama, üzgünüm" mesajını içerirdi.

Bir diğer taraftan 2000’li yılların başında, siber güvenlik koruması şimdilerde olduğu kadar gelişmiş değildi.