Betül ÖZETİ| Demir yaşamı yakalayan bir müzik yaratmanın peşinde. Gerçek, samimi, hissedilir ve kurgudan uzak bir müzik evreninde ilerliyor. Şimdi de severek dinlediği Cem Adrian’ın yazdığı özel bir aşk şarkısı olan “Seninle”yi akustik olarak yorumluyor. İşte anlattıkları…
- Yıllardır müzik sahnesindesiniz. Sektörün inişli çıkışlı zamanlarını da yaşadınız. Pop müzik memleket koşullarında nasıl bir evrim geçiriyor?
“Türk pop müziği ünlü insanların yaptığı müziktir” algısı hakimdi bir süredir. Tekelcilik hâkimdi yani. Onun için iyi müzikten çok popüler insanları konuşuyorduk. Ama son yıllarda samimiyetle yapılan şarkılar ve kendi gücüyle var olmuş yeni müzisyenler tanıdık, tanıyoruz. Çok vasat örnekler olsa da içimizi ısıtan şarkılar, şarkıcılar duyuyoruz.
- Sezen Aksu şarkılarından oluşan “Akustika” albümüyle daha çok hatırlıyorum sizi. Bir röportajınızda da onun için “hayat tamircisi” demişsiniz. Çok özel bir tanımlama...
Akustika müzik direktörüm Emirhan Cengiz ve prodüktörüm Sude Bilge Demir’le pandemide hayata geçirdiğimiz bir projeydi. ilk olarak Sezen Aksu şarkılarını yayımladık. Çok yakında ikincisi de gelecek. İlk, Sezen şarkılarıyla başlamamızın nedeni, zorlu pandemi döneminde şarkılarını tüm müzisyenlere açmış olmasından ötürü bir teşekkür gibiydi. Sahneye çıktığım ilk gün itibariyle onun desteği hep üzerimdeydi. Bence memleketin başına gelmiş en güzel şeydir müzik adına. Onun şarkılarının dokunmadığı bir hayata rastlamadım yaşamım boyunca.
-Şarkıları üretim süreciniz nasıl ilerliyor? Ne kadar gerçek, ne kadar kurgu eserleriniz?
Bugüne kadar hiç kurgu şarkı yapmadık. Hatta üretmek için yaşayıp yaşadıklarımı söylemeyi tercih ettiğimden dinleyicilerimi zaman zaman uzunca beklettiğim oldu. Pandemi döneminde fark ettim ki üretebilmek çok büyük bir hediye ve artık biriktirip yazmaktansa anında stüdyoya girip hislerimi paylaşmayı seçiyorum.
- Popülerlik, şöhret ve iyi müzik arasındaki denge çok tartışılıyor. Siz bu anlamda müziğinizi nereye koyuyorsunuz?
Yaptığınız müzik nedeniyle popülerseniz bu çok kıymetli. Ben yolun başından beri bunu seçtim, o yüzden hep söylerim “şarkılarım benden daha meşhurdur” diye.
- 90’larda Nirvana yükselirken, sanırım bir röportajda şöyle okumuştum, “Şöhret her türden aşırılığı gerektirir.” Ne düşünüyorsunuz?
Derdiniz sadece şöhretse evet. Ama Kurt Cobain’in öyle bir derdi olduğunu sanmıyorum. İnsan doğası gereği tüm aşırılıklara açık. Ama hayatın adaletsizliğine rağmen dengeyi sağlayabilmek ya aslolan. Onu sağlayamadığını fark ettiği için gitmeyi seçti belki de Kurt… Giderken “Siz de fark edin bunu” dedi.
-Cem Adrian’la yeni bir çalışmanız yayımlanıyor...
Yıllar önce Fazıl Say’ın bir konserinde takdimiyle başladı benim Cem Adrian sevgim. Hiç tanışmadık ama o günden beri birçok konserine gidip gururla ve müzikal bir doyumla alkışladım onu hep. Playlistim şarkılarıyla dolu zaten hatta bazen konserlerimde söylüyorum, keşke ben de bir şarkısını yorumlasam derken “Seninle” geldi. Yapımcım Samsun Demir bu şarkıyı akustik bir anlayışla birlikte yapmamızı önerdi ve Emirhan Cengiz şarkıyı aranje etti.. İyi ki de onu dinledik çünkü sonuçtan çok mutluyuz.
-Sahnedeki ruh haliniz nasıl?
Her konserimde sahneye şarkıcı olma hayaliyle yanıp tutuşan çocukluğumu da alıp çıkıyorum. Çünkü ben şarkı söylemek için doğdum. Oraya tüm duygularımı, acılarımı, kazançlarımı, kayıplarımı, hayallerimi koyuyorum. Dolayısıyla sahnede kendi dünyasını kurmuş çırılçıplak bir Betül var. En sevdiğim, en kendim olduğum yer orası işte.
-Yaşamınızın hangi dönemindesiniz, neler kaldı, neler geldi, neler bekliyorsunuz gelecekten?
Geçen gün şunu söyledim bir dostuma: “Hayatımın en farkında ve endişesiz halinde, hiç yaşında ve sınırsızlığının farkında” biri olarak sadece kendimden çok şey bekliyorum. Hayatıma katmak istediğim her şey için bitmez bir enerji ve sevgiyle çabalamaya, üretmeye, müzik yapmaya ve paylaştıkça çoğalmaya devam. Bir sürü hayal biriktirdim, şimdi onları gerçekleştirme zamanı!
İSTANBUL BENİ BESLİYOR
-İstanbul da müziğinizdeki vazgeçilmez öğelerden. Kaos ve aşk dolu bu kentle nasıl bir ilişkiniz var?
İstanbul’da doğduğum ve yaşadığım için çok şanslıyım. Evet, son 20 yıldır kaos hâkim ama ben o filmlerdeki gibi müthiş çocukluk hatıralarım için şükran doluyum şehrime. Beni çok besledi, beslemeye de devam ediyor. Direnciyle, güzelliğiyle ve son zamanlarda bütün hoyrat küstahlıklarına karşın insanlara kucak açabilmesiyle... Müthiş bilge bir kalbi ve ruhu var İstanbul’un ve öğretecek çok şeyi…
AŞKI YANLIŞ ANLIYORLAR
-Ya bu yüzyılda aşkın anlamı değişti mi?
Aşk aynı yücelikte ama insanlar aşkı yanlış anlıyor. Karşılıklı ego savaşlarıyla ilişki kurmak aşk değil. Aşk gibi yüksek bir enerjiye dahil olabilecek çok fazla yürek yok sanırım.
www.idrak34.comEditor : Şerif SENCER