Uzman Psikolog Gökhan Çınar'ın bu haftaki konuğu uzun yıllar genelevde çalışmak zorunda kalan Cansu Yetiştirdim oldu. Yaşadığı zulmü anlatırken gözyaşlarını tutamayan Cansu Yetiştirdim, ''Bazen biri canımı yaktığında şikayet bile edemezdim, çünkü dövülüp aç bırakılırdım, kimseye anlatamadım'' sözleriyle yürek burktu.
''Herkes sesimi duysun! Biz kadınlar hep itildik kakıldık. Bazen kadınlığımdan utanıyorum, bunları çekmek için mi dünyaya geldim ben?'' diyen Cansu Yetiştirdim, kabus gibi geçen ömrünü anlattı.
İşte Cansu Yetiştirdim'in konuşmasından satır başları:
Almanya'da doğdum, 2 buçuk yaşındayken annem beni Türkiye'ye getirdi. Annemin kaçak ilişkisinden dünyaya geldim, erkek bir ikizim de var. Öz babam beni Türkiye'ye gönderip erkek kardeşimi ise tanımadığı bir aileye evlatlık verdi. Üvey baba elinde büyüdüm, annem beni üvey babama bırakıp Almanya'ya geri döndü. Üvey babamın abisi, annesi, babası aynı evde yaşıyorlardı, bana annemin Almanya'dan gönderdiği parayla bakıyorlardı. Annem her ihtiyaçlarını karşılardı.
'Babam beni yatağına alıp okşardı''
Ben 8 -9 yaşlarındayken annem Türkiye'ye kesin dönüş yaptı. Annem, üvey babam ve ben ayrı bir ev tuttuk. Üvey babam verem olduğunda ise 11-12 yaşlarındaydım, annem çalışıyordu, gündüzleri sürekli babamın tacizi altındaydım, beni yatağına alıyordu, okşayıp dokunuyordu, sonra kalkıp 'bana yemek hazırla' diyordu... Annem gelene kadar günüm böyle geçerdi. Üvey babam, ''Bunları annene söylersen sana inanmayacağını biliyorsun. Eğer söylersen 'bana iftira atıyor derim' derdi, bu yüzden anneme bir şey diyemezdim.
"Elleri vücudumda gezdiğinde ağlardı"
Daha tacizin ne olduğunu bile bilmiyordum. Bir baba evladına sarılır sever ama bir çocuğu yatağına alıp... Bu çok kötü bir şey, elleri vücudumda gezdiğinde hep ağlardım, çünkü korkardım. 'Baba lütfen yapma!' dediğimde bile beni dinlemiyordu, tacizine devam diyordu, çok korkunç bir şey! Evden kaçtım, inşaatlarda yattım, evimizin alt sokağındaki inşaatta kaldım, orada çalışan adamlar bana bir şey yapacak diye onlardan da korkup saklanırdım, sonra annem karakola gidip beni bulurdu, bu sefer evde dayak yerdim. Kaçmamam için bağlarlardı. Yemek yapıyordum, çamaşır yıkıyordum, üvey baba bakıyordum... Benim yaşıtlarım ise dışarıda oyun oynuyordu, ben sadece onları seyrediyordum, aksi olduğunda annem beni 'neden babana bakmıyorsun' diye dövüyordu.
Benim hep bir tarafım eksiktir babam olmadığı için. Belki bir babam olsaydı bu yaşadıklarıma maruz kalmazdım, kendi çocuğum bile babasına 'babacığım' dediğinde ağlardım. Hep kır saçlı, tonton, göbekli, gözlüklü bir baba hayal ettim.
"Dedem ağzımı kapatıp taciz ederdi"
Hiç unutmuyorum, annemin sigaralarını çalardım, annem de bir iki sefer beni yakaladı ve dövdü. Dedem gelip 'Annenin sigaralarını çalma, çalarsan döverler seni' dedi. Dedem her gün gider nineme ve bana sigara alırdı ama meğersem sigaranın bir karşılığı varmış, ben bunu bilemedim, hani dedem ya... Aklıma bile gelmiyor benim... Ninem yani annemin halası, ilaçlarını yatar uyurdu, annem işe giderdi, dedem o ara sürekli taciz ederdi, ağzımı kapatırdı, 'Dede yapma ne yapıyorsun!' derdim. Sonra annem beni evlendirdi zaten.
Zorla kürtaj yaptırmak istediler
Annemin halasının kızının oğluyla evlendirdiler beni, nikah falan yok, bana bir gelinlik giydirdiler, gelinlik üstümden düşüyordu, ayakkabı ayağıma olmuyordu, çıkıyordu. Kocam, evlendikten 10 gün sonra askere gitti. Kocamın Yalova'da yaşayan ablası beni yanına aldı küçük kızına bakmam için. Kendisi de pavyonda çalışıyordu. Hatta pavyonun sahibiyle de dost hayatı vardı. Mide bulantılarım ve halsizliğim olunca hamile olduğumu öğrendim. Eşim ne mektup yazıyor, ne telefon ediyor, hiçbir iletişimim yok. Görümcem ve kayınvalidem beni kürtaj etmeye karar verdiler, doktor benimle tek konuşmak istedi, 'Bunu istiyor musun, bebeğini alalım mı?' dedi, 'Hayır' dedim, 'Neden alıyorsunuz bebeğimi?' Zaten bebeğimi aldırırsam bir daha bebeğim olmayacakmış. Zorla kürtaj yaptırmak istediler, ben çığlık atmaya başladım, görümcem bana bir tane yapıştırdı, sonra da doktorla konuşmalarını duydum, ertesi gün kürtaj için randevulaştılar.
"Görümcemin dostu beni taciz etmeye başladı"
Anneme gittim, olanları anlattım ve 'Ben kaçtım' dedim. Kayınvalidem ve görümcem, iki gün sonra peşimden gelip anneme benim yalancı olduğumu söylediler, annem onlara inandı, beni yeniden onlarla gönderdi... Bu sefer görümcemin dostu beni taciz etmeye başladı, bir gün görümcem taciz esnasında yakaladı ve beni öldüresiye dövdü, karnım burnumdayken dışarı attı. Ben de yeniden anneme gittim. Eşim askerden dönünce de eşime beni eniştesiyle yakaladığını ve çocuğun ondan olmadığını söylemişler, o da beni bir daha arayıp sormadı...
"Bu hayat beni kanser etti"
Bu hayat beni kanser etti, hep içime attım, sağ göğsüm alındı, tedavi sürecim devam ediyor, bunlar yaşadıklarımdan dolayı oldu. Üzüntüden, kimseye sesimi duyuramamaktan, uğradığım tacizlerden, itilmekten kakılmaktan, sevilmemekten, dövülmekten oldu. Çünkü kimseye anlatamadım derdimi, kimse inanmadı bana Gökhan Bey!
"Dayaklar, şiddetler, aldatılmalar başladı"
Çocuğum doğup 8 aylık olduğunda hayatıma başka birisi girdi. Kendisiyle bir arkadaş ortamında tanıştık, onu çok sevdim, aşık oldum. Onun da beni çok sevdiğine inandım. Bana çok iyi davranıyordu. Dedim ki 'Beni gerçekten seven birisi çıktı sonunda'. Sonra benimle evlendi, nikah kıydı. Evlendikten bir buçuk sene sonra sevgiler bitti. Dayaklar, şiddetler, aldatılmalar başladı. Benim bir göz odam, bir karyolam bir de teneke sobam vardı. O da taksicilik yapıyordu, eve çok uğramazdı, bana ara sıra para bırakırdı ama yetmezdi çünkü onunla yaptığım evlilikten de bir kız çocuğum oldu. Sokağa çıkar şişe toplardım, bakkala götürürdüm, onun karşılığında ekmek ya da yumurta alabiliyordum... Ekmeği suyla ıslatıp çocuğuma yediriyordum, çünkü başka bir şey yoktu, çocuğum açtı. Küçük olan çocuğum da bir şey yiyemiyordu çünkü yeterli beslenemediğim için sütüm gelmiyordu. Beni kimse sevmedi, yardım etmedi, inanmadı. Çok mücadele verdim...
Meğer genelev patronuymuş
Yine kocamın eve hiç uğramadığı bir dönemdi. Onun arkadaşıyla karşılaştım, arkadaşı 'Abla uzak dur o adamdan, onun başka bir karısı ve kızı daha var' dedi. Eşime hesap sordum, o da ikinci bir hayatı olduğunu ama beni tercih ettiğini söyledi. Sonrasında eve daha sık gelip gitmeye başladı, meğer gözümü boyamak istemiş, beni geneleve satma düşüncesi varmış. Bir gün dedi ki 'Benim bir arkadaşım var, hanımıyla birlikte çalışıyorlar, çok lüks bir evleri var, sen de öyle yaşamak ister misin?' dedi. Ben de 'Neden istemeyeyim, çocuklarımın daha güzel bir hayatı olsun' dedim. 'O bayanla çalışmak ister misin? İnsanlarla muhabbet ediyor, iletişim kuruyor sadece' dedi. Beni aldı Bursa'ya götürdü, şık giyimli bir adam geldi, 'Kızımız bu mu?' dedi. Ben de epey ürkeğim, çünkü çok zor şeyler yaşadım. Meğer o adam genelev patronuymuş... Eşim 'Seni evine götürecekler, ben arkadaşla bir yere gideceğim' deyip beni onlara bıraktı. Bunlar beni geneleve getirdi.
"Yemeğe ne attılarsa uyumuşum"
Bir bahçede bir sürü ev vardı. Renkli renkli ışıklar, çıplak bayanlar vardı. Herkes dans ediyordu, camın dışında büyük bir erkek kalabalığı onları izliyordu. Sonra 'Abla' dediğimiz bayan beni yazıhanesine aldı. 'Bir şey yer misin?' dediler, ben de yemek istemedim, eşim gelecek zaten diye. Gözümü açtığımda sabahtı, yemeğe ne attılarsa uyumuşum. Ben hâlâ eşim gelecek sanıyorum. Günlerce uyukladım, bana ne veriyorlardı bilmiyorum, uyku esnasında benimle bedensel faaliyetler yaşandığının da farkındaydım. Eşim aradı beni, bir süre orada çalışmamı söyledi. Ben de istemediğimi, insanların benimle ilişkiye girdiğini anlattım, telefonu suratıma kapattı. Her gün işkence çektim, dövdüler, yemek vermediler... İğrenç Gökhan bey... İğrenç!
"Bir günde 50- 60 kişiyle ilişkiye girmek ne demek!"
Aynaya baktığımda kendimden tiksiniyordum, bir günde 50- 60 kişiyle ilişkiye girmek ne demek! O kokuyu banyo yapsam bile bedenimdem atamıyordum, insanlar ben ağlayınca paralarını geri istiyordu. Böyle olunca dayak yiyordum, 'Güler yüzlü ol' diyorlardı. Bazıları hayatından çok memnundu. Bir arkadaşım 'Ne olur onların dediklerini yap, yoksa çok kötü şeyler yaparlar' demişti. Ona gelen müşteriler ona kolonya getirirlerdi, meğer kız kolonya içiyormuş sıkıntıdan.
Genelevde borç bitmezdi
Çocuklarıma o süreçte bakıcı bakıyordu. Eşim beni oraya satarken belirli bir miktar para almış, ben çalışarak ödüyorum onun aldığı parayı. Bu borç bitmiyordu ama... Genelevde borç bitmezdi. Ben sadece çalışırdım, o parayı benim gördüğüm de yoktu. Kaçmayı çok denedim, patronum beni polislerle aldırırdı, onlara benim onun parasını çaldığımı söylerdi. Kızları da zorla şahit yapardı. Polis, 'Bir belgeniz yoksa bu kadını size vermem' dediğinde ise belgelerini gösterirlerdi. Tıpış tıpış geneleve geri dönmek zorunda kalırdım.
Damadım beni genelevinde gördü
4 torunum var, damatlarım benim yaşantımı öğrendikleri için çocuklarımla fazla iletişime girmiyorum. 2-3 ayda bir misafir gibi gidip çay kahve içip evime dönüyorum. Damadımın biri beni İstanbul genelevinde gördü, hem de kızımla evliyken... Ertesi günü kapıya beni öldürtmek için adam dikti, ben de Edirne Genelevi'ne götürüldüm.
Umre'ye gitmek istiyorum
Cinsellik benim için sadece zorla yapılan bir şey. Hiçbir şey hissetmiyorum bedenimle ilgili. Kadınsal bütün duygularım ölü, hiçbir duygum kalmadı.
Lütfen kadınlarımızı üzmeyelim. Evet, evleniyoruz yuva kuruyoruz, mutlu olmak istiyoruz. Biraz duygu ve ilgi gösterin, şiddet uygulamayın lütfen. Hayatta tek istediğim bu, inanıyorum Allah bana bir gün nasip edecek. Kabe'ye gidemesem de Umre'ye gitmek istiyorum.
Ölmek istemiyorum...
Şimdi kanser hastasıyım, bir arkadaşımın evinde kalıyorum, kendi evim yok, bazen merdiven silmeye gidiyorum, sağ kolumu fazla kullanamıyorum, bazen plastik topluyorum ve onları satıyorum. Karşı komşu bazen bir tabak yemek veriyor, hiçbir şey bulamazsam bile ekmek yiyorum. Tek başıma ayakta duruyorum, kimseden destek almıyorum. Ölmek istemiyorum... Hayat ne kadar kötü olursa olsun, nefes almak yine de güzel... Ama bu mücadelem içinde daha ne kadar bir süre yaşarım, onu da bilmiyorum... Yanlış anlamayın lütfen, hiçbir şey dilenmiyorum.
Editor : Şerif SENCER