Gündem

Aytaç Şaşmaz: 'Hepimiz o gücü arıyoruz'

Ünlü oyuncu Aytaç Şaşmaz, Levent Can ve Hande Doğandemir ile başrollerini paylaştığı 'Eksik' oyunuyla izleyicilerinin karşısına çıkmaya hazırlanıyor. Şaşmaz, ilk tiyatro deneyimi olan 'Eksik'i ve hayatına dair bilinmeyenleri Cumhuriyet Pazar'a anlattı.

Aytaç Şaşmaz: 'Hepimiz o gücü arıyoruz'
19-03-2023 13:28

Ekranların ÖZETİ| son yıllardaki en başarılı genç oyuncuları arasında yer alan Aytaç Şaşmaz ilk tiyatro deneyimi olan Eksik’te Levent Can ve Hande Doğandemir’le birlikte yer alıyor. Aksel Bonfil’in yazıp yönettiği, bu akşam Fişekhane’de sahne alacak oyun bir baba, oğlu ve oğlunun sevgilisi arasındaki karmaşık, yıkıcı ve travmatik iletişime odaklanıyor.

Şaşmaz ile oyunda yaşam verdiği Metin’i analiz ederek başladığımız söyleşi ilişkiler, travmalar, güç ve yalnızlık kavramlarına uğradı. Söz Şaşmaz’da.

- Hem fiziksel hem zihinsel olarak zorlayıcı bir rolde yer alıyorsunuz. Bazı sahnelerde kendinizi yere atıyorsunuz. Toparlanıp tekrar role girmek zor olmalı...

Her şey yolda şekillendi. Metin, psikolojisi bozuk, sağı soğu belli olmayan, birden bire çocuğa dönüşen, karşısındakini manipüle eden bir karakter. Bunu kendi yaşamına o kadar yerleştirmiş ki kendi doğrusunu bütün insanların doğrusu zannediyor ve kendini zorluklardan bu şekilde kurtarıyor. Ailevi olsun, duygusal olsun, işi gücü olsun, artık doğru yolu bulamıyor. O yüzden karmaşa içinde ve öfke krizlerini de kontrol edemez duruma gelmiş.

- Zaten Metin oyunun başından itibaren bağırmaya başlıyor.

Evet aynen öyle. Sinir krizleri baştan başlıyor, çünkü kız arkadaşı ile yaşadığı ilişki dışında, aile ile çok daha büyük bir sorunu var. Toksik bir ilişki içinde, bunu da biliyor; ama sadece kız arkadaşı Derya yanında ve onu da kaybetmek istemiyor. Her şeyin farkında, olanları seziyor; ama söyleyemiyor. Çünkü konuşsa, sığındığı ilişki de bitecek. O yüzden, öfke patlamaları yaşıyor. Karakterin yaşadıkları o kadar yoğun ki o an başka bir dünyaya geçiyorum. Oradaki enerji, benim daha çok anda kalmamı ve rolü hissetmemi sağlıyor. En son oyunda, Levent abinin elindeki telefonu kafama vurmuşum ve yarılacakmış nerdeyse farkında değilim.

- Metin ve Derya’nın ilişkisini toksik olarak değerlendirdiniz. Bu ilişkiden erkeklerin nasıl ders çıkarması gerekir sizce?

Oyuna gelen seyircilerin çoğu benzer şeyler söylüyorlar. “Ben de bunu yaşamıştım”, “Ben de böyle bir şeyi görmüştüm...” Erkeği de kadını da fark etmiyor, herkes böyle bir ilişki yaşamış. Erkek ilişkide güçlü olmak istiyor, parası varsa her şeyi daha özgüvenli yapıyor. Öyle öğrendiğiniz, gördüğümüz ve bildiğimiz için ne yazık ki böyle bir sonuca varıyoruz. O güç kadın tarafında olunca, erkek bu sefer kendini mahvediyor.

Çünkü kendini güçsüz hissediyor. Bir şey söylediği zaman özgüven ile söyleyemiyor ve yapmak istediğini diretemiyor. En basit örneği; sevdiği kadını lüks bir restorana götürmek istiyor; ama şartlar sebebiyle köfte ekmek yedirmeyi tercih ediyor. Parası yoksa, sıkıntısı yansıyor ve uzun ilişkilerde çok aşikâ r bir duruma evriliyor. Kadın bunu anlıyor ve anladığında da karşısında görmek istediği gücü bulamıyor.

- Evet ama bu güç kavramını biraz açmak gerekiyor herhalde karakter olarak da söz ediyorsunuz değil mi?

Metin için de erkeğin gücü hesabındaki para kadar ne yazık ki. Güçsüz bir adam, söylediklerine inanılmıyor. İşini yapamıyor dışarı çıkamıyor, eğlenemiyor. Hayallerini gerçekleştirememiş, çünkü her şey yarım kalmış. Ailevi travmaları ve parasal sıkıntılardan dolayı kız arkadaşına karşı mahçup hissediyor. Bence erkeğin en güçsüz hali parasız halidir. Yani karşısındaki kadın çalışan ve parasını kazanan bir kadınsa yetemez.

- Sizin bu rolde en çok içselleştirdiğiniz kısmın İstanbul’a ilk geldiğiniz, birtakım hayallerinizin olduğu dönem olabileceğini düşünmüştüm. Doğru düşünmüş müyüm?

Yolunu bulana kadar insanlar sana inanmıyorlar. Ne olursa olsun kendine inanmışsın, kendi yaptıklarını da görüyorsun. “Olacak yapacaksın, inanıyoruz sana” demeleri başka “ya bir gün olacak inşallah” demeleri başka. Onu hissediyorsun işte. O his içeride bir yerde sana büyük travmalar, bilinçaltına kazınan dertli zamanlar oluyor. Metin aile olmayı, bağ kurmayı bilmiyor. Bir tek sevdiği kadın yanında olmuş, sonra onu da kaybetmiş. Yalnız kalsa belki başka bir yaşam kuracak; ama yalnızlığı bilmiyor. Hiçbir zaman o gücü kendinde bulamamış.

- Oyunun bir ağırlığı var, ağırlığını siz kişiselleştirip dışa vururken kendi yaşamınızla eşleştirdiğiniz kısımlarda bir bocalama yaşadınız mı?

Yaşamadım; çünkü ben de oyunun çıktığı dönemlerde, kendi doğrularımı savunur bir haldeydim. Sonra baktığımda, doğrularım o kadar savunulur bir halde değildi. Kendi yolumu bulmaya gayret ettiğim bir dönemdeydim ki bulduğumu da hissediyorum. O yüzden de kendime çok çıkarım yapamıyorum.

- Tabii sizin Metin’den çok büyük bir farkınız var. Manisa’da küçük yaşlardan itibaren para kazanmaya başladınız. Metin öyle biri değil, bakım isteyen bir çocuk aslında.

Evet, çocukluk döneminde ailenin eksik parçaları yüzünden kendi vasfını bulamamış. Hep birilerinin ilgisine ihtiyaç duymuş bir adam Metin. Hayatla ilişkimiz, çocukluk anılarımızdan dolayı çok farklı. Çocukken cebine para girdiğinde şunu anlıyorsun, “Kendime dondurma alabilirim, yazın bir hafta pansiyonda kalıp arkadaşlarımla tatil yapabilirim.’’

Kimseye ihtiyacın kalmadığı zaman, işine âşık oluyorsun. Çalışmaya, emek vermeye kendi ayakların üzerinde durabilmeye... Altı yıl garsonluk yaptım. Bence dünyadaki en zor meslek garsonluktur. Çok insanla iletişime girip memnun etmeye çalışıyorsun, fikir ediniyorsun. Bu yaşımdaki bakış açımı o zamanlara borçluyum.

- Pek çok oyuncuya göre duygularınızı ifade etmekte çok açık birisiniz.

Şu zamana kadar olduğum gibi olmayı tercih ettim. Çekinmedim, kendimi frenlediğim yerde iyi hissetmedim. Bir gün bir röportaj verdim. Büyük büyük konuşmuşum “Ben bu adam değilim” ve “bari kendim olayım da rahat rahat konuşayım” dedim ve öyle oldum. Çok şükür bu bana hep pozitif yansıdı. Hiç negatif dönüşler almadım. Tabii “bu çocuk kaç yaşında neler söylüyor” diyen oluyordur. Ben kendi bakış açıma göre söylüyorum.

SÜPERMAN VE YALNIZLIK

- En çok sevdiğiniz karakterin, Süperman olduğunu söylemiştiniz.

Uçma hayalim vardı, Süperman’in tek gayesinin karşılıksız hayat kurtarmak olmasına hayran kalmıştım. Evimin her yerinde bir Süperman oyuncağı vardır. Tiyatro sahnesine ilk çıktığım gün “Ben Süperman’i canlandırmak istiyorum” dedim. Hayranlığım ve sevgim baki kaldı.

- Peki kişisel yaşantınızda da bir kahraman gibi davrandığınız oldu mu?

Çok oldu, sonra dedim ki “Ben kimim?” Mükemmel değilim. İstanbul’a ilk geldiğim gün, onu fark ettiğim gün oldu. Kendime çok güveniyordum. Bir baktım ki burası karman çorman bir yer. Herkesin herkese her şeyi yapabildiği kocaman bir kaos. Çok kayboldum; ama burada doğru yolu bulduğumu düşünüyorum.

- Yalnız hissettiğiniz oldu mu?

Çok... Bence en güzel şey yalnızlık; ama yalnızlığın tadını çıkartabiliyorsan. Ne olursa olsun hayatta yalnızsındır. İnsanlar seni, senin kadar düşünemez, kendini anladığın kadar anlayamaz. O yüzden yalnız olma fikri baki bende. Kötü değil iyi gelen bir taraftan. İnsan yalnız olduğunu bilmeli, öyle daha güçlü oluyor bence.

YARALARI İYİLEŞTİRMELİYİZ

- Deprem felaketinin yarattığı üzüntüler, sıkıntılarla ilgili ne söylemek istersiniz?

Hepimiz mahvolduk. Elimizden geleni yaptık, yapmaya da devam edeceğiz. Yaşam da devam ediyor, nefes aldıkça hep beraber o yaraları iyileştirmeye çalışmalıyız. O yüzden de durmadan yardımlara destek vermek gerekiyor.

GECE BİSİKLET TURU

- Çok ciddi spor yaptığınızı biliyorum. Herhangi bir dünyaca ünlü markanın modeli olarak sırıtacağınızı düşünmüyorum açıkçası. Spor dışında başka çalışmalar var mı odaklanmakla, kendinizi dinlemek ile ilgili?

Bir sinema filmi için geleneksel okçuluk dersleri almıştım; fakat iş iptal oldu. O bana çok iyi gelmişti. Evde takımım var. Zaman zaman atış yapıyorum. Evde bateri çalıyorum. Piyanom var, iyi çalamam; ama gözümü kapatıp, kendimi bırakırım. Kendi kendime kalmak, çimlerde uzanıp kendime an bulmak iyi geliyor. Gece yarısı bisikletle 1-2 saat Sarıyer’i turlarım. Bütün bunlar bana iyi hissettiriyor.


Editor : Şerif SENCER
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
TÜRKİYE GÜNDEMİ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER