Spor ÖZETİ| Toto Süper Lig'in 12. haftasında Beşiktaş sahasında Ümraniyespor'u 5-2 mağlup etti. Spor yazarı Ara Gözbek Şenol Güneş'in Beşiktaş'a dönüşünü ve siyah-beyazlıların performansını değerlendirdi.
İşte Gözbek'in değerlendirmesi...
"Aslında yazıya nereden gireceğimi gerçekten bilemedim. Sürecin çünkü çok farklı ayakları var. “Şenol Hoca'nın Beşiktaş'a geri dönüşü” üzerinden de okuyabiliriz durumu, “Valerien Ismael'i gönderme operasyonu” üzerinden de. Bu işin bir de basın ayağı ve sosyal medya ayağı var ki bütün bu başlıkların altında sayısız altbaşlık ve içeriğinde farklı ve benzer elementler var. An itibariyle vardığımız nokta şu an neresidir diye sorgulayacak olursak şunu söyleyebiliriz; Şenol Güneş geri döndü ve sırf isminin gündeme düşmesiyle bile lige heyecan geldi, spor programları bile reytinglerini ikiye katladı.
Öncelikle Beşiktaş'ın süreci üzerinden okumak gerekirse şunu bir kez daha çok net kavradık; her ligin, her ülkenin kendine özgü kodları ve futbol kültürü var. Bugün Guardiola veya Mourinho Türkiye'de çalışmaya karar verirse bu yine de bu ligde başarılı olacaklarının bir garantisi yok. Özellikle büyük takımları çalıştırmak, büyük camialarda çalışmak sadece çok iyi bir insan veya çok iyi bir futbol adamı olmaktan geçmiyor. Valerien Ismael için en çok duyulan söylem “çok iyi bir insan” olduğu. İyi bir insanın olmanın futbolda herhangi bir karşılığı yok. Büyük yerleri yönetmek gerçekten eğitimle, donanımla sahip olunabilecek bir şey de değil. Büyük yerleri yönetmek biraz huy işidir, yaradılış meselesidir. Çok büyük futbolcuların teknik direktörlük kariyerinde nasıl başarısız olduklarını veya silinip gittiğini izledik, gördük yıllarca.
Türkiye'de siyaset, futbol ve her konuda çatışan, tartışan veya tartışmaya meyilli bir toplum mevcutken herkesin çok nadiren mutabık olduğu konulardan biriydi Valerien Ismael'in gönderilmesi konusu. Yani Valerien Ismael'i hep birlikte, cümbür cemaat gönderdik. Bir meydanlara döklüp protesto eylemleri yapmadığımız kalmıştı. Adamın da zaten her geçen gün kimyası bozuldu. Ha bugün son günü, ha haftaya...insan böyle bir ortamda zaten çalışabilir mi? Ne kadar düşünebilir ve sağlıklı çalışabilir? Bu konuyla ilgili gerçekten Beşiktaş yönetimine şu soruyu sormazsam mesleğime saygım kalmaz; Valerien Ismael, futbolun hang kriterlerine göre tercih edip Beşiktaş'a görev verdiniz? Bunu gerçekten sorgulaması lazım Beşiktaş yönetiminin ve bir açıklama yapması gerekiyor. Öğrenebileceğimiz bir şey varsa bu konuda alırız kendi payımıza düşeni.
O yüzden Valerien Ismael'e bu kadar yüklenilmesi, bu kadar algı operasyonu yapılması hem gereksiz, hem de haksızlık. Onu göreve getirenler, terch eden hatta yönetimde ilk ismini ortaya atan insanları sorgulamamız gerekiyor. Valerien Ismael, Beşiktaş'ın kulüp binasının önünde “Teknik direktör eleman aranıyor” ilanı görüp içeri girmedi. Kendi kendini zaten işe aldırmadı. Birilerini onu bir göreve atadı. Olaylara buradan yaklaşmak lazım. Yoksa medyada sürekli Valerien Ismael'i eleştirmek üzerinden saatlerce yayın yapılmasının tek nedeninin bunun işin kolayı olduğu mantığı ile açıklayabiliyoruz.
Şenol Güneş'in Beşiktaş'ın başına yeniden geçmesinin her yönden çok fazla uzantısı var. Beşiktaş'ın başarısı açısından, Beşiktaş taraftarının tünelin ucunda ışığı görebilmesi açısından, Beşiktaş'ın yarışta kalabilmesi açısından, ligde rüzgarı arkasına alan Jorge Jesus ve Fenerbahçe'yle rekabet açısından, kısacası lige heyecan gelmesi açısından. Bir de dolaylı yönden etkisi; basın çalışanlarının, muhabirlerin Şenol Güneş'le daha rahat temas kurabilmesi açısından, vesaire. Şenol Güneş'in gelmesiyle Beşiktaş ilk maçta kendi evinde Ümraniyespor karşısında şov yaptı ve maçı 5-2 kazandı. Maçta oyuncuların yarattığı fotoğraf Valerien Ismael'i yiyenler ordusunda oyuncuların da olduğunu söyleyebiliriz belki. Şenol Güneş'li Beşiktaş, bunun üzerine haftaya Galatasaray derbisini kazandığı takdirde gerçekten farklı bir fotoğraf oluşabilir ligin gidişatı açısından. Şenol Güneş ve Beşiktaş hikayesi yazısını o yüzden birkaç hafta erteliyoruz.
Valerien Ismael, Beşiktaş'ın ne hak ettiği ne de ihtiyaç duyduğu teknik adamdı. Burada hem fikiriz. Daha önce büyük camiada, daha doğrusu yarışmacı bir takımda teknik adam olarak çalışmadığı için zaten baskıyı kaldıramadı. Ama gönderilme sürecinde medya ayağı ile ilgili şu meseleye girmek gerekir; ben bunu yıllarca yazılarımda yazdım ve yayınlarımda anlattım. En son olarak Fenerbahçe başkanı Ali Koç'un da isim vermeden medyada bazı yorumcu görünümlü, gazeteci görünümlü şahısların menajerlerin bir tetikçisi olduğunu söylemişti. Şenol Güneş'in gelmesi hikayeyi tamamen değiştirdi. Şenol Hoca'yı bu konulardan tamamen ve özellikle tenzih ediyorum çünkü. Tekrar altını bir kez daha çiziyorum. Ama bazı medya tetikçileri Valerien Ismael'in gönderilmesi ardından bazı yabancı teknik adam isimleri atıyordu ortaya. Hiç alakası olmayan isimler, belki Türkiye'ye bile en fazla bir veya iki kez uğramış olabilecek isimler. Çünkü birinin gitmesi ve birinin gelmesi demek, birinin tazminat alması diğerinin yeni bir sözleşmesi demek. Devre arasında veya sezon sonunda en az dört oyuncunun gitmesi ve en az dört oyuncunun gelmesi demek. Bunlardan para kazanacak adam ve adamlar olacak demek. Yani bir teknik adamın gönderilmesi müthiş bir ticari para hacmi oluşturuyor. Bunun iyi kavramak gerekiyor. Bu farklı, yabancı, alakasız teknik adamların isimlerini ortaya atan yorumcuların telefon görüşmeleri ve banka hesapları üzerinden hesap hareketlerini gerçekten incelenmesi gerekir.
En çok bana sorulan sorulardan biri başkan Ahmet Nur Çebi'nin 2-3 hafta önce “Hocamızın arkasındayız” açıklama yapması ve bunun üzerine Valerien Ismael'i göndermiş olması hakkında ne düşündüğüm. Sayın Ahmet Nur Çebi'yi Valerien Ismael'i Beşiktaş'ın başına getirmesi konusunda ilk günden beri aylardır eleştiriyorum. Ama bu “arkasındayız” açıklaması konusunda eleştirmiyorum. Beşiktaş puan kaybediyor ve Trabzon derbisi yaklaşıyor. Başkana soruyorlar “ne düşünüyorusunuz?” diye, ne demesini bekliyorsunuz bir başkanın? “bizim hocada iş yok, beğenmiyorum, yakında kovarım” mı diyecek? Bu konuda başkanı eleştirenler hayatlarında ne bir gruba liderlik etmişler, ne de bir yeri yönetmişler belli ki. Başkanı eleştirebileceğimiz sayısız konu olabilir ama bu konu eleştirmenin en manasız olduğu meseledir."
Editor : Şerif SENCER