Aslına ÖZETİ| bakarsanız ilk etapta bu iki şirket, oldukça iyi ilişkilere sahipti fakat zaman içinde dengeler değişti ve bu iki dost, âdeta iki azılı düşman haline geldi. Peki bu iki tarafın rekabeti, ne oldu da başladı?
Şimdi iki şirketin oldukça çekişmeli mücadelelerine tüm ayrıntılarıyla bakalım.
Apple, ortaya çıktığı ilk günden beri aslında birçok rakibiyle mücadele içindeydi.
80’lerde IBM, 90’larda Microsoft, 2000’lerde ise Google. Ancak Apple ile Samsung arasındaki rekabet, çok daha benzersiz ve çekişmeli. Samsung ilk günden beri sadece dizüstü bilgisayar, tablet ve akıllı telefon pazarında Apple ile rekabet etmekle kalmadı.
Aynı zamanda Apple’a cihazlarında kullanması için temel bileşenleri de tedarik etti. Örneğin iPhone’un ekranı.
Peki aralarında böyle bir ilişki varken iki şirket hangi sebeplerden anlaşmazlığa düştü?
Her birimiz, Samsung’u tüketici elektroniğine yönelik sattıkları ürünlerle tanıyoruz. Fakat; telefon, bilgisayar ve tableti içine alan bu iş sektörü, şirketin geçmişi göz önüne alındığında yeni bir gelişme olarak kabul edilebilir. Çünkü Samsung, yolculuğuna yalnızca parça üretimiyle başlamıştı.
80’li yıllarda da yine bu şirketin önceliği, aslında parça tedariğiydi (yarı iletken maddeler) ve Samsung’un o zamanki genel müdürü Lee Byung-chull, bu parça tedarikçiliğine devam edip etmeme veya farklı iş fikirlerine açılıp açılmama üzerine, fikir alışverişinde bulunmak için Steve Jobs ile birkaç görüşme gerçekleştirdi.
Bu esnada da Samsung, yeni bir çip fabrikasına yönelik bir girişim hareketinde bulunmaya karar vermişti ve ikilinin ilişkisi oldukça dostaneydi.
Apple, Samsung’un en büyük müşterisi olmayı sürdürüyor ve milyonlarca dolar değerinde elektronik parçalar tedarik ediyordu. Fakat Apple ve Samsung arasındaki bu iş birlikçi ilişki, elbette sonsuza dek devam etmedi.
Samsung’un genel müdürü, 2007 yılında ilk iPhone duyurulmadan önce Apple’ın genel merkezini ziyaret etti ve Steve Jobs, iPhone teknolojisinin nasıl çalıştığını ona açıkladı. Korkulan oldu ve Samsung, bu teknolojiyi kendi ürünlerine uyarladı.
Samsung bu yaşanandan yalnızca 2 yıl sonra, Google’ın Android işletim sistemi üzerinde çalışan Galaxy isimli akıllı telefonunu piyasaya sürdü.
Devamında Jobs, Android’in çalıntı bir ürün olduğunu iddia etti ve Samsung’u taklitçi olarak nitelendirdi. Ayrıca tam bu sırada Samsung, Apple’ın müttefiki olmayı bırakıp, Apple’ın âdeta bir düşmanı hâline geldi ve iki şirket arasında 2011 yılında uzun bir hukuk mücadelesi başladı.
Aslında Apple, 2010 yılında Samsung’a akıllı telefonlarının ve tabletlerinin Apple’ın patentlerini ihlal ettiğini önceden söylemişti ve iki şirket bir iş birliği halinde olduğundan Apple bu konuda anlaşma yapmaya istekliydi.
Apple, Samsung’a tablet başına 40 dolar, telefon başına ise 30 dolar ödeme yapacağına dair bir anlaşma önerdi ancak Samsung, ürünlerinin herhangi bir patenti ihlal etmediğini öne sürerek bu teklifi reddetti.
Böylece bir sene sonrasında uzlaşma sağlayamayan Apple, dava açmaktan geri durmadı.
Apple’ın dava dosyasındaki savunması şu şekildeydi: “Samsung, bağımsız ürün geliştirmeyi sürdürmek yerine, Apple’ın farklı arayüzlerini, yenilikçi teknolojisini, özgün ürün ve ambalaj tasarımını, Apple’ın fikrî mülkiyet haklarını ihlal ederek körü körüne kopyalamayı seçti."
Peki Samsung gerçekten iPhone’u taklit etmiş miydi? Samsung ürünlerinin iPhone’dan önce ve sonrasında nasıl bir tasarıma ve teknolojiye sahip olduğu göz önüne alındığında, Samsung’un iPhone’un yeniliklerinden büyük oranda faydalandığını görmek mümkün.
Apple, Samsung’a yönelik toplamda 16 farklı iddiada bulundu fakat bunlardan 3’ü dikkati bir hayli çekmekte.
Ticari takdim şekli ihlali, ticari marka ihlali ve tasarım patentlerinin ihlali. Bunlardan ilki olan ticari takdim, bir ürünün veya ambalajının kaynağını temsil eden görsel görünümdür.
Örneğin ilk iMac, eMachines isimli bir Amerikan şirketi tarafından eOne adlı bir ürünle taklit edildi ve bu ürünün, son derece popüler olan iMac’in kopyası olduğuna şüphe yoktu. Fakat Apple, ticari takdim iddiasıyla şirkete açtığı davada pek başarılı olamadı.
Apple, geçmişte iMac için böyle bir vakayla karşı karşıya kaldığından, Samsung tarafından iPhone ve iPad gibi çeşitli cihazları için de aynı taklide maruz kaldığını öne sürdü.
Samsung, ticari marka ihlali noktasında ise donanım tasarımındaki benzerliğin tesadüf olduğunu iddia edebilirken, simgeler gibi yazılım ögelerindeki benzerlikleri gönül rahatlığıyla savunamadı.
Bir simgeyi tasarlamanın elbette onlarca hatta binlerce yolu vardır ama Samsung, bu konuda Apple ile aynı görselleri seçme yoluna gitti. Tasarım patentlerinin ihlalinde de ana ekran simge düzeni, iPhone kasasının form faktörü ve ekran ve düğme tasarımları söz konusuydu.
Özetle tüm bu unsurlar bir araya getirildiğinde; markalaşma, yazalım tasarımı ve donanım tasarımlarına ilişkin çarpıcı iddialar ortaya atıldı.
Peki mahkeme tüm bu suçlamalar hakkında nasıl bir karara vardı?
Apple’ın lehine karar veren jüriler; Samsung’a, ihlalleri sebebiyle Apple’a 1 milyar dolar tazminat ödemesini ve bunu ileride piyasaya sürecekleri ürünlerin hiçbirinde yapmamalarını emrettiler. Fakat bu mahkeme kararı, hikâyenin sonu değildi.
Samsung, karara itiraz etti ve Apple’a karşı bir dava açtı. Ürünlerin patentlerini ihlal etmediğini öne sürdü. Bu yasal mahkeme süreci ile ilerleyen çekişmeler, yıllar boyunca sürdü ve her iki taraf da bazı kazanımlar elde ederken bazı kayıplar da yaşadı.
Apple, Samsung’un Galaxy Tab serisini Almanya’da yasaklatmayı başardı ve bu da Samsung’u, cihazı yeniden tasarlamak zorunda bıraktı.
Ancak bu çekişmede suçlanan taraf her zaman Samsung değildi. Apple; AT&T iPhone 4, 3GS ve 3G ile Samsung’un hücresel veri patentini ve 3G veri radyolu orijinal iPad ve iPad 2 modellerini ihlal etmekten suçlu bulundu.
Böyle bir suç da Apple’ın ABD’de bazı iPhone ve iPad’lerin AT&T modellerinin satışının yasaklanacağı manasına geliyordu fakat Beyaz Saray, bu kararı veto etti.
Nihayetinde 7 yıldır süren bu savaş, Apple ve Samsung’un içeriği belirsiz olan bir anlaşma üzerinden uzlaşmaya vardığı Haziran 2018’de sona erdi. Anlaşmanın ne üzerine olduğu bilinmese de bu zorlu sürecin, her iki tarafa da zarar verdiği bariz bir şekilde ortadaydı.
Fakat Apple, yayımladığı bir beyanda bu hukuk mücadelesini açıkça bir zafer olarak gördü.
“Tasarımın değerine derinden inanıyoruz ve ekiplerimiz, müşterilerimizi memnun edecek yenilikçi ürünler yaratmak için yorulmadan çalışıyor. Bu dava her zaman paradan daha fazlası olmuştur. Apple, iPhone ile akıllı telefon devrimini ateşledi ve Samsung’un bizim tasarımımızı açıkça kopyaladığı bir gerçek.
Apple’daki pek çok kişinin sıkı çalışmasını ve yenilikçiliğini korumaya devam etmemiz önemli. Jüriye verdikleri hizmetlerden dolayı minnettarız ve ürünlerimizin kopyalanması karşılığında Samsung’un para ödemesi gerektiğini kabul etmelerinden memnuniyet duyuyoruz.” Samsung ise konu hakkında görüş beyan etmeyi tercih etmedi.
Uzun ve çekişmeli bu 7 yıllık dava sürecinin ardından, şimdilerde Apple ve Samsung’un birbirine ilişmeyen iki farklı şirket olduğunu düşünülebilir ancak durum pek de öyle değil.
Samsung hâlâ Apple’a en popüler ürünleri için önemli bileşenler tedarik etmeye devam etmekte. Örneğin iPhone 15 serisine ait tüm modellerin OLED ekranı, Samsung üretimi ve Samsung, Apple'ın OLED panel siparişi verdiği tek üretici.
Aslında Apple'ın planı; Samsung'un yanında Çinli BOE'den de panel tedarik etmekti fakat iPhone'un önceki serilerinde de olduğu gibi BOE, yine Apple'ın kalite standartlarını karşılayamadı ve böylece Apple, tamamen Samsung'a bel bağlamak zorunda kaldı.
Kısaca Apple, geniş ölçekte seri üretilebilecek yüksek kaliteli, çeşitli bileşenler sağlama noktasında Samsung’a güvenirken, Samsung da ürettiği bileşenleri Apple’ın satın alacağından bir hayli emin.
Yani her iki şirketin zarar görmesi veya yok olması, diğerinin de açıkça aynı noktaya varacağı anlamına gelmekte. Belki de ilerleyen zamanda Apple ve Samsung arasında daha farklı iş birlikleri görmek mümkün olabilir.
Birbiriyle çoğu zaman rekabet içinde olsalar da bazı açılardan da birbirine gebe olan bu iki şirket hakkında siz neler düşünüyorsunuz?
Kaynaklar: Tech Inspection, Investopedia, Research Gate, Apple Explained
Editor : Şerif SENCER