Teknoloji

Antik Medeniyetler Aynı Şeyleri Nasıl Yapabiliyordu? - Webtekno

Tarihteki insanların şehirler yaratması, tapınaklar inşa etmesi, devasa taşları kilometrelerce taşıması, dini icat etmesi gibi bazı durumların nasıl olduğu konusunu kabul etmekte zorlanıyoruz. Üstüne bir de antik medeniyetlerin, dünyanın farklı yerlerinde olup hiçbir bağlantıl

Antik Medeniyetler Aynı Şeyleri Nasıl Yapabiliyordu? - Webtekno
17-12-2023 18:23

Kimileri ÖZETİ| kabul etmese de tüm bunların açıklaması, kolektif bilinç dışı ile tanımlanıyor. Bazıları bu kavramı, sahte bilim olarak sayıyor bazıları ise insanların nasıl davrandığına dair ikna edici bir açıklama olarak görüyor.

“Kolektif bilinç dışı hakkındaki gerçekler neler? Bunun sayesinde insan davranışını açıklayabiliyor muyuz?” konularına kafa yoranları içeriğimize alabiliriz. Belki de bazı taşları yerine daha kolay oturtabilirsiniz.

Nasıl oluyor da Aztekler ve Mısırlılar aynı yapıyı inşa edebiliyor?

aztek ve mısır piramitleri

Aztekliler tarafından yaklaşık 2 bin 500 yıl önce inşa edilen Güneş ve Ay Piramitleri, Mısırlıların MÖ 2 bin 600 dolaylarında yaptığı Mısır Piramitleri göz önüne alındığında "Nasıl oluyor da birbirlerinden habersiz ama çok benzeyen yapılar inşa edebililiyorlar?" sorusu akıllara geliyor. Bu da aslında kolektif bilinç dışı ile açıklanıyor. Çünkü, her iki medeniyetin de benzer yapılar yapabilmesi için birbirlerinden haberdar olmalarına gerek yok.

Kolektif bilinç dışı kavramı sadece insanlar için geçerli değil.

Videoda görmüş olduğunuz kunduz, evde yetiştiriliyor. Yuva yapmak ise onların doğasında var. Doğadaki gibi ağaç parçaları bulamasa da güvenli bir yuva yapma güdüsünü, ait olduğu şartlara göre şekillendiriyor. Doğduğundan beri familyasının böyle bir davranışından haberi olmayan kunduzun videodaki taklitinin de açıklaması, kolektif bilinç dışı.

Şimdi gelelim konumuza ve her şeye en başından başlayalım.

İnsanoğlunun anlamlandırmaya ihtiyacı var.

Viktor Frankl

Varoluşçu Psikiyatrist Viktor Frankl’ın da öne sürdüğü gibi biz insanlar anlam bulmaya veya anlamlandırmaya yönelik doğuştan gelen bir ihtiyaca sahibiz. Nasıl yemek yemeye veya su içmeye, seks yapmaya, barınmaya, sevmeye ve sevilmeye ihtiyaç duyuyorsak “anlam”a da ihtiyacımız var.

Örneğin, gök gürültüsünü bizler şu anda bilimsel olarak açıklayabiliyoruz. Ancak atalarımız tarafından gök gürültüsü, tanrıların öfkesi olarak tanımlanıyordu.

Aslında bazı psikolojik ve fiziksel olayları anlayamadığımızı hissettiğimizde mevcut bir açıklama ya da efsaneyi yakalar ve ona tutunuruz. Böylelikle de bilinmeyenle yüzleşmenin kaygısını ortadan kaldırırız.

Anlamlandırmanın elle tutulur hâlini ortaya koyan kolektif bilinç dışının babası Carl Gustav Jung

Carl Gustav Jung

1875 doğumlu Carl Gustav Jung, Sigmund Freud’un yakın arkadaşıydı ve psikoloji alanında öncüydü. Analitik psikoloji olarak bilinen kendi düşünce okulunu geliştirmek için Freud’tan ayrılan Jung, zihnin bilinçli ve bilinçsiz unsurları arasındaki bağlantıyı araştırdı.


Editor : Şerif SENCER
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
TÜRKİYE GÜNDEMİ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER