Teknoloji

Antenli Televizyonlarda Reyting Nasıl Ölçülüyordu?

Bugün, televizyon kanallarının ne kadar izleyiciye ulaştığı, reyting sayıları gibi birçok bilgi elimizin altında. Dilediğimiz zaman bu bilgilere kolaylıkla ulaşabiliyoruz. Peki ya eskiden?

Antenli Televizyonlarda Reyting Nasıl Ölçülüyordu?
20-03-2025 13:27

Şu ÖZETİ| anda gelişen teknoloji, her an ne yaptığımızı bilebilse de antenli televizyonların kullanıldığı dönemde, bu izleyici sayısına insanlar nasıl ulaşıyordu?

Bu kadar gelişmiş ve akıllı televizyonların piyasaya sürülmediği dönemlerde, bir kanalı kaç kişinin izlediği bilgilerine nasıl ulaşıldığını öğrenince biraz şaşırabilirsiniz…

Televizyon yayıncıları için yayının kaç kişi tarafından izlendiği, oldukça önemli bir konu.

antenli tv

Televizyonun evlerdeki yerini aldığı analog dönemde, yayıncılar ve reklam verenler için en kritik konu, programı kaç kişinin izlediğiydi. Günümüzde dijital izleme verileri anlık olarak toplanabilirken, eskiden bu soruya yanıt bulmak, yaratıcılık ve teknolojinin sınırlarını zorlayan yöntemler gerektiriyordu.

Tabii her şeyin dijital olmadığı o dönemler, televizyonların siyah beyaz yayın yaptığı 1950'lerde, izlenme oranlarını ölçmenin en pratik yolu kâğıt üzerinde başladı. Seçilen hanelere gönderilen defterlerde, aile üyelerinden izledikleri programları saatleriyle not etmeleri istendi. Bu yöntem, özellikle yerel kanalların popülerliğini ölçmede kullanılmıştı.

Ama insan hafızası, bu yöntemi dört dörtlük uygulamak için yeterli değildi.

televizyon

Birçok kişi, izlediği programları unutuyor ya da sosyal beklentilere uygun şekilde "prestijli" programları kâğıda yazma eğilimi gösteriyordu. Üstelik defterlerin toplanıp elle işlenmesi de haftalar alıyor, reyting sonuçları gecikmeli olarak açıklanıyordu. Başka bir teknik gerekliydi…

"Şu anda hangi kanalı izliyorsunuz?" sorusu, 1930'larda radyo dinleyicileri için geliştirilen bir teknikti. Aynı teknik, televizyon döneminde de kullanıldı. Anketörler, rastgele numara çevirerek evlerin o anki izledikleri yayınları kaydediyordu. Bu "eşzamanlı ölçüm", özellikle prime time denilen önemli saatlerde yayınlanan dizilerin gerçek izlenme oranlarını yakalamada etkiliydi.

Takdir edersiniz ki bu yöntem de pek etkili olamadı.

audimeter

1940'lı yıllarda, ölçüm için devrim niteliğinde bir buluş hayata geçirildi: Audimeter. Bu küçük kutu, televizyonun kanal ayar mekanizmasına bağlanarak hangi frekansın ne süreyle kullanıldığını 16 mm'lik film şeritlerine kaydediyordu.

Her hafta Nielsen adındaki şirkete gönderilen bu şeritler, özel projektörlerle okunarak izlenme haritaları oluşturuluyordu. Mekanik bir düzenekle çalışan bu sistemin de televizyonun açık olduğu her anı "izlenme" olarak saymak, ekran karşısında kimsenin olmadığı durumları ayırt edememek gibi bir eksiği vardı.

1980'lerde, People Meter adında bir sistem, izleyici ölçümünü kişiselleştiren ilk adım olmuştu.

peoplemeter

Evlere kurulan bu cihazlar, sadece kanal bilgisini değil; izleyicilerin kimliğini de kaydediyordu. Her aile üyesine özel bir buton veriliyor, izlemeye başladıklarında butona basmaları isteniyordu. Böylece yaş, cinsiyet gibi demografik verilerle izlenme süreleri eşleştirilebiliyordu.

Ancak bu sistemin de eksiği, izleyicilerin butona basmalarını kontrol edememesiydi. Özellikle çocukların ve yaşlıların buton kullanmayı unutması, veri kayıplarına yol açıyordu.

Tüm bu yöntemlerin de ortak bir paradoksu vardı.

1980 tv

O da ölçülenin aslında televizyonun açık olduğu süre olmasıydı, izleyicinin dikkatini verdiği süre değil. Bir evde TV'nin arka planda çalışmasıyla aktif olarak izlemek, aynı kategorideydi. İşin kötüsü, bu ilkel yöntemlerle toplanan veriler, milyon dolarlık kararları yönlendiriyordu.

1960'larda ABC kanalı, Audimeter verilerine dayanarak prime time'da film yayınlama stratejisi geliştirmiş ve reytinglerde NBC'yi geçmişti. 1981'de CBS'in dizi finali Dallas da 83 milyon izleyiciye ulaştığı tespit edilince televizyon tarihine geçmişti.

Ölçüm hatasından dolayı elveda dediğimiz programlar da oldu.