İşte ÖZETİ| Ali İhsan Karahasanoğlu'nun bugünkü köşe yazısı:
Duydunuz değil mi?
CHP’li vekiller istedi, Anayasa Mahkemesi iptal etti.
Neyi?
Cumhurbaşkanı Kararnamesini..
Cumhurbaşkanı ne kadar oy almıştı? % 52.
Kararnamenin iptalini isteyen milletvekillerinin partisi CHP ne kadar almıştı? % 25..
Bir ekleme daha yapayım, Anayasa Mahkemesi üyelerini büyük çoğunlukla kim atamıştı?
Cumhurbaşkanı..
Şimdi sonucu özetleyelim..
% 52 oy alan Cumhurbaşkanı, bir kararname çıkartıyor.. Kararnamede, zaten anayasanın kendisine atama yetkisi verdiği Hazine ve Maliye Bakanı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı, Sanayi ve Teknoloji Bakanı, Tarım ve Orman Bakanı, Ticaret Bakanı, Strateji ve Bütçe Başkanı ile Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanı’nı, Fiyat istikrar Komitesi başlığında, biraraya getiriyor..
Dikkat buyrun..
Cumhurbaşkanı istişareye önem vermese.. Danışarak birlikte karar almayı gerekli görmese..
Atadığı bakanlara, “Sen şöyle yap. Diğeri böyle yapsın” diyerek, zaten talimat verebilir, bu mevcut duruma göre anayasal hakkı..
Ama.. Halkın % 52’sinin oyunu almış Cumhurbaşkanı, “Ben Hazine Bakanını atadım, Çalışma Bakanı’nı atadım, diğer bakanları atadım ama.. Bunları bir komitede biraya getireyim. Onlarla birlikte olup, istişare edeyim.. Sonra bu komitede çıkan kararları tavsiye mahiyetinde, uygulamaya geçmek üzere açıklayayım” diyor..
Halkın % 25’inin oyunu almış olan CHP’liler ise, hemen her gün, “Diktatörlükle yönetiliyoruz. İstişareye önem verilmiyor. Cumhurbaşkanı tek başına her konuda karar alıyor” dedikleri halde..
Cumhurbaşkanı’nın istişareye önem verdiğini ispatlayan komitenin kuruluşunu Anayasa Mahkemesi’ne götürüyorlar.
AYM’ye diyorlar ki..
Halk ağzı ile söyleyeceğim, kusura bakmayın:
Varsayalım gözlerinizden rahatsızsınız. Doktora gitmişsiniz, yorum yapıyorsunuz:
“Acaba bu doktorun yazdığı reçeteye uysam mı? Doktorun saçı da biraz seyrek gibi.. Hem ağzı da küçücük.. Bıyığı da sanki biraz kalın gibi..”
Gözünüzden muayene olmaya gitmişsiniz.. Doktorun saçından, ağzından, bıyığından yola çıkarak yazdığı reçeteyi uygulayıp-uygulamama kararı vermeye kalkıyorsunuz..
AYM’nin kararı da, buna benziyor..
Affedersiniz ama, Fiyat İstikrar Komitesi’nin tüm yetkileri, zaten halk tarafından Cumhurbaşkanı’na verilmiş.
Cumhurbaşkanı bu yetkileri istişareye önem vererek, bir komite içinde tartışarak alınacak kararlara bağlı hale getirdi diye, suç mu işledi?
O komiteyi kurmadan, o komitenin alacağı kararları zaten Cumhurbaşkanı tek başına alamaz mıydı? Alırdı..
Uygulatır mıydı? Uygulatırdı..
O zaman burda sorun ne?
Sorun ne ki, Cumhurbaşkanı’nın atamasını yaptığı AYM üyelerinin bir kısmı “Kararname Anayasa’ya aykırı” diyor?
Davayı açan CHP’li vekillere soralım: “Ne istiyorsunuz? İptal kararı yönünde oy kullanan AYM üyelerine soralım: “Ne istiyorsunuz?”
“Fiyat istikrar Komitesi” halkın ekmeğinin/peynirinin/zeytininin fiyatını mı artıracak ki, CHP’liler iptal kararı istiyor, AYM üyeleri de veriyor.
Fiyat İstikrar Komitesi, adından da anlaşılacağı üzere, fiyatlarda istikrarı sağlama amacıyla çalışacak..
İtiraz edeceklere, kararnameden “görev yetkileri” başlıklı 3. maddeyi aktarayım:
“a) Para ve maliye politikaları arasındaki eşgüdümü gözetmek suretiyle fiyat istikrarını sağlamaya yönelik yapısal politika önerileri geliştirmek. b) Fiyat istikrarını tehdit eden riskleri izleyerek alınması gereken tedbirleri belirlemek ve ilgili kurum ve kuruluşlar tarafından uygulanmasını sağlamaya yönelik kararlar almak. c) Kamu tarafından belirlenen ya da yönlendirilen fiyatların, fiyat istikrarı odağında uygulanmasını sağlamaya yönelik kararlar almak.”
Sosyal demokratlık iddiasındaki CHP’li vekillere soruyorum: “Bu maddenin neyini, niçin anayasaya aykırı görüyorsunuz?”
Derdiniz bağcıyı mı dövmek, yoksa üzüm mü yemek?
Açıkça söyleseniz ya..
Hani kararnameyi çıkaran, zaten bu yetki ve görevlere sahip olan Cumhurbaşkanı olmaz.. Bu yetki, TBMM’de olur..
Cumhurbaşkanı görev gaspı yapıp, TBMM’nin yetkisini, bir komiteye vermeye kalkar..
İptal istersiniz, “Bizim de üyesi olduğumuz TBMM’nin yetkisini, bir komiteye vermeyiz” dersiniz.. Dediğinizi anlamaya çalışırım..
Ama zaten Cumhurbaşkanı’nın yetkisindeki görevler, “danışma-istişare”ye önem vererek, tümü ile de değil, bir tık altta kalacak şekilde, yani “tavsiyede bulunma” konumunda, en önemli bakanların içinde bulunduğu bir komiteye verilirse..
Kanundaki tanımları ile, “Önerileri geliştirmek”, “tedbirleri belirlemek”, “uygulanmasını sağlamaya yönelik kararlar alma”, “Kamunun belirlediği fiyatların uygulanmasını sağlama” tavsiyesinde bulunmak üzere bir komite oluşturulmak istense..
Bunun neyi anayasaya aykırı, neyi hukuka aykırı olur?
CHP’liler demiyorlar mı, “Tayyip Erdoğan emrediyor, mahkemeler karar veriyor. Erdoğan emrediyor, ihaleler veriliyor, ihaleler iptal ediliyor.”
O dedikleri külliyen yalan da..
İşin vahim yanı..
Cumhurbaşkanı, yargıya karışmadığı, karışamadığı gibi (Zaten olması gereken de bu), ihalelere karışmadı/karışamadığı gibi (olması gereken bu), sandıkta sorumlu tutulduğu fiyatları aşağıya çekmek için kararlar almaya da yetkili değilmiş gibi; CHP istiyor, AYM o yönde karar veriyor..
Sonra da dönüyorlar, “Ülkeyi yönetemiyorsunuz” diyorlar..
Bırakmıyorsunuz ki, seçilmiş cumhurbaşkanı ülkeyi yönetsin..
Çok somut örneği, karşımızda duruyor işte: Fiyat istikrarını sağlamak için bir adım atıldığında bile, Cumhurbaşkanını engellemek için, CHP’si ile, AYM’si ile, nasıl setler çekiliyor, nasıl akla ziyan kararlar alınıyor..
Patlıcan kışın ortasında 25 TL diye (şimdi 8 TL olsa da) manşet atarken.. Domates için kışın “30 TL” diye (şimdi 8 TL) başlık atarken.. Biber 60 TL diye (şimdi 12 TL) haber yazarken..
Fiyat İstikrar Komitesi kurmasına bile engel çıkarttığınız Cumhurbaşkanını o dalgalanan fiyatlardan nasıl sorumlu tutabiliyorsunuz?
Tezgah şu:
Cumhurbaşkanını engellemek.. Ama, engellendiği icraatlardan da sorumlu tutmak..
Tabii ki şunu söylemiyorum, “Cumhurbaşkanı engelleniyor. Artık fiyat istikrarı sağlanamaz.”
O fiyatlar, CHP’ye rağmen, AYM’ye rağmen dizginlenecek.. Ama, ayak bağı olanlar yüzünden, şimdilik biraz gecikme yaşanıyor!
www.idrak34.comEditor : Şerif SENCER