Gündem

Adnan Özyalçıner'den ‘Dede Korkut Kitabı’

Dil emekçisi, yazınımızın usta ismi Adnan Özyalçıner, heybesine sözlü geleceğimizin atası Dede Korkut’un öykülerini alıyor. Özyalçıner, Dede Korkut Kitabı’nda (Fom Kitap) Dede Korkut’un 12 öyküsünü Dresden yazmasını esas alan Orhan Şaik Gökyay ile Muharrem Ergin’in

Adnan Özyalçıner'den ‘Dede Korkut Kitabı’
06-12-2022 00:39
‘ANADOLU ÖZETİ| SÖYLENCELERİ

HOMEROS’TAN DEDE KORKUT’A

SÜRÜP GELMEKTEDİR!’

- Dede Korkut öyküleri daha önce birçok kez yayımlandı. Sizi Dede Korkut Kitabı’nı hazırlamaya, bu öyküler üzerinde çalışmaya yönlendiren nedir?

Dede Korkut öyküsü sözlü gelenekten yazılı geleneğe aktarılan ilk öykülerimizdendir. Öykücülüğümüzün örnek alınacak, okunması, bilinmesi gereken başlangıcı sayılmalıdır. Anlatım, kurgu, karakterleri bakımından çağdaş öykücülüğümüze çok şey verebilir.

Dede Korkut öyküleri, Anadolu uygarlığı söylencelerinden izler taşır. Örneğin, Homeros’un İlyada ve Odysseus’unda olan kimi sahneler Dede Korkut’ta da vardır. Bunlardan biri “Basat’ın Tepegözü Öldürdüğünü Anlatır” öyküsündeki Basat’ın kendisini hapsettiği Tepegöz’ün mağarasından kurtularak Tepegöz’ü alt etme sahnesidir. Bilindiği gibi Ulysses’de tek gözlü Kyklop’la aynı biçimde savaşır.

Öteki “Kam Büre Bey Oğlu Bamsı Beyrek’i Anlatır” öyküsündedir. Bamsı Beyrek’in öldüğü söylenince karısı Banu Çiçek Yalancı oğlu Yaltucuk’la evlendirilir. Beyrek bunu haber alınca deli ozan kılığında düğüne gider. Düğünde yapılan ok atışında damadı yener. Karısına ve evine kavuşur. İşte bu düğün ya da ziyafet sahnesi Ulysses’in evine dönüş ve düğün sahnesiyle aynıdır.

Demek ki Anadolu söylenceleri Homeros’tan Dede Korkut’a sürüp gelmektedir. Bütün bunlar, Dede Korkut’un nasıl etkin ve yetkin bir öykü anlatıcısı olduğunu gösterir.

DEDE KORKUT’UN ÖZGÜNLÜĞÜ

- Dede Korkut öykülerinin sözlü geleneğimizdeki yerine ilişkin düşünceniz?

Dede Korkut’un sözlü geleneğimizde önemli bir yeri olmalı. En başta gerçekçi anlatımıyla göze çarpar. Ötesinde toplumsalcı bir görüşle öykülerini anlatmaktadır.

- Kitapta Dede Korkut öykülerine geçmeden önce “Giriş” kısmında, dönemin aile yapısından diğer kültürel unsurlarına kadar çeşitli bilgiler veriyorsunuz. Kitabı hazırlarken hangi başat kaynakları incelediniz?

Öteden beri Dede Korkut’un özgünlüğünün ayırdındayım. Bu özgünlüğün bilinmesi, görülmesi de, öykücülüğümüze yapacağı katkı bakımından, önemlidir. Çalışmaları yaparken Dresden yazmasını esas alan Orhan Şaik Gökyay ile Muharrem Ergin’in çalışmalarından yararlandım. Semih Tezcan’ın Dede Korkut Kitabı’nın da önemli katkıları oldu.

- Kitapta 12 öykü yer alıyor. Geçtiğimiz yıllarda, “Salur Kazan'ın Yedi Başlı Ejderhayı Öldürmesi” başlıklı Dede Korkut öykülerinin 13.’sü ortaya çıktı. Kitapta bu öykü yer almıyor, neden?

Az önce belirttiğim gibi Dresden yazmasını esas alan hocaların Dede Korkutlar’ı benim de örnek aldığım kitaplardı. “Kitab-ı Dede Korkut” yazması dışında sözü edilen öykünün ne kadar Dede Korkut’a dayandığı belli olmadığından ilgilenme gereği duymadım. Kaldı ki bizim yaptığımız çalışma, yazmadaki öyküler üzerinedir.

TOPLUMSAL, EKONOMİK, FOLKLORİK

YÖNLERİYLE OĞUZ TÜRKLERİNİN

DESTANSI DİLLE YAŞAYIŞLARI...

- Dede Korkut öykülerinin erdemleri ve zaaflarıyla insana, toplumsal yapıya, doğaya, yaşama adeta günümüze de işaret eden evrensel destansı dilini mitolojik-folklorik ögeleri başta olmak üzere temalarıyla ve tüm o kıssadan hisseleriyle değerlendir misiniz?

Dede Korkut öykülerinde Oğuzların yaşayışları, kahramanlıkları, düşmanlık ve çatışmalarıyla destansı, masalsı bir anlatımla yer almıştır. Öykülerde Oğuz Türklerinin gelenek ve görenekleri, dini inançları, aile ilişkileri, günlük yaşayışlarının yanı sıra toplumsal, ekonomik durumları da konu edilir.

Kahramanları ortak olan bu öyküler, Oğuz boylarının hanları, beyleri, onların oğulları, karıları kızlarıdır. Her öyküde ortaya çıkan Dede Korkut, bu 12 öyküyü ortak kahramanları yoluyla birbirlerine bağlayarak bir bütün oluşturur.

- Dede Korkut öykülerini günümüz Türkçesiyle sunduğunuz yapıtın dili konusunda özellikle neler söylemek, hangi noktalara dikkat çekmek istersiniz? Kuşkusuz yapıtın sizin gibi dil konusunda yetkin deneyimlere sahip biri tarafından günümüz Türkçesine çevrilmesi bir şans. Dönemin dilini günümüz Türkçesine aktarırken neleri öncelediniz?

Dede Korkut Kitabı’nın dili genelde Azerice’nin özelliklerini gösterse de yalnızca bugün konuşulan Azerice’ye dayandığı söylenemez. Dede Korkut öykülerindeki dilin bir başka özelliği de öykülerin halk diliyle yazılmış oluşu. Bu yönüyle konuşma dilinin özelliklerini taşımış olması.

Öyküleri günümüz Türkçesine aktarırken Dede Korkut deyişini, söyleyişini korumaya çalıştım. Onun için şiirsel söyleyiş aslına uygun biçimde bırakılarak, bugünkü dile aktarıldı. Destan anlatımı, masal deyişi de elden geldiğince gözetildi. Dede Korkut dilinden bugün de örnek alınacak sözcükler, edinilecek deyimler var.

Fotoğraf: Kurtuluş Arı

TOPLUMSAL GERÇEKÇİ ÖYKÜLER

- Sizce bugün, Dede Korkut öyküleri, yazınımızın daha doğrusu yazarlarımızın ne kadar ilgisinde? Adnan Özyalçıner’in öykücülüğü özelinde de ayrıca sorarsam; Dede Korkut öyküleri özellikle direngen umudu, toplumsal gerçekçi bağlamı ile size hem ne kadar yakın, can ciğer hem kimi ne kadar farklı bir patika?

Bence Dede Korkut öyküsünden günümüz öyküsünün, öykücülüğünün, anlatımı, dilinin kıvraklığı, gerçekçi toplumsal bakışı yönünden alacakları olabilir / olmuştur. Dede Korkut öyküsü, gerçekçi, toplumsal yönü, kahramanlarının gösterdiği direnişle umudu benim öykülerime de yansımış olmalıdır. Kimi öykülerdeki acımasızlıklar, sertlikler dışında.

- Yeni çalışmalarınız üzerine birkaç bilgi vermenizi rica ederek bitirelim söyleşimizi.

Evrensel gazetesinde haftada bir yayımlanan kısa metinlerden oluşan değinmelerin dışında, kısa öykülerimin yer alacağı yeni öykü kitabım Yağmurda adıyla yayınlanacak. Değinmelerin bir bölümü de Yüzleşmeler adıyla kitaplaşıyor.


Editor : Şerif SENCER
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
TÜRKİYE GÜNDEMİ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER