ABD'nin Los Angeles şehrinde polis, Yunus Emre Enstitüsü (YEE) ve USC Annenberg İletişim ve Gazetecilik Okulu Kamu Diplomasisi Yüksek Lisans programı ortak sponsorluğunda düzenlenen konferansa Ermeni bir grup sözlü ve fiziksel saldırıda bulundu.
Etkinliğin başında bir protestocu, Azerbaycan, Türkiye ve organizatörlere yönelik hakaretlerde bulunması üzerine polis tarafından salondan çıkartıldı.
Açılış konuşmalarının ardından, Türkiye'nin Washington Büyükelçisi Murat Mercan'ın konuşmasını yapmak üzere kürsüye çıkmasıyla 11 kişilik bir öğrenci grubu protestoya başladı.
Büyükelçi Mercan, o anları TRT Haber'e anlattı:
"Bu konferansın duyurusunun yapıldığı andan itibaren sosyal medyada yoğun bir biçimde aşırı Ermeni grupları büyük bir kampanya başlattılar. Bizim resimlerimizin üzerine çarpı işareti koydular. Bu programın iptal edilmesi için çok uğraştılar. Fakat üniversite ve yönetim bu programın iptal edilmemesi için çok kararlı davrandı. Biz programa geldik yerimize oturduk. O sırada salon içinde bir "azgın" diyeyim başka diyecek bir kelime bulamıyorum bağırıp çağırmaya başladı, polis onu çıkardı.
Benim konuşmamam sıra geldiği sırada toplam 11 kişi ayağa kalktı, bunların tamamı hemen hemen kızdı. Ben tam kürsüye geldiğim zaman başladılar bağırmaya. 10 dakika boyunca biz kürsüde bekledik sabır ve sukunetle. Amerikan polisi onları çıkarttılar dışarıya. Salonun dışında gösteri yapmaya devam ettiler.
Biz konferansımıza başladık ve konferansımız dışarıdaki gösterilere rağmen gayet nezih bir şekilde devam etti.
Konferans bittikten sonra dışarıdaki 80-90 gösterici bağırmaya devam etti, çıkışımıza engel olmaya çalıştılar. Bir süre bekledik sonra polis tarafından önce ben ve başkonsolosumuz çıkartıldık. Daha sonra diğer ilgililer çıkartıldı.
"Bu provakasyonların asıl amacı benim sinirlenmem ve olayların kontrolden çıkmasına sebep olmamdı"
Bizim milletimiz ne olursa olsun mutlaka doğru bildiği şeyi yapar. Bu provakasyonların asıl amacı benim sinirlenmem, bağırmam ve olayların kontrolden çıkmasına sebep olmamdı. Bunu arzuluyorlardı. Hatta şunu söyleyeyim, konuşmamı yaparken ben "keşke kalsalardı, dinleyebilseler ve konuşabilseydik" dedim. Diplomosi dediğimiz şey fikir ayrılıkları bile olsa karşılıklı konuşmak. Biz yolumuza devam ediyoruz.
Türkiye'nin uluslararası platformda gücü arttıkça bu rahatsızlıklar olacaktır. Bunlara da hazır olmak lazım.
Biz barış istiyoruz, bölgedeki problemler bitsin, uluslararası hukuk çerçevesinde bütün problemler bitsin barış gelsin çünkü sonuç alarak barışın olduğu yerde ekonomi olur. Cumhurbaşkanımızın dediği gibi barışın kaybedeni yoktur, savaşında kazananı yoktur. Dış politikamızın ana ekseni barış tesis etmektir."
Editor : Şerif SENCER