Özellikle ÖZETİ| turistler, Türkiye’deki sokak hayvanlarına epey şaşırıyor. Siz de ABD veya Avrupa ülkelerinden birine gittiyseniz sokaklarda hiç hayvan olmamasına şaşırmışsınızdır.
Peki bu ülkeler bunu nasıl yaptı? 4 Nisan Dünya Sokak Hayvanları Günü’nü, bir gün “Dünya Hayvan Refahı Günü” olarak kutlamayı dilediğimizi belirterek başlayalım…
Sokak hayvanlarının fazla olduğu ülkeler, az gelişmiş olarak nitelendiriliyor.
Bir hayvanın bakımını üstlenmek için yeterli ekonomik güce sahip olamayan insanlar genellikle hayvanlarını sokaklara terk ediyorlar. Bunun yanı sıra otoriteler tarafından kısırlaştırma ve aşılamaya da yeterince kaynak ayrılmıyor.
Bunun sonucunda kontrolsüz üreme katlanarak devam ediyor ve sokakta yaşayan hayvanlar giderek çoğalıyor. Gelelim asıl konumuza, gelişmiş ülkeler bunun önüne nasıl geçti?
Kısırlaştırmanın önemi yadsınamaz.
ABD’nin hemen hemen her eyaletinde ve gelişmiş Avrupa ülkelerinde sokak hayvanlarının kontrol altına alınması için kısırlaştırma programları uygulanıyor. “Kısırlaştırmayla bunun sonu gelmez!” demeyin. Birkaç ay önce Bhutan ülkesi, bizden çok daha fazla sokak hayvanına sahip olmasına rağmen yoğun bir çalışmayla sokak hayvanlarının tamamını kısırlaştırdı.
Ufak bir hesaplama yaptığımızda Türkiye’de bugünden itibaren kısırlaştırma çalışmalarına başlanırsa sokakta ortalama ömrü 7 yıl olan hayvanların popülasyonu, birkaç yıl içinde yarıya inecek ve 8 sene sonra hiçbirini sokakta göremeyeceğiz.
Peki bu nasıl olacak?
İzmir’den yola çıkarak minimum bir hesap yapalım. 1 ilçede 2 veteriner hekim olsa 30 ilçede, 60 veteriner hekim eder. Büyükşehir belediyelerini, özel klinikleri, STK’leri ve sözleşmeli personelleri de hesaba katarsak bu sayı katlanır. Biz şimdilik 50 hekim üzerinden düşünelim. 1 hekimin günde 20-30 kadar kısırlaştırma yapabildiğini biliyoruz. Minimumdan hesapladığımız için günde 10 diyelim.
Bu hesapla 1 günde, tüm şehirde 500 hayvan kısırlaşır. 81 ilden düşünecek olursak ise 40 bin. Yani Türkiye'deki sokak hayvanları, 250 günde kısırlaşabilir. Tatil günlerini çıkarttığımız planda, 1 yıl diyebiliriz.
Bu hesapla yalnızca birkaç yıl içinde sokakta yaşayan hayvan kalmıyor ve en az maliyetli olmasının yanı sıra en vicdani yolla sokak hayvanı popülasyonunu bitirebiliyoruz. Zaten 2004 yılında çıkan, 5199 sayılı Hayvan Hakları Yasası gerçekten uygulansaydı bunu şimdiye dek 18 kere yapmıştık.
Gelişmiş ülkelerdeki yasaların önemini atlamamak gerekir.
Avrupa ve ABD ülkelerinde, bizdeki yetersiz görülen yasalar yerine hayvan refahını gerçekten koruyan yasaları var. Hayvanlarını sokağa terk edenler ceza alabiliyor ya da cins hayvan üretimleri; bizim ülkemizdeki gibi merdiven altı yerlerde ya da "Yavruları kaynıma, eltime vereceğim. Çiftleştirmek için kedime eş arıyorum." şeklinde fütursuzca yapılmıyor.
Cins hayvan demişken…
Sokaklar, sıcak bir yuva bekleyen hayvanlarla dolup taşarken cins hayvanların üretimine destek vermek ne yazık ki sokakta yaşayan hayvanların hem yuva bulma şansını düşürüyor hem de popülasyonu biraz daha artırıyor.
ABD ve Avrupa ülkelerinin vatandaşları genellikle cins hayvan sahiplenmek veya satın almak yerine kurtarılmış hayvanları tercih ediyor. Ülkemizde ise oyuncak gibi alınan cins hayvanlar, sokaklara atılıyor.
Editor : Şerif SENCER