İstanbul ÖZETİ| depremi gerçekleşirse ne olacak? "Acil müdahale" senaryosu hazırlandı
GALERİNİN DEVAMI büyük deprem felaketinin yaralarını sarmaya çalışıyor. Yıkımı yol açan depremlerden sonra uzmanlardan İstanbul depremine ilişkin açıklamalar gelmeye devam ediyor.Sağlık Bilimleri Üniversitesi (SBÜ) Savunma Sağlık Bilimleri Enstitüsü, olası İstanbul depreminde Atatürk Havalimanı'nın sahra hastanesine dönüştürülmesi ve yaralılara müdahale edilmesi ile hava ambulanslarının hızlı şekilde görevlendirilmesini içeren afet müdahale senaryosu hazırladı.
">Müdürü Prof. Dr. Ali İhsan Uzar, enstitü bünyesindeki Afet ve Olağanüstü Durumlarda Sağlık Hizmetleri Yönetimi Anabilim Dalında yürütülen çalışmalar hakkında bilgi verdi.Enstitünün olası afetlere müdahale konusunda uzun süredir çalışmalar yürüttüğünü, çeşitli afet müdahale senaryoları hazırladığını aktaran Uzar, Türkiye'nin topraklarının yüzde 65'inin birinci derece deprem bölgesi içinde yer aldığına dikkati çekti.
">Prof. Dr. Uzar, söz konusu senaryonun Sağlık Bakanlığı, Türk Hava Kuvvetleri ve Devlet Hava Meydanları İşletmesi gibi ilgili kuruluşlarla paylaşıldığını belirterek "Olası İstanbul depreminde en az 100 bin yaralının olacağı belirtiliyor. Biz de uzmanlarımızla buna yönelik bir afet müdahale senaryosu hazırladık. Bu çalışmada, İstanbul'da yaşanabilecek büyük depremde hızlı bir şekilde uygun ekiplerle ve altyapısı sağlam terminal binalarıyla ilk 6 saatte yaralılara nasıl müdahale edilebileceğinin önemine dikkati çektik." dedi.
">hazırlık planları üzerinde çalıştıklarını söyleyen Uzar, bu kapsamda, yaralılara hızlı müdahaleyi merkeze alan afet müdahale senaryosunun bir süre önce hazırlandığını bildirdi.
">
Büyük bir depremde en ideal hastanenin elektrik, su, tuvalet ve haberleşme kesintisi olmayacağı için havalimanlarının terminal binaları olduğunu vurgulayan Uzar, şöyle devam etti:
"Avrupa yakasında depremden en çok etkilenmesi beklenen bölgeleri dikkate aldığımızda kurulacak sahra hastaneleri yeterli olmayabilir. Bu duruma karşı hastaneye dönüştürülmesi öngörülen birinci öncelikli alan Atatürk Havalimanı. Havalimanı ve terminal binalarının sahra hastanesi haline getirilmesi, seyyar-mobilize tıbbi cihazların buraya yerleştirilmesi, yaralılarımıza ilk ve acil müdahalenin burada yapılmasını ve ardından da oluşturulacak hava koridoruyla uygun illere uçaklarla nakledilmelerini planladık. Böylece olası bir depremde ilk 6 saatte yaralılara hızlıca müdahale mümkün olabilir."
">Uzar, yaralıların nakli için oluşturulacak hava koridorunda Türk Hava Kuvvetlerinin nakliye uçaklarının devreye girmesini de öngördüklerini ifade ederek, "Nakliye uçaklarımız Atatürk Havalimanı'na gelirken sağlık personelini, tıbbi ekipmanları alarak gelecek. Farklı illerden havalanacak uçaklarla 6-8 saat içinde ilk müdahalesi yapılan ağır yaralıların nakli mümkün olabilir." diye konuştu.
">zamanlarda bu çalışmanın gerçek senaryolu ilk tatbikatının İstanbul harici farklı bir ilde yapılmasını planladıklarını dile getirdi.Hava ve uzay hekimlerinin önemine de işaret eden Uzar, enstitü bünyesindeki merkezde açılacak kurslarla uçuş hekimi sayısını artırıp her yaralı taşıyan uçağa bir uçuş hekimi verilmesini hedeflediklerini anlattı.
">Akın, “Deprem dağılımlarının öbeklenmesi bir tesadüf değildir. Özellikle Türkiye'nin içerisinde olduğu deprem kuşağında oldukça fazla deprem yaşıyoruz. Depremlerin bu şekilde dağılım göstermesi bir tesadüf değil. Afrika ve Arap levhasının bize itmesiyle bu depremler meydana geliyor. Deprem meydana geldiğinde ve siz hissettiğiniz andan itibaren depremin gücünün giderek arttığını bilmemiz lazım. Depremin gücü giderek artacak azalmayacak dolayısıyla çöp kapan tutun prosedürünü uygulamanız için aslında çok kısıtlı bir zamanınız olacak. Buna göre kendi planınızı yapmak zorundasınız. Özellikle sosyal medyada yayılan ve HAARP ismini verilen, tamamen radyo dalgası sinyalleri gönderen antenlerin deprem ürettiği bir teori gibi yayılıyor. Tabi ki bunlar bilimsel değil. Bu şekilde depremler kesinlikle meydana gelmez. Herhangi bir devletin gemisi savaş gemisi bir deprem oluşturamaz. Lütfen bilimle kalalım böyle şeylere dikkat etmeyelim. Deprem büyüklüğü ve şiddeti birbirinden tamamen farklı kavramlardır bunları çok karıştırıyoruz. Depremin büyüklüğü aletsel bir büyüklüktür depremin büyüklüğü değişmez fakat şiddet ise uzaklıkla azalır. Bunu nasıl ayırt edebilirsiniz deprem büyüklüğü ondalık sayılarla gösterilir yani siz 5.6 büyüklüğünde diyebilirsiniz 5,6 şiddeti ifadesi yanlıştır. Lütfen bunlara artık dikkat edelim. Çünkü ülkemiz deprem ülkesi” şeklinde konuştu.
"ŞU ANDA BİRİNCİ VE BEŞİNCİ DERECE DEPREM BÖLGESİ DİYE BİR KAVRAM KALMADI"
Kahramanmaraş depreminin 600 kilometrelik bir alanda etkili olduğunu kaydeden Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Jeofizik Mühendisliği Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Özgenç Akın, “Türkiye'nin deprem bölgelerinden ayrıldığı bilgisi aslında yanlış olmamakla birlikte şu anda tamamen işlevini yitirmiştir. Şu anda birinci dereceden deprem bölgesi ya da beşinci dereceden deprem bölgesi gibi bir kavram kalmamıştır. Örnek veriyorum 5 dereceden biri deprem bölgesi önceden Karaman'da sanki hiç depremden etkilenmeyecekmiş gibi bir bilgi uyandırıyordu. Fakat bu 2019'da yapılan çalışmayla değişti ve artık deprem bölgeleri haritası yerine parsel bazında deprem tehlikesine elde edebildiğimiz bu haritaları bilim insanları üretti” diye konuştu.
"TRABZON'DA ÇOK GÜVEN ALTINDA DEĞİLİZ"
Depremin afet olmadığını vurgulayan Akın, “Uzaklık hasar ilişkisi yine çok önemli bir konu. Biz ilimizde fay yok veya çevre ildeki bir deprem bizi etkilemez diye düşünmeyin. Çünkü 1970 depreminde 135 kilometre uzaklıktaki bir TOFAŞ fabrikası yıkıldı. Maraş depreminde ise 300 kilometre ileride binalar yıkıldı. Trabzon ülkemizdeki en aktif faylardan bir tanesi olan Kuzey Anadolu hattına uzaklığı yaklaşık olarak 150 kilometre. Dolayısıyla sizin yapınızda ya da zemininizde meydana gelen bir problemden dolayı bizim yani Trabzon'da çok güven altında olduğumuzu söyleyemeyiz. Bu tamamen sizin zemininize ve yapınıza bağlı olarak değişmektedir. Deprem afet değildir. Bunu afete çeviren bizim bilgisizliğimiz, cehaletimizdir. Her ne kadar can kayıpları üzücü olsa da bu dünyamızın yaşadığına işaret eder. Eğer depremler olmasaydı biz mineral içeriği yüksek, verimli topraklara ulaşamazdık. Hidrokarbon rezervuarları oluşmazdı. Yeraltı sularına ve jeotermal enerjiye ulaşamazdık” ifadelerini kullandı.
"ACİLEN DEPREM SEFERBERLİĞİ İLAN EDİLMELİ"
Yapısal dönüşümler yerine kentsel dönüşüm yapılması gerektiğinin altını çizen Akın, “Ülke çapında acilen deprem seferberliği ilan edilmeli. Resmi kurum ve kuruluşların denetim konusunda daha aktif rol amaları gerekiyor. Yapısal dönüşüm yerine kentsel dönüşüm yapılmalı. Biz bazen bir yapıyı yıkıyoruz ve o yapının yerine yenisini yapıyoruz. Halbuki bu kentsel dönüşüm değil yapısal dönüşüm oluyor. Afete dayanıklı, dirençli bir yapının olduğunu öğrenmemiz ve bunu kesinlikle bireysel olarak talep etmemiz gerekiyor. Biz bir ev alırken öncelikle afete dirençli mi değil mi özelliklerine bakmak yerine başka şeylere bakıyoruz. Bu alışkanlığımızı bırakmamız lazım” dedi.
"HERHANGİ BİR DEVLETİN SAVAŞ GEMİSİ BİR DEPREM OLUŞTURAMAZ"
KTÜ Jeofizik Mühendisliği Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Özgenç Akın, "Özellikle sosyal medyada yayılan ve HAARP ismi verilen, tamamen radyo dalgası sinyalleri gönderen antenlerin deprem ürettiği bir teori gibi yayılıyor. Tabii ki bunlar bilimsel değil. Bu şekilde depremler kesinlikle meydana gelmez. Herhangi bir devletin savaş gemisi bir deprem oluşturamaz. Lütfen bilimle kalalım böyle şeylere dikkat etmeyelim" dedi.
Editor : Şerif SENCER